Uğrayıp traduction Espagnol
2,230 traduction parallèle
Biliyorum daha önce aramam gerekirdi, ama kendim uğrayıp iyi olduğunuzdan emin olmak istedim.
Se que debí llamar antes, Pero quería venir para estar seguro de que estás bien.
Merkezine uğrayıp Başkomiserinle konuştum.
Fui de visita a tu distrito policial y hablé con tu capitán.
Çok iyiyiz. Uğrayıp birkaç kitap bırakayım demiştim.
Sólo quería pasar, a darte unos cuantos libros.
Uğrayıp iyi misin diye bakayım, dedim.
Pensé en pasar y conocerte un poco mejor.
Bir ara uğrayıp, birkaç...
Sólo necesito que vuelvas más tarde
Arkadaşlarım arabada bekliyor da o yüzden uğrayıp bir...
Es sólo que mis amigos están esperándome en el auto, así que pensé que podría...
Uğrayıp ona göz kulak olayım dedim.
Pasé a ver cómo estaba- -
Bir de bir sağlık kuruluşuna uğrayıp kolera, tifo ve adını bile duymadığın on virüs için daha aşı ol.
Y pase por el área médica para que le administren sus inyecciones de Cólera, Tifus, y diez otros bichos de los que nunca ha oído.
İşten sonra bir yere uğrayıp bira içelim mi?
¿ Y si vamos a algún sitio luego a tomar una cerveza?
Daha sonra uğrayıp versem olur mu?
¿ Crees que podría regresar más tarde?
Eve uğrayıp birkaç şey alsam nasıl olur?
¿ Qué pasa si vuelo a casa y traigo algunas cosas?
Bak mahalleden geçiyordum uğrayıp merhaba diyeyim dedim.
- Mira estaba por el vecindario y pense pasar a saludar.
O kadar yakın ki uğrayıp selam vermesen biraz alınabilirdim.
- Lo suficientemente cerca que si no te detienes y saludas, me sentire muy ofendido. Uh...
Eğer kaçmaya karar verirsen de, hastaneye uğrayıp Nick'e veda etmeyi unutma çünkü sen gittikten sonra o da daha fazla ortalıklarda olmayacak.
Y si decides escaparte no te olvides de pasar por el hospital a despedirte de Nick porque no vivirá mucho más cuando te hayas ido.
Alex, o senin kardeşin, uğrayıp merhaba demek istemiş olabilir
Alex, es tu hermano, puede venir a saludarte.
Tecavüze uğrayıp uğramadığına baktınız mı?
¿ Determinó si fue o no violada?
Ama yine de sana uğrayıp paranı iade etmem gerekiyor.
Pero todavía necesito pasarme y darte un reembolso.
Bir ara uğrayıp basamağı öpeyim- -
Yo debería... debería ir y besar ese escalón.
Dostum, dün gece uyurgezerken bize uğrayıp bizde bıraktığın kitap!
¡ Tío! ¡ El libro que nos dejaste cuando andabas sonambulo anoche!
Anneme uğrayıp kontrol edelim diyerek çok şey mi istiyorum?
¿ Qué? ¿ Es mucho pedir que pasemos y veamos como está mi mamá?
Burgu dersim hemen sokağın aşağısında. Uğrayıp kevgirimi alırım diye düşünmüştüm. Ailene İtalyan turunda o fevkalede makarnayı aldığımda burada bırakmıştım.
Mi clase de tap es por la calle, así que pensé en pasar para recoger a mi calendario que dejé aquí cuando llevé a tu familia a esa gira de pasta mágica de Italia.
! Ailesi son dakika kamp gezisine gidiyormuş, babası uğrayıp, tulumu alacak.
Su familia irá a un viaje de acampada de último minuto, así que su papá vendrá a buscarlo.
Bak ne diyeceğim, hazır buradayken neden uğrayıp form doldurmuyorsun?
Oye, te diré algo, mientras estés aquí ¿ por qué no buscas una solicitud?
Package Store'a yaptığınız yolculuktan önce eve uğrayıp "Sunset Boulevard" ı mı izlediniz?
¿ Fuiste a casa a ver "Sunset Boulevard" antes de tu pequeña excursión al Package Store?
- Merhaba. Bir uğrayıp, iyi misin diye bakayım dedim.
