Vogue traduction Espagnol
360 traduction parallèle
Irene, Vogue dergisini gördün mü?
Irene, ¿ has visto mi revista Vogue?
Moda dergisinde görüp beğendiğin elbiseyi aldım.
Tengo el que te gustó que viste en Vogue.
Moda dergisi okuduğunu bilmiyordum.
No sabía que leías Vogue.
Moda dergisinin konuyla ilgisi ne?
¿ Qué tiene que ver Vogue?
Sadece her nasılsa, bir kadının trende unutmuş olduğu moda dergisinde görüp beğendiğin, benim de aldığım elbise iki hafta önce Addie Ross'un konserde giymiş olduğu elbisenin aynısı!
¡ El vestido que compré, que elegiste de una Vogue... que una mujer dejó en el tren... es el mismo vestido que Addie usó en el concierto hace dos semanas!
Geçen ay Vogue dergisine çıkmıştı. Buna inanamıyordum.
y vi el vestido exacto en Vogue.
Dediğim gibi, Vogue için mayo giymediğimden Bay Powers çok öfkeliydi.
Como te decía, el Sr. Powers estaba disgustado... porque no hice el bañador para Vogue.
Harper's Bazaar ve Vogue dergileriyle aram bozulacak. Üstelik burada olmayan bir kız için.
Estoy arriesgando mi puesto en Harper's Bazaar y Vogue por una señorita que no aparece.
"Vogue" dergisinin Haziran sayısında aynısı vardı. Şu sırtındaki kıvrımlar hariç.
El mismo que había en la revista Vogue... pero sin estos lacitos en la espalda.
"Vogue" dergilerini ve "Screen Romances" dergilerini de.
Y la revista "Vogue" y "Romances de Estrellas".
Birazcık demode, Vogue'da bulmuştum.
- Este modelito lo vi en Vogue.
Chez Vog'dan aldım.
- ¿ Donde lo compraste? En "Vogue".
Bir Vogue mankeni kadar ince.
Es delgada como una modelo de Vogue. Me gusta.
Moda?
¿ Vogue?
"ABD'de Vogue ve Newsweek dergilerinin ofislerini işgal ettiler." "Güzel görünsün diye onları gösterilerde ön sıralara koyan Hareket'teki kişilerin adam kayırıcılığına çok sinirlenmişlerdi."
En los Estados Unidos, ocupan las oficinas de revistas influyentes... como Vogue o Newsweek... furiosas por la actitud paternalista de los militantes... o las chicas hacen el té... o las ponemos delante en las manifestaciones por amabilidad... por amabilidad.
Mesela, Vouge'daki Twiggy gibi modelleri ele alalım. Bir deri bir kemik!
Fíjese en las modelos de "Vogue", como Twiggy... son pura carne y hueso.
Sen vogue'un kapağındasın!
¡ Estás en la tapa de Vogue!
Hayatım, Amerika'yı arayıp Vogue'ya, gösteri bitmeden ilkbahar kreasyonunun fotoğraflarını alamayacaklarını söyle.
Dile a Vogue que tendrá las fotos de la colección de primavera después del pase.
Vogue, Cosmo falan filan.
Ya sabes, Vogue, Cosmo,
- Vogue mu okuyorsun?
- ¿ Tú lees Vogue?
En sevdiğin hobi, "Vogue" dergisindeki modellerin koltukaltlarına kıl çizmen.
Su pasatiempo favorito es dibujar sobaco pelo en los modelos en "Vogue".
Evet, Amerika'ya birkaç günlüğüne, İngiliz Vogue için çekim yapmaya geldim.
Sí. Sólo vine por unos días para unas fotos para la Vogue británica.
Öyle mi? Sadece vogue dergime bakmak istemiştim.
Oh, solo quería ver mi vogue.
Vogue dergisine bir ilan verebilirim. Dikkatini çekebilir.
podría ponerlo en vogue ahí quizá lo vea.
Vogue okumaktansa arşive gitmelisin.
¿ Qué has hecho en vez de revisar los archivos de las revistas?
Tanrım, Life dergisinden çıkmış gibi görünüyorsun.
