Vatan traduction Espagnol
2,490 traduction parallèle
- Vatan güvenliği!
- ¡ Seguridad Nacional!
New Orleans Hâlâ vatanım.
# Pero Nueva Orleans # # Sigue siendo mi hogar #
Lord Cromwell, vatan hainliğinden tutuklusunuz.
Mi señor Cromwell, está arrestado por traición.
- Vatan haini!
¡ Traidor!
- Vatan haini!
¡ Traidor! ¡ Traidor!
Ben vatan haini değilim!
¡ Traidor! ¡ No soy un traidor!
Teslim oluyorum ve vatan hainliğine hazırım.
Me rindo y me ofrezco voluntario para traicionar.
Vatan hainleri.
- ¡ Traidores! - ¿ No te da vergüenza?
Hava yastıklarının yeterli güçle açılması ön camın kırılmasına, burnunuzun kırılmasına, ya da direksiyondaki ana cıvatanın gevşemesine neden olabilir. Ondan sonra direksiyonu yerinden çıkarmak hafif bir zorlamaya bakar.
El airbag se despliegue con suficiente fuerza para estallar el parabrisas, romperte la nariz, o aflojar el tornillo de la columna de dirección Después de eso, remover el volante solo toma un poco de esfuerzo
Vatan haini olursa vatandaşlığı iptal edilebilir.
La ciudadanía puede ser revocada por actos de traición.
Vatan için dünya barışı için o piç kurularını baştan başa delikten deliğe tıpkı ipe dizilmişler gibi yatırdım.
Por la patria, por la paz mundial,... Acomodé a los hijos de puta cabeza con cabeza, hoyo a hoyo como si estuvieran ensartados juntos.
Aksi takdirde, vatan haini olarak suçlanıyorlar.
De lo contrario, pueden ser acusados de traidores.
Vatanını seviyorsun, değil mi?
Eres un patriota, ¿ cierto?
Shin Won bir vatan haini, kızı nerede?
Shin Won es un traidor, ahora, ¿ dónde está su hija?
Vatan hainlerinin ailelerine ne olur biliyor musun?
¿ Sabes lo que le sucede a los miembros de la familia de los traidores?
Sanırım vatan hainliğinin gölgesi, hâlâ benim ve ailemin üzerinde dolaşıyor.
Aún creo que la sombra de la traición a la patria se cierne sobre mi familia.
Leydi Latimer, siz Majesteleri'nden, kocası Lord Latimer'in üzerindeki vatan hainliği şüphesini kaldırmanız için istirhamda bulunmaya geldi.
Lady Latimer ha venido a pedir a Su Majestad que levante la sospecha de traición contra su marido... -... Lord Latimer.
Leydi Latimer, sizi temin ederim, ne kocanıza, ne size, ne de ailenize dair bir vatan hainliği şüphesi bulunmamaktadır.
Lady Latimer, quiero asegurarle que no hay sospecha de traición en contra de su marido mucho menos contra usted y su familia.
Bu şeytanî tasavvur bile vatan hainliğidir!
Ese diabólico deseo en sí mismo constituye alta traición.
Vatan hainliği suçuyla mahkemeye çıkarıldılar mı?
¿ Han sido procesados por traición?
Vatan hainliğinden ve suçu örtbas etmekten suçlu bulundu.
Ella ha sido sólo encontrada culpable de alta traición.
Richard Rich'e de ki, parlamentodan, delileri vatan hainliği suçundan idam etmeyi mümkün kılan bir yasa tasarısı geçirsin.
Dile a Richard Rich que introduzca un proyecto de ley en el Parlamento haciendo legal la ejecución de una persona enajenada por traición.
Vatan hainleri!
¡ Traidor!
Amestris simyanın vatanı değil mi? !
¡ Estamos en Amestris, un referente en el mundo de alquimia!
- Westie vatan haini değildi.
- Westie no era un traidor.
Kral'ın ölümünü tasavvur etmek de vatan hainliğidir Şansölye!
Y es traición mi Lord Canciller, ¡ prever la muerte del Rey! - ¡ Sí!
Tanrı ve vatanım tarafından.
Por Dios, y por el país.
Kool-aid içeceklerinin ana vatanı.
Donde nació el Kool-Aid.
O kaynakların burada olup vatanımızı korumaları gerekir diyorlar.
Recursos que ellos dicen deberían estar aquí, protegiendo y mejorando nuestro propio país.
O da "Yuvadaki Ordu". Önce vatanı korumak gerektiğine inanıyorlar.
de Military at Home ellos creen que deberíamos cuidar nuestra tierra primero
Onu vatan için öldürdüm.
Deshacerse de el fue para el país.
Kâr amaçlı vatan hainliği.
- Traición con fines de lucro.
Bu bölge adi vatan hainleriyle dolu. Hem de sürüsüyle.
Aquí todos son traidores a la Patria.
Şimdi bu vatan hainlerini nasıl doyuracağım ben?
¿ Cómo se supone que voy a alimentar a estos traidores ahora?
Bu vatan hainliğine girmez mi?
¿ Eso no es traición?
Moreau'yu bombayla aynı odada buluşturursak vatan hainliğinden tutuklarlar.
Vamos a poner a Moreau en la misma habitación que la bomba, Le cogerán por traición.
Bizi vatan hainliğinden tutuklarlar diyecektin, değil mi?
¿ En vez de, digamos, caer nosotros por traición?
Vatan hainlerini bulabilir.
Distingue a un patriota de un traidor.
Beni endişelendiren düşünce, Vatanımızın ve Atalarımızın toprakları başka bir şeye değişecek ve asla eski gibi olmayacak.
Lo que realmente me preocupa es el pensamiento de que la tierra donde nacimos y donde nuestros antepasados vivieron se transformará en algo diferente y nunca será igual otra vez.
- Evet hiçbir şey değilsin. Bu hiçbiryerli değil, ne vatanı var, ne evrakları... Hiçbir şey.
- si, vos no sos nada ella no es nada, sin nacionalidad sin papeles... nada a que te referis, como que nada?
Bir vatan hainiyle kendinizi bir tutmazsınız Sayın Başkan.
No puede equipararse a sí mismo con ese traidor, señor Presidente.
Vatanın iyi bir enerjisi var.
La tierra tiene una buena energía.
Bizim vatanımız baskı altında.
Nuestra patria está en peligro.
Yabancıları kendime yakın hissediyorum Kim vatanından uzakta bu kadar rahat eder..
entre extraños cerca de mí me hace sentir incluso más que con comfortabIe mis parientes que están lejos.
Bizim vatanımıza düşman Japonları getireceği için endişeliyim.
Me preocupa que los japoneses traen sus enemigos de nuestra patria.
Önceki yaşamımda vatanıma ihanet etmiş falan olmalıyım. Oppa seninle bu yapılmıyor.
Debo haber traicionado al país en mi vida pasada... viendo como estoy haciendo esto contigo.
Vatan hainliği.
Es por traición.
Devlet mahkemesinden görevliler, bir vatan hainini araştır...
Oficiales del Tribunal del Estado están... aquí para investigar sobre un caso de trai...
Biz, başkentten gelen ve vatan hainlerini arayan memurlarız.
Somos oficiales del Departamento Izquierdo de la Capital, venimos a apresar criminales.
Asil kandan gelmeyenler, avukatlar, üniversitelerdeki görevliler, Machiavelli yandaşları ve vatan hainleri.
- Esos hombres de mal ser.
Ne yaptım, vatan hainliği mi?
¿ Traicioné a un país o algo?