Versene traduction Espagnol
4,386 traduction parallèle
7200'i versene bana.
- Dame el 7200.
- Biraz versene bana.
- Sólo dame algunas.
Asıl yargılanmayı küçük Anaheim Güzeli'ni gördükleri zaman göreceğiz. Ay inanmıyorum. - Boş versene.
Dios mío. ¿ Antes notabas que la gente nos juzgaba?
Bana saç fırçanı versene.
Oye, déjame tu cepillo.
Şişeyi versene.
Pásame la botella.
Şerefsiz, geri versene!
¡ Imbécil, devuélvelos ahora! ¡ Idiota!
Layth, bir sigara versene.
Layth, un cigarrillo.
- Annene cevap versene.
Respóndele a tu madre.
Bakıversene?
¿ Por qué no me la cierras tú?
Boş versene, ölmüş işini bana mı yıkacaksın?
¿ Me quieres cargar con este negocio que se viene abajo?
Boş versene, fark etmez. Çünkü bir daha olmayacak.
Sabes, olvídalo, no importa, porque eso no va a volver a pasar.
Dikkatini versene!
¿ No has estado prestando atención?
Kız için doğum kontrol hapı ve çocuk için prezervatif versene.
¿ Por qué no me da la píldora para ella y unos condones para el chico?
Geri dönüp ömrümün geri kalanında haftada bir gün bebek bakıcılığı yapacağım konusun da anlaştık. Aman boş versene, Chestnut evde.
Tengo que ser su niñera una vez a la semana por toda la vida, pero, ¡ Castaño esta en casa!
Geri dönüp ömrümün geri kalanında haftada bir gün bebek bakıcılığı yapacağım konusun da anlaştık. Aman boş versene, Chestnut evde.
Bueno, tuve que acordar volver y hacer de canguro un día a la semana durante el resto de mi vida, pero qué más da, Chestnut está en casa.
Şunlardan birini versene bana. Şunlardan birini versene bana.
Dame uno de esos.
- Kahve almaya gitmişti, dikkatini versene!
- Fue a por café. Presta atención.
Brick, Morrisons'lara selam versene.
Brick, dile hola a los Morrison.
Boş versene.
Suena gracioso.
Versene geri. Neler oluyor?
Devuélveme eso. ¿ Qué demonios?
- Ufak bir şey versene.
Dame un trago.
Boş versene!
Olvídalo.
- Anahtarlarını versene.
- No, es solo...
Bana bir el versene tatlım.
Dame un impulso, ¿ si, amor?
Şu teneke kutuyu versene bana.
Dame esa lata.
Hey, cevap versene!
¡ Dame una respuesta!
- Şu yemekten versene!
Sí, tengo que ponerme algo de ese relleno.
Boş versene, yardım etme.
Sabes que, olvídalo, no me ayudes.
Katy, Doktor Yang'e bilgi versene.
Katy, ¿ Por qué no actualiza a la Dra. Yang?
Levyeyi versene.
Pásame la barra.
Boş versene.
Olvídalo.
Cevap versene, Seo Yi Soo.
Tienes que contestar, Yi Soo Seo.
Bir kart daha versene. - Kutu boş.
¿ Pueden pasarme una tarjeta?
Hey, biraz izin versene.
Oye, dame un segundo, ¿ vale?
Boş versene.
No importa.
Boş versene. Bırakıyorum.
Olvi dalo, renuncio.
Telefonu ona versene.
Déjame hablar con él.
- Petey, benim için bir şeyler yapıversene.
- Peter. Hey, Petey, has cosas por mi.
Bana karaciğerini versene.
Dame tu hígado.
O zaman Kasuga, bana omurganı versene...
dame tu columna.
15 tane adam öldüreceğim, o yüzden faiziyle 15 milyar borç versene.
000 millones.
Kurallara uyacağına söz versene!
¡ Prométeme que seguirás las normas!
Boş versene, ilham perileri hep burun sokar.
Vamos, las musas siempre espían.
Bana beş dolar borç versene.
Tienes que prestarme cinco dólares.
- Bana biraz kaput versene.
Dame algunos cauchos.
Bana da zırh versene.
Sí, esto es genial. Dame un traje, ¿ sí?
Bi tane de bana versene!
- ¡ Dame uno!
Bir tane daha versene.
¿ Me da otro?
Bir dakikalığına bana telefonunu versene.
- ¿ Mi teléfono?
Haritayı versene.
Déjame el mapa.
Boş versene.
Con cuidado.