Pareces salida de la portada del Vogue años 60.
Ve "Vogue" birkaç kıyafet için modellik yapar mıyım diye merak ediyormuş.
Y Vogue se pregunta si estaría interesado en modelar ropa.
Şu fotoğrafçı. Vogue, Cosmo. Evet.
sí.
12 yaşındaki kızlar çilekli rom içip Paris Vogue okuyor.
Niñas de 1 2 años bebiendo daiquirís de fresa y leyendo el Vogue.
Ninja Evi'nin anasıyım, çünkü en iyi vogue bende.
Soy la madre de la casa Ninja porque, según dicen, bailo vogue mejor que nadie.
Vogue, iki bıçak alıp birbirini kesmeye benzer.
Bailar vogue es como pelearse a los cuchillazos.
VOGUE Pompala. Dal.
Bailo, me agacho, giro.
Dal. Dışarı çıkar.
Me agacho, vogue.
Vogue, gölgeden çıktı, çünkü birbirini sevmeyen iki kişinin yaptığı bir danstı.
Surge de la práctica de manchar. Era un baile que bailaban dos personas que no se caían bien.
Vogue'un pandomim formu var mesela.
El vogue recoge muchos elementos de la pantomima.
Yani vogue, gölgelemenin güvenli bir yolu.
Bailar vogue es una forma sana de manchar a otro, por así decirlo.
İsim Vogue dergisinden alındı, çünkü dansın bazı hareketleri dergideki pozlara benziyor.
Se le puso ese nombre por la revista Vogue, porque algunos de los movimientos son las poses que vemos en la revista.
İkisinde de kusursuz hatlar ve garip pozisyonlar önemli, ama bu dans bir adım ileri gidiyor.
En ambos bailes, el objetivo es lograr líneas perfectas y posiciones difíciles. Pero el vogue lo lleva al límite.
Vogue olayını sadece Paris Yanıyor'a değil, gerçek Paris'e götürmek ve gerçek Paris'i yakmak istiyorum.
Quiero que el vogue no sólo se conozca por Paris is Burning, sino que llegue a la verdadera París. Quiero hacer que París arda.
Vogue. Vogue. Vogue.
Vogue.
Hanımlar ve beyler, buna vogue deniyor. Harlem kökenli bir dans biçimi.
Esto, señoras y señores, es vogue, un baile que tiene sus raíces en Harlem.
Vogue bir tavır, bir tarz. Bu...
El vogue es una actitud, un estilo.
Vogue'u moda hâline getirmesi dışında Tasarım Endüstrileri AIDS'le Mücadele Vakfı'nın bu balosunda araştırma ve AIDS hastası evsizlerin barındırılması için en az 350.000 dolar toplandı.
Además de poner el vogue en boga, este desfile, patrocinado por la fundación DlFFA de lucha contra el sida, recaudó más de 350.000 dólares para la investigación y para dar albergue a los sin techo enfermos de sida.
İki yıl önce bir sağlıklı gıda dükkânında çalışıyordum. Eğitim veriyor, gösteriler yapıyorum. VOGUE NEDİR?
Hace dos años, trabajaba en una casa de alimentos naturales, seguía enseñando y bailaba cuando podía.
Evet ben Marge. Vogue İç Çamaşır Mağazasından. Bay Saunders geçen gün kredi kartını burada unutmuş.
"El Sr. Saunders ha dejado su tarjeta en Vogue Lingerie."
Hayır. Burası Manhattan, 53. Sokaktaki Vogue Magazası.
"No, estamos al este de la calle 53, Manhattan."
Madonna'nın kliplerini nasıl izlediğini gördüm. Sivri uçlu bir sütyen takıp vogue yapmak istediği belli oluyor.
Lo he visto viendo los videos de Madonna y puedo ver que sólo quiere un sujetador puntiagudo a la moda.
Evet, dergiyi gördüm.
Sí, he visto la Vogue.
Dön. Vogue.
Vogue.
Vogue.
Vogue.
Ken ve Pam, Güney Yıldızı Yeni Moda unvan sahibi,
Ken y Pam son... Interregionales de Southern star, poseedores del tìtulo New Vogue...