Tütün traduction Espagnol
1,214 traduction parallèle
Tütün çapalamayï bilmiyorsun.
No sabes cultivar tabaco.
En iyi tütün ekinimizi aldïk.
Ha sido la mejor cosecha de tabaco.
Birisinin tütün pazarïna gitmesine izin verirsem, yerini bilecek.
Si dejara ir a uno al mercado de tabaco, sabría dónde está.
Hey, şurda bir parça tütün kalmış.
Eh, tiene un trocito de tabaco ahí.
Ama bu bildirgede Grifon'un Dare adlı Fransız bir kaptanı olan bir tütün gemisi olduğu yazıyor.
Pero el manifiesto dice... que el Grifón era un barco tabaquero con capitán francés.
Mücevher ve üç kilitli İspanyol kutusu sığıntı bir Fransız tütün gemisinde.
Joyas y un cofre con tres llaves en un barco tabaquero francés.
Bir tütün gemisine koyabilirsin.
Quizás lo pondrías en un barco tabaquero.
Donanma, koruma amacıyla oradaydı ; ne var ki, tütün gemisi dışında bütün filo battı.
Con la flota allí como protección. Pero la flota entera se hunde, menos el barco tabaquero.
İç savaştan sonra erkeklerin çoğunun dönmemesi ve kadınların sıkıntıdan tütün çiğnemelerinden dolayı burada bir yasa çıkardık.
- Kyle. Tenemos una ordenanza aquí, que se aprobó tras la Guerra civil, porque muchos de nuestros hombres no volvían a casa y las mujeres estaban que se comían la hierba.
Uka, duka, maden sodası... baban tütün çiğner mi?
# Ooka, dooka, galleta de soda, # ¿ Tu padre mastica tabaco?
Tütün kokusu.
Huele a tabaco.
Önce tütün kokusu, sonra bela kokusu.
Primero huele a tabaco, luego a problemas.
Emekliliğime az kaldı ama hala Japon Tuz ve Tütün Şirketi'nin onurlu bir çalışanıyım.
Puede que sea viejo, pero soy un funcionario de la corporación japonesa de monopolios.
18 Ekimde Fukuoka bölgesinde Japon Tütün ve Tuz Şirketinin iki çalışanını öldürdü.
Enokizu asesinó a dos funcionarios de la corporación de monopolios el pasado 18 de octubre.
Bu tütün yeni.
Un tabaco nuevo.
O kokulu tütün ancak koklamaya yarardı.
Que se metan su aromático por la nariz.
Eğer bu tütün yumuşaksa sert tütün nasıl olur acaba?
Si esto es fresco, no quiero ni pensar lo que llaman caliente.
İçine biraz tütün koyup içtim.
Lié con él un poco de tabaco y me lo fumé.
- Hey, Henry. Biraz daha tütün versene.
- Dame más tabaco, ¿ quieres?
İyi tütün, iyi bira..
Qué buen tabaco, qué buena cerveza.
Hayır! Tütün karşıtı kampanyaya hayır.
¡ Campaña anti-tabaco, no!
eğer algılaman yani, eğer kendi tertibatın düzgünce işliyorsa Everest'e tırmanman ilgisiz bir hal alır, saçmalaşır çünkü bu, demek istediğim tabii ki bir noktada muhakkak yedinci caddede olan bir tütün dükkânından farklıdır.
Si tu mecanismo de percepción funcionara correctamente... sería irrelevante ir al Everest, e incluso un poco absurdo. Desde cierto punto de vista está claro... que es muy diferente de un estanco de la Séptima Avenida...
Kogolen'e gidip bana 6 paket tütün alın.
- ¿ Y? Y vaya usted a buscarme seis paquetes de tabaco a Cogolin.
6 paket tütün alınca işler düzelecek mi?
¿ Y cree que yendo a buscar seis paquetes de tabaco allí se arreglarán las cosas?
Neden beni 6 paket... tütün almaya gönderdiniz Kogolen'e?
¿ Por qué me envió usted a buscar seis paquetes de tabaco a Cogolin?
Kahve, şeker, un, domuz yağı, zeytin, jambon ve tütün.
Café, azúcar, harina, manteca, aceite, jamón y tabaco.
Merimee'ye göre. 1830 yılında Seville'de bir tütün fabrikasındayız.
Según cuenta Mérimée, estamos en Sevilla, en 183O... en la fábrica de tabaco.
Bu tütün fabrikasında
Y en esa tabacalera
Tütün fabrikasındaki kavgadan sonra...
Acordaros que al final de la pelea con la tabacalera...
Baksana, sende tütün var mı?
¿ Tenéis costo?
Baba, tütün içmemelisin.
Papá, no deberías fumar.
7 tane tütün kutusu vardı.
Aquí tenía siete cajas tabaqueras.
Yerine geçeceğiniz kişiler, tütün kralıdır. ayrıca, yüzbinlerce baş sığır madenler, limanlar, oteller, ticaret merkezleri, sahip oldukları servetin bir kısmı, yani herzaman halkın gözü önündedirler.
Tienen plantaciones de tabaco, cientos de miles de vacas, las minas, astilleros, hoteles, bancos...
Bu kadın evinde tütün içilmesinden hoşlanmayabilir.
Puede que no le guste que la gente fume en su casa.
At arabasında oniki gün ve gece... tütün yapraklarıyla sigara yapardık
12 días con sus noches en la carreta. Un poco de agua, padre.
Aziz Joan'da tütün çiğnerdi.
¡ San Juan mascaría tabaco!
Tütün dişlerini sarartıyor biliyorsun.
Ya sabes que el tabaco te mancha los dientes.
Madem bu kadar cömertsiniz, niye tütün atmıyorsunuz? !
Si eres tan bueno, ¿ por qué no arrojas también tabaco?
Zarfı kim zamklamışsa yaparken birçok hata yapmış. Tütün çiğniyormuş.
El que pegó el sobre a menos que esté muy equivocado había estado mascando tabaco.
Tütün veya vanilya daha iyi olurdu.
Tabaco o vainilla sería mejor.
"Hepsini öldürün," dedi o da. "Bu hurdada tütün ve vanilyadan başka bir şey yok."
"MatadIos, aquí no hay más que tabaco y vainilla", dijo él.
Tütün ve vanilya "Sabah Yıldızı" ndaki yükümüzdü, efendim.
Eso es todo Io que llevaba el Morning Star : tabaco y vainilla.
- Tütün değil ki, mısır püskülü.
- Es paja de choclo.
Tütün kesemi ikram ettiğimde tütün içmediğini söyledi.
Cuando le ofrecí mi bolsa de tabaco me dijo que no fumaba.
Tütün içmeyen çoban gidip ufak bir torba aldı ve masaya bir yığın meşe palamudu boşalttı.
El pastor, que no fumaba buscó un pequeño saco, y sobre la mesa vació una pila de bellotas.
Ben de tütün içip babana canın cehenneme demek istiyorum.
Y yo quiero fumar y decirle a tu padre que se vaya al infierno.
Doğu Kıyısı Tütün Üreticileri Şehir Meclisi Küçükler Ligi Para Düşürme Şöleni'ne hoşgeldiniz.
Bienvenidos al Día del Dinero Caído del Cielo... de las Ligas Pequeñas de los Tabaqueros.
O tütün benim, geri ver!
- ¡ Dame mi paan masala!
- Tütün için üzüldüm.
- Lo siento por la hierba.
- Tütün mü?
- No. ¿ Puedo fumar? - ¿ Tabaco?
- Bir kutu tütün- - - Ve?
Una lata de tabaco...