Vereyim traduction Espagnol
9,900 traduction parallèle
Yani ona göre cevap vereyim aradıklarında.
Usted sabe, por lo que se les puede decir cuando llaman.
Ben en iyisi görevliye adımızı vereyim.
¿ Por qué no le doy nuestro nombre al acomodador?
Montunu vestiyere vereyim mi?
¿ Por qué no les pido que guarden eso?
Sana bir sır vereyim mi?
¿ Puedo contarte un secretito?
Hayır. Neden izin vereyim?
No. ¿ Por qué debería?
- Ben özel kuvvetlere haber vereyim.
Sé lo diré al SWAT.
Parayı bul, ve istediğin şeyi 9'da vereyim sana.
Si hace eso, tendré lo que quiere para las 9 : 00.
Tabii, buradaki sihirli değneğimi bir sallayıvereyim.
Sí, claro, deja que agite mi varita mágica.
Bir öğüt vereyim...
Un consejo...
Ne vereyim?
¿ Que te traigo?
- Donovan'a haber vereyim mi?
Oye. ¿ Quieres que informe a Donovan?
Şimdi gidin ve yaşamanıza izin vereyim.
Váyanse ahora y voy a dejarla vivir.
Sana Paris'teki terzimin ismini vereyim.
Tengo que daros el nombre de mi sastre en París.
Müsaadenle, sana küçük bir hayat dersi vereyim evlat.
Déjame enseñarte algo de la vida, hija.
Tamam, ben de sırrımı vereyim.
Está bien. Este es mi secreto.
Koşuya çıktım da, selam vereyim dedim.
Salí a correr y pasé a saludar.
Dışarıdan sipariş vereyim mi?
¿ Debería ordenar algo?
Kanımdan ona vereyim.
Deja que le dé un poco de mi sangre.
İpucu vereyim.
Déjame darte una pista...
İpucu vereyim.
- Te daré una pista.
- Arkadaşlarla buralardaydık da bir uğrayıp selam vereyim dedim.
Estaba en la ciudad con unos amigos y pensé que podría pasar a saludar.
Ben sadece konuştuğumu haber vereyim istedim.
Solo quería que supieras que sucedió.
- Hazır olsa iyi olur çünkü kaygılı bir vatandaş ile dostane bir konuşma yapmak üzere, kardeşim. - Oyumu nereye vereyim?
- ¿ Dónde dejo mi papeleta?
Sana küçük bir sır vereyim.
Deja que te cuente un secretito.
Başka bir odaya geçelim ne dersin? Kendime bir çekidüzen vereyim.
¿ Qué dices si llevamos esto a la otra habitación? Solo déjame refrescarme.
Biraz daha likör vereyim mi?
¿ Te ofrezco más licor?
Seni görüp bir selam vereyim diye geldim.
- ¿ En serio? Sí, solo vine para saludarte.
- Sana bir sır vereyim mi?
¿ Puedo contarte un secreto?
Size bir şey vereyim mi?
Hola, ¿ os pongo algo?
Daha kötü bir haber vereyim. Bu kameralar, Kent'te aktif ve çalışır durumda.
Las noticias realmente malas es que ya las tienen funcionando en Kent, por cierto.
- Şunu vereyim.
- Uh, aquí tienes.
Kartımı vereyim.
Tened. Os doy mi tarjeta.
Kız kızayken, sana bir tavsiye vereyim.
Ya que solo estamos nosotras, déjame darte un pequeño consejo.
Şirketini bana sat. Ben de bunu hediye olarak sana vereyim.
Si me vendes tu compañía te daré esto como un regalo por la venta.
Sana bir sır vereyim mi?
¿ Te cuento un secreto?
Sayın Başkan, şöyle vereyim.
Sr. Alcalde, se trata de un alfiler...
Niye vereyim?
¿ Por qué debería decírselo aquí?
Bırakın da ona ben karar vereyim.
Voy a ser el juez de eso.
Merkez ofise haber vereyim.
Bueno, voy a darle la noticia a la empresa.
Size buluşma yerinin koordinatlarını gönderip yirmi dört saat vereyim.
Estableceré unas coordenadas para un encuentro, y os doy 24 horas para que lo penséis.
- Sana numarayı vereyim.
- Te daré el número.
- Bir saniye, numarayı vereyim.
Espera, te daré el número.
Onur Madalyası'nı başka neden ona vereyim?
¿ Por qué si no iba a nominarle para la Medalla de honor?
Dur sana bir ders vereyim, çakma seni.
Prepárate para una lección, impostor.
Selam Carl, ne vereyim?
Hola, Carl, ¿ qué tomarás?
- Ne vereyim beyler?
¿ Qué puedo traerles, chicos?
- Ben sana bundan bir parça vereyim dedim.
Parece que he sido yo quien ha dado un poco de esto.
- Çeki düzen mi vereyim?
- ¿ Debo controlarme? - Sí, debes controlarte.
Ben gidip paltonu vereyim.
Yo... iré a dejar tu abrigo.
Şu tişörtlerden biraz vereyim mi?
Uh... ¿ Qué tal algunas de estas camisetas?
- Sana bir ipucu vereyim.
¿ Quién eres tú? Te daré una pista.