Virtudes traduction Espagnol
606 traduction parallèle
" Bu, Japon kızlarının üç erdemini temsil ediyor!
" Es la ilustración de las tres virtudes de los japoneses!
- Ben böyleyim.
- Tengo mis virtudes.
Çünkü senden kopmaya gücüm yetmiyor. Aptalca hatalarına katlanabilecek kadar önemsiyorum seni.
Porque ahora reconozco tus faltas, mientras que antes siempre te vestía con toda clase de tontas virtudes.
Tabii bazı iyi meziyetleri de yok değil.
- Tienen algunas virtudes...
Meziyetlerinden biri iskambil falına bakmaktır. Unutmuşum söylemeyi.
La cartomancia es una de sus virtudes de las que olvidé contarte.
Bence Red'in içinde pek çok iyi şey var.
Creo que Red tiene muchas virtudes.
Onun içi çok iyi May.
Tiene muchas virtudes, May.
Asil kalbini zenginleştir ve ona tüm muhteşem erdemleri ihsan et.
Enriquece su noble corazón y cólmale de las más regias virtudes.
Nezaket Julie'nin bir fazileti değil ki.
- ¡ No es una de las virtudes de Julie!
Cinayet işlemekten çekinmeyen ahlaksız bir memurun erdemini... göklere çıkaran Yahudi Kurt Nakuhn.
El judío Kurt Nakuhn exalta las "virtudes"... de un oficial depravado que no se remuerde... por cometer un asesinato.
Tabii ki de o Jane'in kız kardeşi olduğumu bilmiyor ve... çok değerli kuzeninin tarafını tutuyor.
Estaba predicando sobre las virtudes de su querido primo.
Biz Naziler yeni bir hayat buluyoruz, halkımıza yeni bir yaşama gücü tabii, eski erdeme geri dönerek.
Los nazis buscamos una nueva vida, una nueva vitalidad para el pueblo volviendo a las virtudes primitivas.
Böyle basit meziyetleri olan birini bulmak bu günlerde cidden zor. Mecbur olmadığı halde dikiş dikebilen, yemek yapabilen kadınlar.
Las virtudes domésticas no existen hoy en día... una mujer que sepa coser y cocinar aunque no tenga que hacerlo.
İyi bir eş olduğuna inanıyorum, ama kendi değerlerinden utanan...
Yo creo que tú eres un excelente marido, Harry, pero que te sientes profundamente avergonzado de tus virtudes.
Bir tek kusurla damgalandı mı insan, başka erdemleriyle bir melek de olsa, yalnız o kusurundan ötürü düşer insanların gözünden.
aún sus virtudes, puras como la gracia, se corrompen ante los ojos del mundo por ese único defecto.
Olur ya, pek aşırı öfkeye kapılıp aklın duvarlarını yıkar geçirir ya da ciğerlerine işlemiş bir alışkanlık, gelir berbat eder en güzel davranışlarını. Bir tek kusurla damgalandı mı insan, başka erdemleriyle bir melek de olsa, yalnız o kusurundan ötürü düşer insanların gözünden.
... por algún exceso de su carácter que derriba los límites y muros de la razón o por algún hábito en exceso arraigado,... arrastran, como digo, el estigma de un defecto,... y aún sus virtudes, puras como la gracia,
İkinci nedense, halkın büyük bir coşkuyla onu sevmesi. Bu sevgi silip süpürebilir bütün suçlarını.
El otro motivo es el cariño que el pueblo a él le profesa,... el cual, tapando sus faltas con su afecto,... convierte en virtudes sus pecados.
Kral Duncan benim akrabam. Üstelik de iyi yürekli bir insan. Her değeri ayrı bir İsrafil borusu olur lanet okumak için onu öldürene.
El rey Duncan es mi deudo, y ha sido tan humilde en el poder y tan justo en el gobierno... que sus virtudes clamarían cual ángeles con voces de trompetas contra la abominación de hacerlo desaparecer.
İyi noktaya değindin.
Tiene muchas virtudes.
Hindular tek bir Tanrı'ya inanır. Ancak Tanrı'nın nitelik ve erdemlerinin değişik şekillerde vücut bulduğunu varsayarak... farklı sembollere tapınırlar.
Los hindúes creen en un único dios,... pero veneran símbolos varios que son las encarnaciones... de las virtudes y las cualidades del ser supremo.
Ama şimdi erkek sevgililerdeki erdeme sahip.
Ahora tiene las virtudes de un novio.
Bu hasletlerden imparatorluğumuzda bulunmuyor mu?
¿ y dichas virtudes no se encuentran en nuestro imperio?
Bilgelik ve üstün fazilet birbirinden ayrılmaz, insana doğru yolu gösterir.
La sabiduría y fuertes virtudes combinadas, hacen al hombre
Sabır meziyetlerinden biri değil.
La paciencia no es una de sus virtudes.
Eşin olacak olan bu genç bayan bir İmparatoriçede olması gereken tüm özelliklere sahip.
