English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ V ] / Virüsü

Virüsü traduction Espagnol

2,217 traduction parallèle
Virüsü Amerikan topraklarında yaymak üzere olduğun hakkında.
Que tú liberarás un virus en suelo americano.
Virüsü yaymak için 5 : 30'da orada buluşuruz.
Nos encontraremos de vuelta a tiempo para el lanzamiento a las 5 : 30. No, nos han descubierto.
Bekleyecek vaktimiz yok. Her birimiz tüplerimizle yerimizi aldığımızda hemen virüsü yaymaya başlıyoruz.
Tan pronto como cada uno de nosotros tenga su recipiente en su lugar vamos a liberar el virus inmediatamente.
Virüsü yaymadan önce bizi engellediler.
Nos detuvieron antes que pudiéramos liberar el virus.
Sophia yine de virüsü buradan yayabilir.
Sophia aún puede liberar el virus aquí.
Burada virüsü yayarsan sadece terminaldeki insanları öldürmüş olursun.
Si lo liberas aquí, sólo matará a las personas en esta Terminal.
Bilgisayar virüsü olduğundan şüpheleniyoruz.
Estamos pensando en virus informáticos.
Çünkü Manhattan Mutual'ı vuran virüsü yazmasına yardım ettim.
Porque le ayudé programar el virus que drenó Manhattan Mutual.
Sally, virüsü Brauer için mi yazdın?
Sally, ¿ creaste el virus para Bauer?
Bahse varım virüsü senin yazdığını kanıtlamamızı sağlayacak ne varsa bunun içindedir.
Y apuesto que esto tiene todo lo que necesitamos para probar que creaste el virus.
Hanta virüsü değil.
No es un hantavirus.
Tamam, şu virüsü bulalım o halde.
De acuerdo, encontremos el virus, ¿ vale?
Virüsü buraya taşımış olmalı.
Habrá traído el virus aquí.
Davis'in yerini öğrenin, virüsü bulun.
Adivinad donde está Davis y localizad el virus.
Virüsü bulduğumuz zaman bu iş bitecek.
Esto se acaba en cuanto encontremos el virus.
Virüsü getirdiniz mi?
¿ Has traído el virus?
Merak etmeyin, virüsü biz salacağız ama siz suçlanacaksınız.
No te preocupes, soltaremos el virus, pero la culpa será vuestra.
Virüsü bana getirin, Bay Casey serbest kalsın.
Traédmelo y el Sr.Casey sale libre.
Saniyede 100 zettabytelık veriyi silebilen bir bilgisayar virüsü.
Un virus informatico que puede borrar cientos de zettabytes de datos por segundo.
Ellie ve Muhteşem tehlikedeler ve onlara gerçek virüsü vermeliyiz.
Ellie y Capitán están en peligro y tenemos que darle el auténtico virus para que podamos traerlos de vuelta.
Ailemi serbest bırakın yoksa hayatınızın kalanını o virüsü arayarak geçirirsiniz.
Libera a mi familia o podéis pasar el resto de vuestras vidas buscando un virus que nunca vais a encontrar.
- Virüsü salarım ve işim biter.
Yo suelto el virus, y he acabado.
General, bunlar harika haberler ama Omen virüsü ne olacak.
General, son unas noticias geniales, pero, ¿ qué pasa con el virus Omen?
Sarah, bu Omen virüsü.
Sarah, es el virus Omen.
Virüsü ben saldım ve şimdi her yere bulaşıyor.
Lo dejé salir, y ahora el código se está expandiendo.
- Laym hastalığı için test yapmalıyız. - Batı nil virüsü de olabilir.
La examinaremos para buscar borreliosis, y Nilo occidental.
Saniyede 100 zetabyte veriyi silebilecek bir bilgisayar virüsü.
Un virus informático que puede borrar cientos de zetabytes de datos por segundo.
- Omen virüsü ya bize saldırırsa?
¿ Qué pasaría si el Omen nos atacase?
Neden kaçabilecekken, hapiste kaldığım, virüsü saldığım ve CIA'i ele geçirmek istediğimi mi soruyorsun?
¿ Por qué estar en la cárcel, cuando puedo salir, liberar el virus y hacer caer a la CIA?
Omen virüsü ile ilgili her şeyi bilmek istiyorlar aktif olduğunda neler olacağını bilmek istiyorlar.
Quieren saber todo lo que hay que saber sobre este virus Omen... qué pasa cuando se activa.
Virüsü durdurmak için bir sonraki hamlesinin ne olacağını bilmeliyiz.
Para detenerlo, tenemos que saber cuál es su próximo movimiento.
Bu virüsü çözmezseniz kimse Buy More'dan çöp bile almaz.
Hasta que el virus sea craqueado, nadie va a comprar una mierda en el Buy More.
- Omen virüsü, onu...
El virus Omen... lo pusiste...
Anlamadığım birçok şey var akciğer lezyonları, difüze limpanopati ve boyadığım örnekler Epstein-Barr virüsü için pozitif.
Le pasaban demasiadas cosas... lesiones en los pulmones, linfadenopatía difusa y mis tintes han dado positivo en el virus Epstein-Barr.
- Virüsü kullanmak istemiyor.
No quiere usarlo.
Anlaşılan virüsü yapmışlar.
Parece que hicieron el virus.
Virüsü onlara vermezsem Diane'i öldüreceklerini söylediler.
Oh, tienes que dar muchas explicaciones, Lucy. Me dijeron que si no les daba el virus, - matarían a Diane.
- Virüsü sen satmadıysan, kim sattı?
Voy a estar bien. Si tú no estás vendiendo el virus, ¿ entonces quién?
Virüsü satmayı planlamıyorlardı.
No están pensando en vender el virus.
- O zaman virüsü salarlar.
Evacuamos, ellos liberan el virus.
Toz makinesindeki virüsü incelemeyi bitirdim.
Me imagino. Acabé de procesar el virus en la maquina pulverizadora.
- "Virüsü kaptım" de. - Olmaz.
Di, "tengo el virus."
Bu videoyu bütün arkadaşlarınıza gönderin çünkü bu bir bilgisayar virüsü.
Así que difunde este video entre tus amigos, porque es un virus informático.
Bayer şirketinin HIV virüsü bulaşmış haplarının piyasa sürmüş olduğunun bilinmesine kadar, çoğu insan için kurumsal suç açık olarak süreklidir ve çok büyük insan kitleleri üzerinde etkili olması sebebiyle çoğunlukla genel suçtan çok daha fazla zarar vericidir.
deberia ser claro para la mayoria de las personas que el crimen empresarial es constante ya que las repercusiones tienden a afectar a grandes grupos de personas.
Eğer Caleb bu virüsü yaymayı başarırsa...
Si Caleb triunfa en la propagación del virus...
Bu virüsü de yedin.
Caíste en la trampa mujer.
Virüsü kaptı, hem de fena halde.
Le picó el mosquito, muy fuerte.
- Virüsü nerede mi tutuyoruz?
- ¿ Dónde se mantienen los virus?
O kocaman virüsü söküp atabilir.
Podría hacerte cambiar la actitud.
Virüsü yayan sen miydin?
¿ Tú liberaste la Plaga?
Bana Virüsü ver.
Dame la Plaga.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]