Utanıyorsun traduction Espagnol
341 traduction parallèle
Polisten mi saklanıyorsun, yoksa benimle görünmekten mi utanıyorsun?
¿ Estás escapando de la Policía o te avergüenza que te vean conmigo?
Gizli yerlerde gayet iyiyim... ama benimle halk içinde görünmekten utanıyorsun.
Estoy bien para las calles oscuras, pero te avergüenza que te vean conmigo.
Bu çok tuhaf görünür. Rehincinin ne düşünebileceğinden mi utanıyorsun yani?
¿ Te da vergüenza lo que piense el prestamista?
Sanırım utanıyorsun.
Veo que te estás sonrojando.
Bu hatalarından utanıyorsun ama bunu kabul edip itiraf edemiyorsun.
Odia esos errores... pero no los acepta ante nadie, salvo ante sí mismo.
- Aklından geçen şeylerden ötürü utanıyorsun?
-... que me hace sentir... - ¿ Avergonzada de lo que pensabas?
Muhtemelen o korkunç elbiseden utanıyorsun.
Probablemente estás avergonzada de este horrible vestido.
Kid'i arzuluyorsun ve bundan öylesine utanıyorsun ki, onun ölmesini istiyorsun.
Deseas a Kid, y te avergüenza tanto que quieres matarle.
Unutmadın ve utanıyorsun.
No has olvidado y estás avergonzado.
Bu yüzden şimdi de düşündüğün şeyi düşünmekten utanıyorsun.
que ibas a dejar esto para siempre y ahora estás avergonzado de haber hablado tanto.
Neden utanıyorsun?
¿ De qué se avergüenza?
Nasıl oluyor da bir kadının önünde utanıyorsun hiç anlamıyorum.
No entiendo cómo puedes sentirte avergonzado ante una mujer.
Evet. Seni korkuttular ve şimdi utanıyorsun.
Sí, te han asustado y ahora te avergüenzas.
İyi yanlarından niye utanıyorsun?
¿ Por qué te avergüenzas de ser bueno?
Aynı zamanda ondan utanıyorsun.
Está demasiado avergonzado.
Her şeyden utanıyorsun.
Todo te da vergüenza.
- Neden utanıyorsun?
- ¿ A qué se debe?
Bence utanıyorsun.
Creo que le da vergüenza.
- Biri geçebilir. Dolores'le öpüşürken görülmekten mi utanıyorsun?
Sin tirar su columna vertebral El golpe fuerte del outta
Hepsi senin fikrindi ve şimdi, benden utanıyorsun.
Tú te empeñaste en traerme aquí... Y esta noche he comprendido que te avergüenzas de mí...
Bence, yasak bir aşkı gizliyorsun, ve bana itiraf etmeye de utanıyorsun.
Está claro que sales con otro hombre pero te avergüenza decírmelo.
Neden utanıyorsun?
- ¿ De qué?
Bu doğru, utanıyorsun.
Sientes humillación.
Neden utanıyorsun ki?
¿ Por qué te avergüenzas?
Neden utanıyorsun?
Por qué te avergüenzas?
Benden utanıyorsun.
¡ Te doy vergüenza!
Oh, madem utanıyorsun, gelme o zaman.
Pues no te avergüences. No vengas.
Sadece mutlu ve sen ondan utanıyorsun.
Es feliz, y tú te avergüenzas de ella.
Benden utanıyorsun sen.
Te avergüenzas de mí.
Aptal değilim. Ona benden bahsetmedin çünkü benden utanıyorsun.
Yo no soy un idiota.
Benden mi yoksa ondan mı utanıyorsun?
¿ Te avergüenzas de mí o de ella?
Benden mi utanıyorsun?
¿ Tú te avergüenzas de mi?
Niye utanıyorsun ki?
¿ Por qué avergonzarse?
Ne oldu? Arkadaşlarından mı utanıyorsun?
- ¿ Te avergüenzas de mí?
- Benimle görülmekten utanıyorsun...
- Te avergüenza que te vean...
Yaptığından utanıyormusun, veya yakalandığın için mi utanıyorsun?
Tu avergonzado de lo que hiciste, ¿ o avergonzado porque te descubrí?
Kendinden utanıyorsun.
Me avergonzaba.
Dairenden o kadar çok utanıyorsun ki, benim bile görmeme gönlün razı olmuyor.
Te da tanta vergüenza tu apartamento que no quieres que lo vea.
Neden utanıyorsun?
¿ Por qué estás tímido?
Benden utanıyorsun. Lütfen, Martin.
Te averguenzas de mi
Bu duygularından dolayı utanıyorsun ama elinde değil.
Te avergüenzas, pero todavía lo sientes.
Benden utanıyorsun.
Porque te avergüenzas de mí.
Bu yüzden trenle gitmek istiyorsun. Benimle olmaktan utanıyorsun.
- Por eso quieres viajar en tren, te avergüenzas. - ¡ No!
Aletini görmemden mi utanıyorsun?
¿ Te da vergüenza que te vea el pajarito?
Akıllı olmaktan utanıyorsun.
Te avergüenza ser listo.
Utanılacak bir şeymiş gibi davranıyorsun ama bir kız arkadaşının olması utanılacak bir şey değil.
No hay que avergonzarse de tener una amiguita.
Utanılacak bir sır saklıyorsun!
¡ Tienes un secreto vergonzoso!
Utanırsın diye oynamıyorsun.
no vas a presionarlo.
Seni tanımaktan utanıyorum. Bunları kadınlara nasıl yaptırıyorsun?
Me da pena contigo. ¿ Qué les das para que hagan estas cosas?
Sheldon! Sheldon, niye utanıyorsun?
Sheldon, ¿ de qué te avergüenzas?
- Kocasından utanan biri sen benden utanıyorsun Karen.
- Se averguenza de su esposo...