English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ V ] / Vâris

Vâris traduction Espagnol

52 traduction parallèle
- Ama yasal vâris bayan Mundson.
- La Sra. Mundson es la heredera.
Vâris olmamın aksine ben fakir bir adamım...
- Soy un hombre pobre a pesar...
Bir an için sizin vâris olduğunuzu sandım.
Por un momento... he pensado que vos erais el Delfín.
Nazik vâris size sadece sizin ve Tanrı'nın bildiği gizli şeyleri söylersem onun tarafından gönderildiğime inanacak mısınız?
Gentil Delfín, si os digo cosas en secreto que sólo Dios y vos conozcáis, ¿ creeréis que es él quien me envía?
Şu anda en azından yaşıyorsun vâris ama bu savaşa girersen sadece krallığını değil, hayatını da kaybedebilirsin.
Ahora al menos estáis vivo, pero si os lanzáis a esta guerra puede que no sólo perdáis vuestro reino, sino vuestra vida.
En önemlisi, sağlıklı bir vâris.
Y, sobre todo, un heredero sano. Y...
Allah isterse, sağlıklı bir vâris doğuracağım.
Y si es la voluntad de Dios, También voy a dar a luz a un heredero sano.
Hidetada'nın büyük oğlu, Iemitsu'nun, asıl vâris olması gerekiyordu.
Iemitsu, el hijo mayor de Hidetada, iba a ser el heredero.
Prens Tadanaga'nın vâris olmasını istiyorlardı.
Querían que el Príncipe Tadanaga fuese el heredero.
Sadece o kadar değil. Adalet istedik. En büyük oğluydunuz ve vâris siz olmalıydınız.
Nosotros también queríamos justicia, ya que eres el hijo mayor y el legitimo heredero y eso debe ser respetado.
Ben de vâris eşiyim Atalarımı onurlandırırım.
Soy la esposa del heredero. Honro a los antepasados.
Eğer ki yeni bir vâris doğmazsa, atalarımızı onurlandırmamış oluruz.
Si mi familia no tiene un heredero, no podemos honrar a los antepasados.
Kızlar vâris olamaz.
No puede ser una heredera.
Sen bir vâris çocuk doğuracaksın.
Vas a dar a luz a un heredero.
Sadece, bir vâris sahibi olmanı istedim.
Sólo te pido que tengas un heredero.
... tabii sorunsuz bir vâris bulabilirlerse. Uzun tartışmalardan sonra bir fikir birliğine varamadılar.
Se formularon cientos de preguntas sobré qué se debía hacer, pero pese a todas las opiniones expuestas, los ancianos no pudieron llegar a ninguna conclusión.
Ondan seni vâris olarak tayin etmesini ve burada kalmana izin vermesini isteyeceğim.
Que permita que te quedes aquí y te nombre su sucesor.
Bir vâris sahibi olmaktan ümidimizi kestiğimizde para biriktirmek için artık geç olmuştu.
Cuando perdimos la esperanza de procrear un heredero era demasiado tarde para ahorrar.
Ama eğer vâris bensem Tanrı şahidimdir ki bir daha asla soğuk suyla duş almayacağım!
Pero si soy una heredera con Dios como mi testigo, jamás me bañaré con agua fría otra vez.
Sizler değil misiniz, bana diğer kadınlar gibi evlenip, bir vâris sahibi olmam gerektiğini söyleyen? - Evet ama halk...
¿ No me habéis dicho vos, y vos, y vos que debería hacer como otras. mujeres y tener un heredero?
Bu vasiyet, yalnızca vâris, gerekenleri yaptığında geçerli olacaktır.
Ésta testamento sólo tendrá efectos cuando el heredero cumpla los requisitos.
Vâris, GangWondo'daki Boram Lisesi'ne nakledilecek.
El heredero debe ser transferido al Instituto Boram en Gangwondo.
Bir vârislik sistemi ve de bir tek de vâris yok mu?
¿ No existe una línea de sucesión, de modo que sólo hay un sucesor?
Avantajına olacağı muhakkak. Çünkü Kral, vâris konusunda hayalkırıklığı yaşıyor ve şu andaki evliliğinin yasal olarak asla kabul görmeyeceğini biliyor.
Ciertamente sería ventajoso para él pues aquí hay un Rey que aún no ha logrado tener descendencia masculina y que sabe muy bien que su matrimonio actual nunca será considerado como legal.
