Trés traduction Espagnol
130,523 traduction parallèle
Çoğu insan Güney eyaletleri köleliği onayladığından beri kölelerin beşte üç insan olduğunu belirleyen anayasanın birinci maddesinin ikinci bölümünde bulunan Beşte Üç Anlaşması'nı onayladığını düşünüyor.
La mayoría tiene la impresión que como los estados del sur estaban a favor de la esclavitud ellos insistieron en el Compromiso de los Tres Quintos que se encuentra en el Artículo 1, Capítulo 2 de la Constitución que determinó que los esclavos solo valen tres quintos de una persona.
Yaklaşık üç düzine ofis penceresi oraya bakıyor.
Unas tres docenas de ventanas de oficinas miran en esa dirección.
- Üç.
- Tres.
- Bir, iki, üç.
- Uno, dos, tres.
BERLİN, ALMANYA 1921 Albert, genel göreliliği üç saatten fazladır açıklıyorsun ve senin anladığına tamamen ikna oldum.
Albert, has explicado la Relatividad General por más de tres horas, y estoy totalmente convencido de que tú la entiendes.
Bir buçuk kilo vermişti.
Perdió tres libras.
Bir, iki, üç.
¡ Uno, dos, tres!
Üç deyince. şimdi döndüreceğim.
A la cuenta de tres, un pop shove, ya.
... üç ilçe bölgesi sezonu.
... esta temporada en los tres condados.
Yine bir-iki-üç atışı geliyor, bu kez genç...
Otro inning uno-dos-tres para el joven...
Bu kadarı yetmiyor.
Es... No es suficiente. En tres meses, no.
Takım taklavatı kontrol etmeni üç kez söyledim.
Te dije tres veces que les revisaras el chasis.
Geriye ise üç milyonu aşkın terminalden bir tanesine erişmek kalır çünkü işi halletmişsindir.
Simplemente accedes a una de más de tres millones de terminales, porque tu tarea terminó.
Lisede üç yıl okudum.
Tres años en la secundaria.
Yani... Kaçtı o oran? En az üçte bir.
Debe ser de tres a una, al menos.
... iki, üç, şimdi!
... dos, tres, ¡ listo!
Bir, iki, üç, şimdi!
¡ Uno, dos, tres, listo!
Üretimimizi haftada üç kiloya çıkarmak istiyorum.
Quiero elevar la producción a tres kilos por semana.
- Üç tane boş süitimiz var.
- Hay tres suites libres.
Evet, üç adaylığında çalıştım.
Trabajé en las campañas de sus tres candidaturas.
- Her köşe başında bir torbacı var.
- Aquí hay un traficante cada tres calles.
Üç saattir aynı lanet tenekeye taş atıp duruyorlar.
Llevan tres putas horas lanzándole piedras a esa puta lata.
Son üç günde doğan bir bebek olmamış.
No hubo ningún parto en los últimos tres días.
Yalnızca üç kimlik oluşturmam istendi.
Me encargó crear tres identidades solamente.
- Üç kere mi vurdun?
- ¿ Tres veces más?
Üç gibi görünüyor.
Parecen tres.
Üç kere olabilir.
Quizá fueron tres.
Ve üçünüz de hapsi boylayacaksınız.
Los tres... irán a la puta cárcel.
Ambulansa ihtiyacınız varsa, üçü tuşlayın.
Si necesita una ambulancia, pulse tres.
Evet, üç gün boyunca aralıksız içersen böyle oluyor.
Bueno, es lo que sucede cuando bebes tres días seguidos.
- Bir, iki, üç. - Bir, iki, üç.
Uno, dos, tres.
Bir, iki, üç.
Uno, dos, tres.
Üç, iki, bir.
Tres, dos, uno.
Kady, üç tane daha kaldı.
Kady, quedan tres rebobinados.
Clarke 3 hafta önce Praimfaya'nın Dünya'yı tekrar yok edeceğini söyledi.
Han pasado tres semanas desde que Clarke me contó que Praimfaya volvería a destruir nuestro mundo.
En az 3 insan ölü, bir şeyin çok güçlü olduğu açıkça ortada, ve yetkililere,... hayatta olduğumuzu bildirmemiz gerek.
Tres personas están muertas, por lo menos. Algo claramente está muy muy mal y tenemos que avisarle a las autoridades que estamos aquí y vivos.
Tamam. 3, 2, 1.
Vale. Tres, dos, uno.
Barbara'nın otopsisi iki hafta önce yapılmış, Jack'e göre ise Grayson 3 gün öncesine dek Tayland'daymış.
Bueno, el informe de la autopsia de Barbara es de hace dos semanas y Jack ha averiguado que el tal Grayson estuvo en Tailandia hasta hace tres días.
Jessica'nın bulunduğu yere iki, Elsa'nın atıldığı yere üç blok mesafede.
Eso está a dos manzanas de donde encontraron a Jessica y a tres manzanas de donde dejó a Elsa.
Üç kadının cinayeti ve doğranmasından aranıyorsun.
Es usted sujeto de interés en los asesinatos y mutilaciones de tres mujeres.
Üç cinayetten aranma konusunda endişelenmiyorsun gibi.
No parece preocupado porque le investiguemos por tres asesinatos.
Ofisinde üç kadının işkence gördüğüne dair kanıtlar var, ayrıca parmak izlerin ve DNA'n da bulundu.
Tenemos pruebas de que tres mujeres fueron torturadas en su oficina junto con sus huellas y ADN.
Üç kadının işkenceye uğrayıp öldürüldüğü yere erişimi olan tek kişi ve şiddet geçmişi var.
Es el único con acceso al sitio donde tres mujeres fueron torturadas y asesinadas y tiene antecedentes de maltrato.
İlk ameliyat Geonwoo ondan ayrılmadan üç hafta önceymiş.
La primera operación fue tres semanas antes de que Geonwoo rompiera con ella.
ÜÇ GÜN ÖNCE
HACE TRES DÍAS
Üç kurban da başlarından vurulmuş.
Las tres víctimas con un disparo en la cabeza.
Ofisten üç blok ötedeki kahve dükkanındaydım.
Estaba en la cafetería. La que está a tres manzanas de la oficina.
İkincisi, gece otel odasında birlikte olduğumuzu teyit edecek kadınlar var ve üçüncüsü, düğünü bozmak istesem içeri girmene izin verirdim.
Segundo, tres mujeres pueden confirmar que estuve en mi cuarto. Y tercero, para arruinar tu boda, te dejaría entrar así.
Ama çekileceğim. Beş, dört, üç, iki...
Pero me moveré en tres, dos...
Eşleşen dövmeler ve şimdi Üçünüze karşı birisin.
Tatuajes a juego, y ahora sois tres contra uno.
Özellikle eğer üçü de Biz onu döküyoruz.
Especialmente si los tres lo estamos haciendo.