- No, es... es importante que Violet haya vuelto.
Penny'nin arkadaşı Zack uğrayıp selam verdi, ben de "hoo" dedim.
Zack, el amigo de Penny, pasó a saludar y yo dije "ju".
Düşündüm de, mahkemeye uğrayıp, seni iş başında izlerim.
Pensé pensé en caerme por el juzgado y verte trabajar.
Evime uğrayıp 6 yaşndaki çocuğuma babasının kolunun nereye gittiğini açıklayabilir misin?
¿ Quieres venir a mi casa y explicar a mi hijo de seis años dondo está el brazo de papá?
Yanınıza bir uğrayıp bugün düzgün bir şey yapabilir miyim diye bakayım dedim.
Supuse que lo comprobaría contigo, veré si puedo hacer algo bien hoy.
Tam olarak nerede? Oraya bir uğrayıp bakalım diyorduk.
estabamos pensando pasar por ahi para revisar el sitio.
Uğrayıp endişelenecek bir şey olmadığını söylemek için geldim.
Sólo me he pasado para hacerte saber que no tienes que preocuparte por él.
Ailedeki herkese uğrayıp da kutlamak hakkında Lily ve sen ne düşünüyorsunuz?
Oye, ¿ qué les parece a ti y a Lily celebrar con un viaje familiar por carretera?
Eve uğrayıp, büyü kitabını almak zorundaydım.
Tuve que buscar el libro en casa.
Uğrayıp neler olduğuna bakmak istedim.
Pensé en dejarme caer y ver que está pasando.
Üç gün önce iki kadın tecavüze uğrayıp öldürüldü.
Donde hace tres días, estas dos mujeres fueron violadas y asesinadas.
Bi'uğrayıp göz atabilir misin?
Ahí abajo. ¿ Crees poder pasar a verla?
Bir ara uğrayıp göz atmalısın.
Deberías pasar un día, a verlo.
Sadece uğrayıp, hepinize teşekkür etmek istedim.
Solo quería pasar y dar las gracias a todos vosostros.
Juliet bu bölgede gezerken, üzerine bir şey döküldü buraya uğrayıp, imkanlarından yararlanıp yararlanamayacağını sordu.
Juliet estaba por la zona, derramó algo sobre sí misma, pasó por aquí y preguntó si podía usar las instalaciones.
- Tatlı Çocuk'un idmanı hakkında uğrayıp bilgi vereyim diye Funk bana haftada 500 dolar ödüyordu.
Funk me pagó quinientos pavos a la semana para pasarme e informarle sobre el entrenamiento de Honey Boy. Así que yo iba a su oficina y tenía que escuchar estas estúpidas historias.
Uğrayıp izler, bağıra bağıra tezahürat yaparım diye düşündüm.
Había pensado ir a verte y a animarte... a viva voz.
Haber vermeden geldiğim için özür dilerim. Bir uğrayıp size bu "teşekkür ederiz" sepetini bırakmak istemiştik.
Perdón por venir sin avisar pero sólo queríamos traerle esta canasta de "Muchas Gracias".
Sadece bir uğrayıp kuzenim Max'e oy verin demek istemiştim.
Solo quería venir y deciros que le votéis a mi primo Max.
Yaklaşık 1,5 metre var o yüzden uğrayıp merhaba demek istedim.
Está como a metro y medio, así que pensé en saludar.
Uğrayıp bir selam vereyim dedim.
Yo estaba en la zona. Yo pensé en pasar por aqui y decir hola.
Bu hafta sonu uğrayıp Cadılar Bayramı evimizi görmeyi unutmayın.
Asegúrese de pasar este fin de semana para echar un vistazo a nuestra espectacular casa encantada de Halloween.
Belediye başkanı uğrayıp bir kaç soru sormamı istedi.
Sí, el alcalde me pidió que pasase por aquí y le hiciera un par de preguntas.
Uğrayıp mahallemize "hoş geldin" demek istedim.
Quería pasarme y darte la bienvenida a nuestro pequeño barrio.
Evine uğrayıp birkaç kıyafet alabilirim.
Va a ser una nocha muy larga.
Yolda uğrayıp, bunu almak istedim.
Sólo quería parar y recogerlo de camino.
Uğrayıp bir merhaba diyeyim dedim.
No mucho.