Usun traduction Espagnol
40 traduction parallèle
Yüreğine sirayet ediyor. Düşünürsün, ama usun seni tüketir.
Te afecta al corazón, la cabeza quiere defenderse, pero se va con el resto.
Kıymetlimss bir yüsük buldu Doğum günüsünde usun saman önce.
Preciosso mío halla un anillo el día de su cumpleaños hace mucho.
Sen bir c _ opc _ usun Max.
Eres un carronero, Max.
Sen rüyalara bağlanma işinin Neil Armstrong'usun, değil mi?
El Neil Armstrong de conectarse a los sueños.
Sen Yıldız Filosu'nun Klingon'usun.
Usted es un klingon de la Flota Estelar.
Eve dönüşümüz, çok usun zaman alabilir.
Podríamos tardar mucho en regresar a casa.
Ve sen, Fransız Baron'usun.
Y tú, el Barón francés.
Bilmiy or m usun?
¿ No lo sabes?
- Halen barda çalışıy or m usun?
- ¿ Sigues trabajando en el bar?
Burada daha önce çalışan Asami'yi tanıy or m usun?
¿ Conoce a Asami? Solía trabajar aquí.
Ve onla ne yapacağını biliyor mıusun?
¿ Y tu que piensas hacer actualmente cuando lo consigas?
Biliyor mıusun, bu iyi.
Sabes, esto es bueno.
Bir gün Ferengi Birliği'nin Büyük Nagus'usun, sonra bir bakıyorsun, sıradan bir meyhane serserisisin.
Un día eres el Gran Nagus de la Alianza Ferengi y al siguiente no eres más que un camorrista de bar.
Seni tanıdım. Sen Voyager'ın Doktor'usun.
Lo reconozco, es el Doctor del Voyager.
Sen, geleceğin Willie Randolph'usun.
¡ Eres el próximo Willie Randolph! ¡ Recuérdalo!
Hepsini serin yerde tutuyor usun?
¿ Las mantienes frescas?
Bakmam için yazılarını yollamıştın. Hatırlıyor mıusun?
Me mandaste tus cosas para que las viera.
Savcılık araştırma yaptığında kendimi zor bir seçenekle karşı karşıya bulduğumu, biliyor usun?
Cuando la oficina del fiscal indagó me encontré con que tenía que tomar una decisión difícil.
utanmıyor usun?
Aren't you ashamed?
Bilmiyor usun?
¿ No lo sabes?
Biliyor mıusun?
¿ Sabes qué?
- Geliyor usun yoksa?
- ¿ Vienes o qué?
Bana söylediğin ilk şeyi hatırlıyor mıusun?
¿ Recuerdas lo primero que me dijiste?
Ağaçlardan daha usun.
Más alto que los árboles, árboles, árboles.
Mükemmel bir oyun çıkardığında Albert Pujols'u gördün mü gitmezsin ve sen de sorunların Albert Pujols'usun.
Cuando estás jugando un partido perfecto, No le das bases a Albert Pujols, Y tú eres el Albert Pujols de tener problemas.
Asla dediğimi hatırlıyor usun acaba?
¿ Te acuerdas del "nunca jamás"?
Sen s.ktiğimin Lord Humungous'usun.
¡ Tú eres el jodido Señor Humungous!
İlgiyi anlıyorum. - İlgiyi anlıyor usun?
- ¿ Entiendes su atractivo?
Koutouza usun süre kalmaz.
Koutouza no debe estar lejos.
Kimin parasını çaldığını biliyor mıusun?
¿ Sabes a quién le estás cagando el dinero?
- Sen başka adamlarla görüşüyor usun?
¿ Así que ves a otros hombres?
Artık Coolidge'te çalışmasan bile çocukların Koç Koç'usun.
Incluso si ya no trabajas en Coolidge seguirás siendo Entrenador para esos niños.
- Evet, Koç Koç'usun.
Sí, entrenador Entrenador.
Peki baban neden sakal bırakıyor biliyor mıusun?
¿ Y sabes por qué tu papá se dejo la barba?
Sen kilit açmanın Newton'usun.
Tú eres el Newton de las cerraduras.
Sen bildirilerin Tolstoy'usun.
Es el Tolstoi de los memorándums.
Sen günümüzün Lazarus'usun, Mezarından ebedi soruyu cevaplamak için kalktın...
Eres como Lázaro, volviendo de la muerte para responder la pregunta eterna...
Sen Voyager'ın Doktor'usun.
Usted es el Doctor del Voyager.
Fazla usun sürmez.
- No tardes.