Umudu traduction Espagnol
1,326 traduction parallèle
Eğer anlamlı iyileşme umudu yoksa, tüple beslenmeyeceğim, solunum cihazına bağlanmayacağım.
Nada de medidas heroicas. No quiero ventiladores, ni alimentación por sonda si no hay esperanza de una recuperación total.
Sadece ailemizin mutlu olabileceği umudu var.
Sólo tengo la esperanza de que nuestra familia pueda ser feliz.
İnsanlığın tek umudu.
La única esperanza de la humanidad.
Tam zamanlı, dolgun maaşlı herhangi bir iş umudu var mı?
¿ Conseguiste un trabajo bien pagado de tiempo completo?
Yunan mitolojisini ve çocukları seviyor. Ve umudu bir gün tüm erkeklerin kardeş olması.
Le encanta la mitología griega los niños y espera que algún día todos los hombres puedan ser hermanos.
Leş, onun şimdi en iyi umudu.
Carroñear es ahora su mejor opción, pero después de terminar,
Bu gece de gelme umudu yok zaten, Jim.
Nada esta pasando esta noche, Jim
Sizde dünyayı kurtaracak umudu görüyorum.
Veo la esperanza del mundo en Uds.
bu katil bilgisayar Buradan kurtuluşumuzun tek umudu olabilir.
Esa perra homicida puede ser nuestra única manera de salir.
Onların ruhu ve umudu.
Su espíritu y esperanza.
Sadece çok güçlü olanların hayatta kalma umudu vardı.
Sólo los muy fuertes tenían alguna esperanza de sobrevivir.
Bu göt herif. 9 milimetre ile ateş ediyor seni o kadar uzaktan vurma umudu bile yok.
Ese idiota está disparando con una 9 mm., no tiene ninguna chance de acertarte desde esa distancia.
Buraya Sedgewick Bell hakkinda yanildigim umudu ile geldim.
Vine hasta aquí con la esperanza de haberme equivocado sobre Sedgewick Bell.
Sanırım hiçbirimizde onları canlı ele geçirme umudu yoktu ama deneyelim dedik.
Supongo que ninguno esperaba sacarlos con vida pero lo intentamos.
Bu dünyanın tek umudu.
Estaacclónesnuestra última ygranesperanza.
Senin baban bana bir incelik yapmadı veya yapamazdı... dönüş umudu olmaksızın yapamazdı.
No así su padre... si no, jamás me hubiera ayudado sin pedir nada a cambio.
Onun tek umudu hemen Londra'dan ayrılmasına bağlı.
Su única esperanza es abandonar Londres de inmediato.
Lütfen umudu bana bırak ve son saatimde benimle ol.
Por favor, dejame la esperanza y quedate conmigo en mi última hora.
Ağabeyimin hiç umudu kalmamıştı.
Mi hermano no tenía esperanza.
İyileşmek için hiç umudu yoktu.
No tiene esperanzas de recuperarse.
Gerçek bir umudu paylaştıkları,... sevgi doku bir yaşam.
Construyan un cimiento sólido en el amor, por un futuro rico en verdaderas esperanzas.
Belediye başkanı Rudy Guiliani'ye göre 218 ölü ve.. .. 5400 kayıp var. Yaşayanları bulma umudu ise ona göre..
El alcalde de Nueva York, Giuliani, confirma la cifra de 218 muertos 5400 desaparecidos, pero las posibilidades de hallar sobrevivientes son cada vez menores.
Genç ülkenin tek umudu gönüllülerdi.
La única esperanza para el joven país son los voluntarios.
Yıldız gemisi Andromeda evrenin tek umudu.
En la nave Andrómeda, la esperanza vive de nuevo
Yıldız gemisi Andromeda evrenin tek umudu.
En la nave Andrómeda, la esperanza vive de nuevo.
Üstelik Harper'ın tek umudu.
Y la única esperanza de Harper.
- Thornton's Umudu mu?
- ¿ Querer es poder?
- Doktorların, iyileşmesi için umudu var.
- Se espera que se recupere.
