Ulaşım traduction Espagnol
2,178 traduction parallèle
Sanırım beslenme ve ulaşım için kullandığı bunlardır.
Creo que es lo que podría estar usando como alimento, y transporte.
Neden olduğunu açıklamak için, bir bilim kurgu ulaşım sistemini hayal edelim.
Para explicar el motivo imaginemos un sistema de transporte de ciencia ficción.
Hayır, bu ulaşım.
nah, es transporte.
"Aracınızın ulaşım kapasitesi mi yoksa yol engeli olma kapasitesi mi daha yüksek?"
Tienes que decidir si tu vehículo es más útil como transporte o como bloqueador de caminos.
Ben yeşil ulaşımı överken, sen de o şeyi yalnız sürmemelisin.
Bien, mientras alabo el transporte ecológico, tú no deberías montar eso.
Yuri'nin silah kaynağına ulaşım gücü olabilir.
Podría tener acceso al proveedor de armas de Yuri.
Ama toplu ulaşım beni endişelendiriyor.
Solo me preocupa el transporte Trabajo de DC
İstihbarat uzmanları Aşor'un Amerika'nın doğu kıyısı ulaşımıyla ilgilendiğini söyledi.
Ahora, dice que su hombre de inteligencia, Ashor, estaba preocupado con el transporte Americano por la Coste Este.
Eski tünellerin bazılarından binalara direk ulaşım var Kappa binası da dahil.
Parece que algunos de los antiguos túneles conduce a algunos de los edificios, Incluyendo la casa kappa.
Biri ulaşımı sağlamak için, biri hedefi belirlemek için, ve ikisi de işi bitirmek için.
Uno para el transporte, uno para localizar el objetivo, y dos para la ejecución.
Ulaşım grevi sadece, ayaklanma şeysi.
Sólo huelga de tránsito, dichosos disturbios.
Ulaşım toplantısına geç kalacağız.
Vamos a llegar tarde a la sesión del transporte.
Çünkü... işte bu yüzden ulaşım toplantısı çok önemli.
Porque... es por eso que la sesión del transporte es tan vital.
Ulaşım toplantısının sonuna yetişebilir miyim diye merak ediyorum.
Me pregunto si puedo agarrar el final de la sesión del transporte.
Ulaşım toplantısında mı?
Oh, ¿ en la sesión del transporte?
Biz ulaşım şirketinin müşteri memnuniyeti bölümündeniz. Ve servis kalitemizi yükseltmek için araştırma amaçlı iletişim kuruyoruz.
Estamos con el departamento de hospitalidad la Compañía del Tránsito y estamos llevando a cabo una encuesta para intentar valorar el nivel de nuestros servicios.
Bütün ulaşımı sağlayan adam o.
Es el tío que arregló todo el trasporte.
Ordu tüm ulaşım araçlarını resmen talep etti.
¡ Los militares requisaron todos los medios de transporte!
İstatistikler, uçağın en güvenli ulaşım aracı olduğunu gösteriyor.
Las estadísticas demuestran que volar es, de hecho, el medio de transporte mas seguro, señor.
Göçmenik avukatının, aşının ve ulaşım parasını bir 6 puanlık için ödemedim ben.
He pagado por un abogado de inmigración, vacunación y transporte por un seis.
Yerel ulaşım sistemi hakkındaki projesine yardım ettim. Bana daha önce bir trene soygun düzenlendiği oldu mu diye sordu. Ben de dedim ki, bunu bilseniz bilseniz siz bilirsiniz.
Sólo le estaba ayudando con su pequeño proyecto de investigación sobre los sistemas locales de transporte, y me preguntó si habían atracado antes alguno de los trenes... y me dije que si alguien podía saberlo, ese eras tú.
Silahlarını Ulaşım İdaresi'nin çantalarında içeri sokmuşlar. Kimse şüphelenmemiş bile.
Escondieron las armas en las bolsas que llevan las autoridades y pasaron desapercibidos.
Burada buz, Kuzey Kutbu'nun devleri için hem sığınak hem de yön belirleyici ; hem liman hem de ulaşım aracı.
Aquí el hielo es refugio y compás, puerto y transporte, para los titanes del Ártico.
Ulaşım imkanlarının kısıtlı olmasından dolayı tesislere gidememiz olan bizler uydu bağlantıları ile Tokonosu'da olanları elimizden geldiğince...
Los que nos hemos quedado... debido a la falta de transporte a nuestras instalaciones en alta mar... continuaremos informando sobre la situación actual en Tokonou... a través de comunicaciones por satélite.
Ulaşım ağı yetkilisine göre kazayı yapan tren Manchester, Glasgow arasında, 12.20 seferini yapıyordu.
Esto proviene de un representante de la Network Rail... Atañe al servicio de las 12 : 20 desde Glasgow Central a Manchester Piccadilly.
Uçmak hala en güvenli ulaşım yöntemi.
No, aun es la manera más segura de transporte.
