Tutamıyorum traduction Espagnol
751 traduction parallèle
- Onları tutamıyorum.
No puedo detenerlos.
- Tutamıyorum.
¡ No puedo detenerlos!
Artık tutamıyorum.
No puedo aguantarlo más.
Biliyorsun sözlerimi tutamıyorum.
Sabías que no podría mantener mi promesa.
Daha fazla tutamıyorum.
- Ya no aguanto más.
Fakat yine, kendimi tutamıyorum....
Pero no puedo evitar pensar también
Tutamıyorum!
¡ No puedo!
Çok sıcak- - artık- - artık bunu tutamıyorum.
No puedo aguantarla más.
Çenemi bir türlü tutamıyorum.
Nunca aprenderé a cerrar la boca.
Haydi Forney, onu daha fazla görüş alanımda tutamıyorum.
Vámos, Forney, no lo puedo tener a la vista más tiempo.
Daha önce kimseye bundan bahsedemedim ama artık içimde tutamıyorum.
No se lo había contado jamás a nadie. Pero ya no puedo aguantarlo por más tiempo.
Kendimi tutamıyorum.
No sé por qué. Te juro que no lo sé.
Gemiyi tutamıyorum!
¡ No puedo sostenerlo!
Yılda bir kez kendimi tutamıyorum.
Una vez al año me permito ese capricho.
- Şişeler ses çıkardığınde kendimi tutamıyorum.
¿ Por qué lo hace? No puedo evitar que las botellas hacen ruido...
Kancayı tutamıyorum.
No llego.
Taşrada üç haftadan sonra gözlerimi açık bile tutamıyorum.
Tras tres semanas en el campo, estoy muerto de cansancio.
Kendimi tutamıyorum. Çok komik.
Lo siento, pero es muy divertido.
Elbiseleri aklımda tutamıyorum.
Oh, no me fijo en los vestidos.
- Tutamıyorum.
- No aguanto.
Kendimi tutamıyorum.
No puedo evitarlo.
Onları elimde tutamıyorum.
No conecto lo suficiente.
Odaları istediğim gibi tutamıyorum... ama bana yardımcı olacak başka birini bulamadılar.
No tengo los cuartos como me gustaría, pero no pueden contratar a nadie más para ayudarme.
İlk olarak ou düzgün beslemiyorum. Sonra, onu doğru tutamıyorum...
Primero que no lo alimento bien, luego que no lo sostengo bien.
Çabuk. Tutamıyorum.
No me abandonéis, que no aguanto más.
Karımı muayenehanesinden uzak tutamıyorum.
Ella siempre quiere ir.
Her sabah uyanıp yeni bir günle karşılaştığımda kendimi tutamıyorum.
La vida. Cuando me despierto por las mañanas y veo empezar otro día, enloquezco.
Rotada tutamıyorum.
No puedo mantener el curso.
Düz tutamıyorum.
¡ No puedo mantenerla firme!
Tutamıyorum artık.
Es difícil.
Artık gözlerimi açık tutamıyorum.
No puedo mantener los ojos abiertos.
Telefonu tutamıyorum.
No puedo agarrar el teléfono.
- Kendimi tutamıyorum.
Es algo involuntario.
Hep yaparım. Kendimi tutamıyorum.
Miento sin parar y no puedo evitarlo.
Düşeceğim... kayıyor... tutamıyorum.
Yo... no puedo... sostenerme más.
Tutamıyorum...
No puedo... ¡ Me caigo!
Tutamıyorum.
Me... me estoy cayendo... me estoy cayendo.
Kendimi tutamıyorum.
No puedo remediarlo.
Kılıcımı tutamıyorum.
No puedo sostener mi katana.
Kendimi tutamıyorum.
No me puedo controlar.
- Onu tutamıyorum.
- No puedo sujetarlo.
Ne diye çenemi kapalı tutamıyorum ki ben?
¿ Por qué no me callaré?
Onu tutamıyorum.
No lo puedo sostener.
Kendimi tutamıyorum.
No lo puedo evitar.
Tutamıyorum seni ama hala görüyorum.
No te tengo y, sin embargo, te sigo viendo.
- Tutamıyorum.
- No puedo sostenerla.
Tutamıyorum.
¡ No puedo sostenerla!
Bu mektubu çok uzun tutamıyorum çünkü yapılacak işlerim var.
No puedo hacer una carta muy larga porque tengo trabajo que hacer.
Tutamıyorum.
¡ Salid fuera!
Sinirlenmemeliyim, ama kendimi tutamıyorum.
He conseguido un imperdible.
Tutamıyorum! Burada bekle, hemen dönerim.
¡ No puedo aguantarme!