O kızın onların tek umudu olduğunu asla anlamayacaklar.
Jamás sabrán que ella era su única esperanza
Duygusallığı ya da daha iyi bir kelime bulamadığım için umudu ifade eden bir şeyler toparlamakta zorlanıyorum.
Me cuesta trabajo mostrar sentimentalismo, cursilería o esperanza, a falta de un término mejor.
Arkadaşlarının seni kurtaracağı umudu.
Esperanza que tus amigos te salvara
Sadece onu korumak istiyorum, ve umudu da... yenilmez Skarralıların toplu kıyımı başladığında uygun seçimleri yapacağına dair.
Solo quiero salvaguardarla y esperar que cuando el inevitable baño de sangre de los Escarranos empiece hagas la elección apropiada.
Herkesin umudu sensin.
Todos dependen de vos.
Oğlunun katiliyle birlikte umudu da öldü.
Su esperanza murió con la muerte del asesino de su hijo.
Hayatta kalma umudu varsa bir şey söylese iyi olur.
Será mejor que diga algo si espera seguir con vida.
Afrikalı arılarmış. Doktorların umudu hiç yokmuş, çünkü alerjikmiş.
Los doctores no tenían esperanzas porque ella es alérgica.
O küçük bebek ineklerin tek umudu biziz.
Si, lo necesitamos. Somos la única esperanza de esas pequeñas vacas bebés.
Herkesin umudu sensin.
Todos dependen de tí.
İşte bu sayede en sonunda bize düzgünce davranılacağı umudu doğdu ve etrafımızın, hepimizi öldürecek nefret dolu adamlarla çevrili olmadığını anladım.
Entretanto, la mortalidad era alta. había tantos prisioneros alemanes, que el Ejército Rojo llegó al limite de sus recursos. Erramos mucho en el cálculo.
Takviye umudu da yok.
No hay esperanza de refuerzos.
Kalbim, ayın zayıf ışığı ile hafifçe aydınlanmış sonsuz çölde ağır ve güçlükle ilerleyen taburlarla beraber "Kırmızı Bayrak Kahire Üzerinde Dalgalanıyor" şarkısının melodisi ile büyük bir başarı umudu ile karışık derin bir üzüntüyle doluydu.
Mi corazón estaba lleno de profunda melancolía mezclada con grandes esperanzas de éxito al oír el sonido de la canción "La bandera roja vuela sobre El Cairo" con el acompañamiento que los batallones de avanzada producían sobre el infinito y baldío desierto débilmente iluminado por el pálido brillo de la luna creciente.
İsyanın başarı umudu Alman silahları ile beraber battı.
La esperanza de éxito del levantamiento se hundió con las armas alemanas.
Slav Ruslar tarafından desteklenen Sırbistan, kendisini Balkanlarda yabancı yönetimler altında yaşayan Slavlar için tek bağımsızlık umudu olarak görüyordu.
Respaldada por una Rusia eslava, Serbia se veía como la única esperanza independiente para los eslavos que vivían bajo gobierno extranjero en los Balcanes.
John Connor, dünya çapında direnişin lideri ve insanlığın son umudu.
John Connor es el líder de la resistencia mundial y la esperanza de la humanidad.
Yersiz bir barışma umudu yaratmıştı.
¿ Un inoportuno augurio de conciliación?
Çocuklarıma baktığımda bunu çok açık görüyorum, o umudu, o yaşama şansını, ve bunun için savaşmaya değer.
Cuando miro a mis hijos, veo todo muy claro. Una esperanza y posibilidad de vida. Sé que vale la pena luchar por ello.
Umudu kaybetmeye başladığımızın kanıtı.
Prueba de que perdíamos la esperanza.
Tanışmış olmanın umudu Ve ayinlerinin altında
Ardiendo bajo los rituales De familiaridad esperada
İstilaya karşı İngiltere'nin tek umudu o.
Es la única esperanza de Inglaterra si el viejo Boney quiere invadir.
Umudu yok edersin.
Los privas de esperanza.
- Thornton's Umudu.
- Querer es poder.