Vermeyecegim traduction Espagnol
9,294 traduction parallèle
Vermeyeceğim.
¡ No lo haré!
Elizabeth de dahil hiçkimsenin... ülkemi ele geçirmesine... izin vermeyeceğim.
Te prometo que, no permitiré que nadie... ni Isabel, ni ningún usurpador... me arrebate mi país.
Bunu yapmana izin vermeyeceğim.
No voy a dejarte hacer esto.
Onun adı temizken, Daniel'ınkinin lekelenmesine izin vermeyeceğim.
No voy a permitir que se enfangue el nombre de Daniel mientras el suyo sigue limpio.
Seni ve Hugo'yu çok seviyorum ve bize bir şey olmasına izin vermeyeceğim.
Os adoro a ti y a Hugo, y no voy a dejar que nos pase nada.
Başka bir tanesinin buna zarar vermesine izin vermeyeceğim.
No dejaré que otro dañe este.
Ona memnun olma fırsatı vermeyeceğim.
Bueno, no le voy a dar esa satisfacción.
Benden önce sana engel olan ne varsa, bizi tekrar ayırmasına izin vermeyeceğim.
Cualquier sustituta que tuvieses antes de mí. No dejaré que nos separen otra vez.
- Tina, Tina. Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim tamam mı?
- Tina, Tina no dejaré que te pase nada.
Ve bir daha gitmene asla izin vermeyeceğim.
Y nunca volveré a dejarte marchar.
Hayır, bu illet gerçek ama beni yenmesine izin vermeyeceğim.
No, esta enfermedad es real y no dejaré que me venza.
İzin vermeyeceğim, güvenli değil.
No lo permitiré, no es seguro.
Şu köpek herifin seni öldürmesine izin vermeyeceğim.
No permitiré que ese perro de hombre acabe matándote.
- Daha fazlasını almasına izin vermeyeceğim.
No va a tener más de mi tiempo. Lo encontraremos.
Onu öldürmene izin vermeyeceğim.
No dejaré que lo mates.
Simon'a ikinci bir şans daha vermeyeceğim.
No voy a darle a Simon otro segundo de mi vida.
- Tony, onu zarar vermeyeceğim.
Tony, no voy a lastimarla.
- Vermeyeceğim ı'm sen dışında yine bu aileyi gözyaşı verelim.
No voy a permitir que vuelvas a separar a esta familia.
I'm vermeyeceğim burada ne olduğunu anlamaya iddia.
No voy a fingir que entiendo lo que ha pasado aquí.
Sana bir daha iş vermeyeceğim.
Nunca volveré a contratarte.
Alfred'e zarar vermesine izin vermeyeceğim.
No dejaré que le haga daño a Alfred.
- Sana zarar vermeyeceğim.
No voy a hacerte daño.
- Boyle bu soruna cevap vermeyeceğim.
Boyle, no voy a responder a eso.
Sizin posterleriniz için poz falan vermeyeceğim.
Yo no voy a posar para sus carteles.
Bundan sonra Charles'ın havalandırmayı işaretlemesine izin vermeyeceğim.
Esa es la última vez que dejé Charles marcar un respiradero.
Ona 5 dakika ceza vermeyeceğim.
No le voy a dar tiempo muerto.
Hiçbir şeyin beni durdurmasına izin vermeyeceğim senin ailenin bile.
Yo no dejaría que nada me detenga, más pequeña de todas tus padres.
Çocuğun babasını bilmeden büyümesine izin vermeyeceğim.
No voy a dejar que esta niña crezca sin conocer a su padre.
Ona zarar vermeyeceğim. Ama ikiniz için aynı şeyi söyleyemem. Ya da gemideki diğer arkadaşlarınız için.
No le haré daño a ella, pero no tengo ningún problema en hacéroslo a vosotros o a vuestros amigos de la lanzadera.
Ona zarar vermeyeceğim.
Yo nunca le haría daño.
Bu kızların hiçbirine yüklenmene izin vermeyeceğim.
No voy a dejar que hagáis novatadas a ninguna de esas chicas.
Bak, bıçaklı ve öfke problemleri olan birinin beni korkutmasına, .. izin vermeyeceğim.
Mira, no voy a dejar que un tío enfadado con un cuchillo me asuste. ¿ Mi voto?
Dekan Munsch'ın bizim Kıllı Dil hastalığı etkinliğini durdurmasına izin vermeyeceğim.
Dicho eso, me niego a que la decana Munsch nos aleje de cortar de raíz, una negra y peluda, la lacra que supone la enfermedad de la Lengua Negra Vellosa.
Cadılar Bayramı yasağına saygı duyarken kimsenin bu hayırlı iş için kostümlerini giymesini ve beni iyi göstermenizi kaçırmasına izin vermeyeceğim.
Así que, aunque honraré el toque de queda de Halloween, no dejaré que nadie se pierda el salir con su disfraz para apoyar una gran causa y hacerme parecer realmente buena.
Çiftleşme dönemindeyken dışarı çıkmana izin vermeyeceğim.
No te voy a dejar salir mientras sigas en celo.
Kendine istediğin kadar yalan söyleyebilirsin ama beni kandırmana izin vermeyeceğim.
Puedes mentirte todo lo que quieras, pero no voy a dejar que me caigas a mentiras.
Kalbin benim gibi mi atıyor bilmiyorum ama, Mary'e gitmene izin vermeyeceğim..
No me importa si tu corazón te lleva hasta mí o no, pero no dejaré que te lleve hasta María.
Bir canavarın planlarımı bozmasına izin vermeyeceğim.
Mis planes no serán frustrados por una simple bestia.
- Vermeyeceğim.
No voy a hacerlo...
Çalışmamı ele geçirmelerine izin vermeyeceğim.
No permitiré que lleguen hasta mi trabajo.
Vermeyeceğim. Beni karargâhınıza götürene dek. Ana bilgisayarınıza girebilmem için.
No hasta que me lleves al cuartel general... para que pueda acceder al servidor.
Çünkü izin vermeyeceğim.
Porque yo no voy a dejarles.
İlişkimizin Louis'i etkilemesine izin vermeyeceğim.
No voy a dejar que el hecho de que estemos en una relación afecte a Louis.
Hayatını yaşamana izin vermeyeceğim.
Este soy yo deshaciendo tu rutina.
Hayatımı mahvetmene izin vermeyeceğim.
No voy a dejar que arruines mi vida.
Vermeyeceğim de.
No lo haré.
- Onlar da gönderilecek. - Hayır, buna izin vermeyeceğim.
Primero tenemos que buscar en la Chan Joo Environmental y tenemos que mirar sus conexiones con la fabrica de desechos
Hayır, vermeyeceğim.
- No, no lo haré.
Hayır lan, vermeyeceğim.
No, no voy a hacerlo.
Fakat bu olmayacak, çünkü olmasına izin vermeyeceğim.
Pero eso no va a pasar, por no voy a permitir que pase.
Sana asla bir şey olmasına izin vermeyeceğimi söyledim. hiçbir zaman da vermeyeceğim, yani bir daha o şekilde korkmana gerek yok.
Te dije que nunca permitiría que algo te pase, y nunca lo permitiré, así que nunca más te tienes que sentir asustada de esa manera.