Bay Cromwell'in ana hatlarıyla bize sunduğu şartlarda belirtildiği üzere İngiltere ile Roma arasındaki bir takım ilişkilerin düzeltilmesi Leydi Mary'nin vâris adaylarından biri olarak kabul edilmesi ve İmparator'un Milan yüzünden Fransa ile girdiği savaşta desteklenmesi.
En los términos que el Señor Cromwell nos ha trazado... La restauración de algún tipo de relación entre Inglaterra y Roma la inclusión de Lady María en la línea de sucesión y apoyo al Emperador en su conflicto con Francia por Milán.
Kimse yüzünü görmedi ve ismini bilmiyor, ama esrarengiz bir vâris hakkında söylentiler var.
Nadie conoce su cara ni su nombre, pero hay rumores de un misterioso heredero.
Vâris olayını duydunuz mu?
¿ Ha oído hablar sobre el heredero de un empresario?
Bu şekilde vâris hiçbir veraset işlemi yapmadan sadece hisseleri göstererek şirketi ele geçirebilir.
De esta manera, la empresa puede ser transferida sin pagar ningún impuesto por herencia y pasarla al nuevo dueño, el heredero sólo tiene que recuperar las acciones.
Vâris olduğu haberini doğrulatmak istiyordu.
Quería saber si la historia sobre el heredero era verdadera.
Kendine başka bir vâris bul o zaman!
Búscate otro heredero.
Grubu kurtarmanın en iyi yolunun bu vâris olduğunu mu düşünüyorsunuz hâlâ?
¿ Aún crees que este heredero es la mejor manera de salvar al grupo?
Largo'nun uyuşturucu kullandığını ve sattığını öğrenince Bay Winch vâris değiştirmeye karar vermiş.
Cuando él se enteró que Largo estaba envuelto con las droga y traficaba el Sr. Winch decidió cambiar su heredero.
Seni kim vâris olarak kabul eder?
¿ Quién te va a querer como el heredero? ¿ Quién?
Leydi Mary'yi vâris sanıyordum.
Creía que Lady Mary era la heredera.
Vâris mi, Bay Carson?
¿ Heredera, Sr. Carson?
Downton'ı kurtarmanın bedeli, Matthew Crawley'i vâris olarak kabul etmek.
El precio por salvar Downton es aceptar a Matthew Crawley como heredero.
Yani, vâris mi yoksa değil mi?
Quiero decir, ¿ es una heredera o no lo es?
Bayan Hughes, boğulan vâris Bay Patrick Crawley'in peşinde olduğunu söyledi.
Mrs. Hughes dice que ella estaba detrás del otro heredero, Mr. Patrick Crawley.
Annenin çocuğu erkek olursa, vâris o olacak ve ben hep çalışacağım!
- ¡ Sí! Si esa criatura es un niño, él será el heredero y yo viviré de mi trabajo, por lo que no me aceptarás.
Gerçek vâris odur.
Es el verdadero heredero.
Vâris odur.
Él es el heredero.
Lord Eddard Stark, burada tayin edildiği üzere ülkenin koruyucusu olarak vâris yaşını doldurana dek kral naibi olarak hükmedecektir.
Lord Eddard Stark es nombrado... Protector del Reino... para gobernar como Regente... hasta que el legítimo heredero sea mayor.
Abimizin vâris olacağını düşünürdüm ve hiçbir zaman yönetim dersleri almadım.
Nunca recibí lecciones de gestión porque... pensé que nuestro hermano mayor sería el heredero.
Ama mükemmel vâris elimizde. Onun kızı, Camilla.
Pero tenemos el sucesor perfecto : su hija,
Ama vâris o olacak.
Pero él será el heredero.
Fakat benim önerim kendine bir vâris bulman.
Pero mi sugerencia es que busques a tu sucesor.
Başka işlerim olacak sen de kendine güzel, küçük bir vâris bulup onu etkilemelisin.
Estaré comprometida de otra forma y tú necesitas encontrar a una bonita heredera a la que librar de sus enaguas.
Onu sertleştirip Fraser Klanı'nı Lovat'ın yönetmesine uygun vâris yapmaya çalışıyor.
Sólo está intentando curtirlo, convertirlo en un sucesor viable para liderar el Clan Fraser de Lovat.
- Bir vâris ve bir yedek. Kesinlikle.
- El heredero y su recambio.
Kıdemli olan Michael Adeane Yasal vâris kendisi.
Michael Adeane es el superior, el legítimo heredero.
- Ona vâris gibi mi davranacağız?
- ¿ Debemos tratarle como al heredero?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]