La señorita que será tu esposa y Emperatriz de Austria, tiene todas las virtudes que pudieras desear.
Felix, sen hiçbir zaman disiplin kuramadın zaten.
Pero bueno, la disciplina nunca fue una de tus virtudes, Félix.
Kocam ve ben, okulunuz gibi disiplin ve geleneksel ahlak kurallarına önem veren bir yerin ona biraz daha çocuk olmayı öğretmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Mi marido y yo pensábamos que en una escuela como la suya que exalta el orden y las virtudes básicas le enseñarían a ser más niña.
Eğer cumhuriyet ayakta kalacaksa çok çalışma, disiplin, sorumluluk bilinci gibi eski değerleri öğretmek zorundayız.
Si queremos que la república sobreviva debemos volver a las viejas virtudes del trabajo duro la autodisciplina y el sentido del deber.
Doğrusu böyle bir yeteneğin olduğunu hiç düşünmemiştim.
Sinceramente, no esperaba que este tipo de talento fuera una de tus virtudes.
Her açıdan çok iyi bir kız. Ama bize karşı iyi değil.
Está llena de virtudes, pero no las va a derrochar con nosotros.
- Herkesin şu erdem olayını.
De cualquiera con todas esas virtudes.
Bütün iyi özelliklerimize karşı, kötü olanlar... niyetim adil olmaktı, fakat skor bana karşıydı.
Comparando las virtudes de la una y de la otra. Quería ser justa, pero el recuento no me favorecía. Sin duda alguna.
Sende olmayan birçok şahane özelliği üzerinde barındırıyor.
Tiene grandes virtudes que a tí te faltan.
Erdemleri de olan bir insanım.
También tengo mis virtudes.
Ama artık haysiyetim kalmadı.
Son virtudes que ya no tengo.
Tanrı'ya yakın olabilmek için... hatalarınızın kökünü kazımak, tutkularınıza gem vurmak... ve sizi erdem ve rahmet kazanmaya hazırlamak için tasarlanmış... test ve uygulamalara... tabi tutulacaksınız.
Para llegar a una unión cercana con el Señor serán sometidas a ejercicios y pruebas que están diseñadas para arrancar sus faltas frenar sus pasiones y prepararlas para adquirir virtudes y gracia.
Sevgili madam, bu maskaradan daha iyisini hak ediyorsunuz.
A veces, señora, los hijos no saben ver las virtudes de sus padres.
Bu günahları işlememenin nedeni ahlaki değerlere duyduğun saygı mı?
¿ Te abstienes de tales vicios por respeto a las virtudes morales?
Yeni bulduğun değerlere cesareti de ekle.
Añade el valor a tus nuevas virtudes.
Müşteri olarak sahip olduğu özellikler dışında neler var?
¿ Y aparte de sus virtudes como cliente?
Bir bakıma zeki sayılırım ve senin için neyin iyi neyin kötü oldğunu bilirim. ve sana söylemekten korkmam.
Soy lista, conozco tus virtudes y tus defectos y sé hablar contigo.
Savaşın erdemleri gençliğin erdemleridir.
Ellos y la guerra comparten virtudes.
Savaş sonrası insanlar birbirlerinden o kadar soğudular ki ama sizin bana gösterdiğiniz bu ilgi- -
Las virtudes humanas han desaparecido desde la guerra. Esta noche habéis sido muy generosos.
- Bir adamı içmeye sevkedecek tüm erdemler.
- Virtudes que hacen a un hombre beber.
- Mutfakta ki yetenek, tek başına bir kadının ilgisini çekmeye yetmiyor..... ne de başka erdemler.
No se retiene a una mujer con virtudes culinarias, ni con ninguna otra.
Kesinlikle bir aziz değilsin....... ayrıca bu beni ilgilendirmez,... neler olduğunu bilmelisin.
Y aunque tu conducta no sea precisamente un espejo de virtudes,... cosa que por otra parte no me concierne,... es bueno que sepas lo que nos está pasando.
Eski Mısır ahlakı üzerine yazdığım kitabı, yeni bitirdim.
Acabaré escribiendo un libro sobre las virtudes del antiguo Egipto.
Şu saygın İngiliz ailelerinden birine mensubum. Hani Victoria dönemi ahlakını 20. yüzyıla taşımışlardır.
Provengo de una de esas familias inglesas respetables... que arrastraron las virtudes victorianas hasta el siglo XX.
"Ne var ki erdemden yoksun ve ondan pek de haz etmem."
"Parece haber perdido virtudes, por así decirlo, y me desagrada." Eso es lo que él dijo.
Onu tanıyan herkes onun hakkında iyi bir izlenim edinmiştir. Yumuşak başlı ve tamamen sadık bir kâhya.
Todo el mundo la elogiaba como buena persona, una mujer con grandes virtudes, lo que la honraba.
Hayır.
Tiene todas las antiguas virtudes, menos los celos.