Vetter traduction Espagnol
46 traduction parallèle
McCarthy, Meredith, Parker, Penelli. Sanders, Taylor, Vetter.
Meredith, Pucker, Peneli, Sanders, Taylor, Weller, Villa,
Detektif Vic Vetter ailemi arıyor.
El detective Vic Vetter está buscando a mi familia.
Ona sor, Vic Vetter adı neyi çağrıştırıyor.
Pregúntale si le suena el nombre Vic Vetter.
Vetter, lanet olsun, sana ne söyledim?
¡ Vetter, maldita sea! ¡ Se lo dije!
Bu kadar yeter.
¡ Ya basta! Vámonos, Vetter.
Gidelim Vetter! Haydi yürü!
¡ Vámonos, maldita sea!
Haydi Vetter, gidelim.
Vamos, Vetter. Vámonos.
Merhaba. Burası Vetter'ların evi.
Hola, llama a casa de los Vetter.
- Albay Ross Vetter.
- El capitán Ross Vetter.
Vetter'ı niye soruşturuyorlarmış?
¿ Por qué están investigando a Vetter?
FBI'ın Albay Vetter'la ilgili dosyasını istiyorsun.
Quiere el archivo del FBI del capitán Vetter. ¡ Enseguida!
Albay Vetter'ın dosyasının çok gizli olduğunu söylediler.
Dicen que el caso del capitán Vetter es clasificado.
FBI, Albay Vetter'ın devlet ihaleleri karşıIığında rüşvet aldığını düşünüyor.
El FBI cree que el capitán Vetter recibía comisiones confidenciales a cambio de contratos gubernamentales.
Evet, Vetter'ın altında çalışan herkes gibi o da sorgulanmış.
Sí, la interrogaron, al igual que a todos los del grupo de Vetter.
- Albay Vetter, rüşvetten soruşturuluyor.
Vetter por recibir comisiones.
- Patron. Albay Ross Vetter'ın ev adresini bul bana.
Busca la dirección de la casa del capitán Ross Vetter.
FBI'ın Albay Vetter soruşturması hakkında ne öğrendin?
¿ Qué descubriste sobre la investigación del FBI al capitán Vetter?
Jessica Smith ondan Albay Vetter'a bir mesaj iletmesini istemiş.
Jessica Smith le pidió que le diera un mensaje al capitán Vetter.
Bulun onu. McGee, Albay Vetter'ı getir.
McGee, trae al capitán Vetter aquí.
Bunu duymak isteyebilirsin patron. Vetter ve Binbaşı Witten 99'da USS Kenedy gemisinde birlikte görev yapmış.
Vetter y el capitán Witten sirvieron en el USS Kennedy en el'99.
- Evde karımlaydım. Ona sorduk Vetter.
Bueno, ya le preguntamos a ella, Vetter.
Cinayet için fırsatın ve sebebin var. Bir tanığın da yok, Vetter.
Tiene los medios, el motivo y no tiene una coartada, Vetter.
Gece vardiyasından sonra çoğumuz Vetter'a gideriz.
Después todos vamos al Vetter.
Dr. Vetter, biliyorsunuz, yarın gece senfoni orkestrasıyla beraber çalacağım... O yüzden DBS'mi açmanız gerek.
Dr. Vetter, mañana a la noche tengo que tocar con la sinfónica, así que necesito que encienda mi ECP.
Şikayet eden doktoru aradım bile. Adı Vetter'miş.
Ya llamé al doctor que presentó la queja, Vetter.
Polis geldiğinde Dr. Vetter ve eşini, ağır yaralı biçimde, yerde yatarken buldu.
Vino la policía y encontró al Dr. Vetter y su esposa en el suelo, ambos con heridas graves en la cabeza.
Tabii ya, tam da Vetter, 5.0'ı yermeye başladığı zaman, görünüşe göre hiçbir şeyin çalınmadığı bir soygunda öldürülüyor.
Al mismo tiempo que Vetter empieza a quejarse sobre el 5.0 es asesinado en un robo donde aparentemente nada fue robado.
Bu şirketten birisi Dr. Vetter ve karısına saldırdı mı?
¿ Alguien de esta compañía atacó al Dr. Vetter y a su esposa?
- Ama dün Dr. Vetter'e otoparkta saldırdın.
Pero usted atacó al Dr. Vetter ayer en su garaje.
Vetter'den kurtulmak istemesini anlıyorum ama karısını neden öldürsün?
Entiendo por qué querría deshacerse de Vetter, ¿ pero por qué la esposa?
Benim DBS'm sadece bir halüsinasyon ama Susan Vetter'inki gerçek.
Mi implante es una alucinación, pero el de Susan Vetter es real.
Susan Vetter şu an minimal bilinç halinde komada değil.
El de Susan Vetter es un estado de mínima conciencia, no está en coma.
- Susan Evelyn Vetter.
Susan Evelyn Vetter.
Bak, kulağa çılgınca geldiğini biliyorum ama Dr. Vetter oradaydı ve şifresini de kesinlikle biliyordu. - Tabii ya.
Sé que suena alocado, pero Vetter estaba ahí, y definitivamente conocía el código.
Cihazda çalışan son program ve Susan Vetter'in DBS'sine göre ayarlanmış.
Fue el último programa usado en el dispositivo. Y estaba registrado con el código del ECP de Susan.
Görünüşe göre, her şeyi karısının cinayeti bir ürün hatası gibi görünsün diye Vetter planlamış.
- No. Parece que Vetter lo hizo para matar a su mujer y que parezca una falla en el producto.
Susan Vetter'in DBS'sini kimin kapattığını bulmaya çalışıyordun.
Intentaste averiguar quién apagó el ECP de Susan Vetter.
Susan Vetter kriz ve çok sayıda kesik için tedavi edildi.
Susan Vetter... Fue tratada por convulsiones y múltiples heridas causadas en la parte posterior de la cabeza.
Vetter, Tess'i Miami'de gördüğünü söylemişti.
Vetter dijo que vio a Tess en Miami.
Randall Vetter'in başına çok kötü şeyler geldi.
Qué terrible lo que le pasó a Randall Vetter.
O zaman mı Susan Vetter, hakkında bir şey yapmaya karar verdin?
Y entonces fue cuando decidiste hacer algo con Susan Vetter.
Eddie Vetter. Pearl Jam.
Eddie Vedder, Pearl Jam.
3 metre!
- ¡ A tres metros, Vetter!
Vetter, tututkludan uzak dur!
¡ Vetter, aléjese del prisionero!
Albay Vetter soruşturmasını tehlikeye atacak bir şey yapmayacaksın.
No pongas en riesgo nuestra investigación de Vetter.
Bu Dr. Vetter'in otoparkının güvenlik kamerası görüntüleri.
Es la grabación de seguridad del garaje del Dr. Vetter.