Her ne kadar, uçan daire biçimindeki karşıt-yerçekimi araçları, dünya dışı ziyaretçilerin nasıl ultra yüksek hızlarda seyahat edebildiklerini açıklıyorsa da, aslında gezegenler arası ulaşımın başka bir yöntemi daha var.
pero con mucho mayor conocimiento que el que tenemos hoy, donde la anulemos dentro del rango operativo del vehículo. Aunque los dispositivos anti-gravedad en forma de platos voladores, ayudarnos a explicar cómo los extraterrestres consiguen viajar a velocidades ultra altas, hay de hecho otro medio de transporte interplanetario.
Bana gelip dedi ki : "Omar, Avrupa çapındaki düşük tarifeli hava ulaşımının başına seni getirdim. Ve Atlantik'in ötesindeki belli birkaç güzergâhın."
Se me apareció y me dijo, "Omar, te he escogido para traer viajes de bajo costo a vuelos en Europa y algunas rutas especificas por el Atlántico."
" Bunu mahremiyetlerinin ihlali olarak görüyolar ama kapsamlı bir kontrol, modern hava ulaşımının bir gerçeğidir.
Sienten que es una invasión de la privacidad, pero los chequeos físicos exhaustivos son una realidad en el viaje aéreo moderno.
Ulaşım güvenlik bülteni aslında batırdığımı söyledi.
Pero una de las tantas quejas del Fiero fue por el freno de mano en el Boletín de Transporte Seguro básicamente decía que yo estaba perdido
Ve sonrasında, Miami'de hangi tip ulaşımın daha hızlı olduğunu öğreniyoruz.
Y después, descubrimos qué medio de transporte de Miami es más rápido.
yoksa gemi, çok daha farklı, gelişmiş bir dünya dışı araca ya da bir ulaşım vasıtasına yapılan bir benzetme göndermesi midir?
¿ O acaso el arca fue una metáfora de otro tipo de dispositivo de dispositivo extraterrestre mucho más avanzado de transporte?
Bak, baba, bu, altımda ateş yakmakla ilgiliyse, işe yaradı, tamam mı? Sonuçlara ulaşıyor.
Papá, si esto fue acerca de prender fuego debajo mío, funcionó, ¿ de acuerdo?
Devamını oradan getirir, en yakın akrabasına ulaşırım.
Y voy a ir allí... Ponte en contacto con sus familiares, si te parece bien.
Evet, ulaşırım.
Sí, lo haré.
Cesedi onlar bulmadan önce ulaşıp saklamak zorundayım.
Tengo que llegar al cuerpo antes que ellos y esconderlo.
Onun cep telefonunu bloke edecek güce biz ulaşıncaya kadar derleyiciyi onun dikkatini dağıtmak için kullanacağım. - Ginny...
Usaré el ensamblador para distraerlo hasta que consigamos el voltaje necesario para interferir su celular.
100 % güce ulaşıncaya kadar bekliyoruz, tamam mı?
Pero no hasta alcanzar el 100 % de la potencia.
Sizce bu Raymond St. James hayran kulübüne ulaşır mı?
¿ Hay alguna posibilidad eso se emita a todo el club de fans de Raymond St. James?
- Sana daha sonra ulaşırım!
- ¡ Te llamo luego!
Yarım saat içinde ulaşırlar.
Deben llegar en 30 minutos.
Önümde duranlara göre, hissedebildiğim, görebildiğim şeyler doğrultusunda bir yargıya ulaşırım... -... arzu ettiğim şeylere göre -
Tomo conclusiones basadas en lo que está delante de mí, lo que puedo ver y tocar, no en lo que desearía...
Derim ki, eğer Bay Utangaç gerçekten de yardımımızı istiyorsa bize ulaşır.
Sólo digo que si el señor chicho tímido necesita nuestra ayuda, aparecerá.
Ne zaman geri döneceği ya da nasıl ulaşılabileceğine dair fikriniz var mı?
¿ Tienes idea de cuándo vuelve o de cómo conectar con él?
Adım gibi eminim ki tıp tarihini geciktirmek, onun için iyi olmayacak. O yüzden geçmeme izin vermen lazım. O ameliyathaneye ulaşıp bunu Dr. Sloan'a ulaştırıp, tıp tarihine şahit olmam için.
Y como dudo mucho que deba llegar tarde a hacer historia médica tiene que dejarme entrar para llegar a esa cirugía y darle su cafeína al Dr. Sloan ¡ y poder ser testigo de la historia que hacen!
18 ay 4 gün 5 saat tatlım. Ben ağdayı çarçabuk ısıtırım. Böylece o da bölgeye çarçabuk ulaşır.
18 meses, 4 días, 5 horas, cariño. y entonces el puede conseguirlo bien distribuido
Sanırım kritik seviyeye ulaşıyor.
Creo que se va a crítico.
Senin yardımınla listenin ne olduğunu çözersek Samantha'ya ulaşırız diye umuyoruz.
Tenemos la esperanza de que si podemos averiguar qué significa la lista con tu ayuda, nos llevará a Samantha.
Ama... Neyse, ulaşırım ona.
Pero... sí, echaré un vistazo.
Hades'e nasıl ulaşırım?
¿ Cómo llego donde Hades?
Dünyaya kendine yardım etmesini gösterirsen bir gün o yardım "Tutti" ye ulaşır.
Cuando sales al mundo en busca de ayuda a veces acabas ayudando a Tutti.