Vücudu traduction Espagnol
3,312 traduction parallèle
İnsan vücudu için yeterli olmadığı kesin.
Definitivamente no lo suficiente para un cuerpo humano.
Özensiz vücudu, kokusu ve ıslaklığıyla, adamın biri'beni kışkırtıyorsun'derken, sandalyede meteliksiz kalmak için doğmuş bir kadın.
Tu cuerpo mojado, oloroso y húmedo una mujer que nació para estar atada a una silla mientras un hombre le dice cuanto lo excita.
Adamın vücudu nasıl çarptı, gördün mü?
¿ Has visto cómo se ha caído?
14'lük bir velet gibi vücudu var.
Tiene el cuerpo de un niño de 14 años.
Vücudu güzel..
Es fornido como un buey.
Bu şey tam olarak vücudu dışardan içeriye doğru yiyen birşey.
Algo literalmente se esta comiendo el cuerpo de adentro hacia afuera.
Vücudu içeriden dışarıya doğru yiyor. Yapmaya çalıştığım şey bu şeyin tam olarak ne olduğunu anlamanıza yardım etmek.
Que mas necesitan para averiguar que demonios es esto.
O kadar zulümden sonra vücudu öyle bir değişti ki,... hücresindeki delikten geçebilecek hale geldi.
Después de unas cuantas sesiones con aquel monstruo su cuerpo había cambiado tanto que pudo escapar por un agujero que había en su celda.
Kliniğimizde, biyolojik dejenerasyon,... vücudu keserek bazı cerrahi işlemlerle düzeltilir!
Una degeneración biológica que tenemos que extirpar quirúrgicamente del cuerpo de la nación cortando la carne viva.
Vücudu diyalizi redediyor.
Su cuerpo ha rechazado la diálisis.
Bu yüzden senin vücudun böyle, onun vücudu öyle.
Por eso es que tu cuerpo se ve como tu cuerpo y el de ella se ve como el de ella.
- Debbie'nin yeni vücudu nasıl?
¿ Te gusta su nuevo cuerpo? – Es bonito.
- O vücudu nasıl yaptı, biliyor musun? - Jason'ın vücutları.
¿ Sabes como obtuvo ese cuerpo?
Vücudu alçıda.
Está enyesado.
Vücudu alçıda mı?
¿ Está enyesado?
Bu tümör benzeri uzantılar sonuç olarak, gördüğünüz gibi, tüm vücudu kapladı.
Estos... apéndices pseudo-tumorales terminan por cubrir todo el cuerpo, como pueden ver.
Bütün vücudu, bütün benliği tek bir şey istiyor, tek bir şey düşünüyor, tek bir şeye önem veriyor ve o siz değilsiniz, ben de değilim.
Cada partícula, cada fibra de su cuerpo quiere una cosa, piensa en una cosa, se interesa por una cosa, y esa cosa no son ustedes ni soy yo.
Yani tıpkı kölelik gibi. İnsan vücudu karşılığında para alırsın.
Así, como la esclavitud, es un negocio de carne por efectivo.
Hastalık yüzünden vücudu sakat ama eskiden olduğu gibi zeki,
La enfermedad atrofió su cuerpo, pero su mente permaneció intacta.
Mavi gözlü, ateş gibi kızıl saçlı... Ve dönüp bir daha baktığın vücudu var.
Los ojos azules, el pelo de color rojo brillante y bellas formas te das la vuelta y cuidar.
Eşsiz bilimsel çalışmalarımızı idare edebilmen için sana gerekli tesisleri ve vücudu verdim.
Te di las instalaciones y el cuerpo para llevara a cabo tus actividades cientificas unicas.
Harika bir vücudu var.
Tiene el cuerpo de una diosa.
Vücudu etkin şekilde metabolize ettiğinde vücut normale döner.
Una vez el agente ha metabolizado en el organismo, el cuerpo vuelve a la normalidad.
Yanan kırmızı gözleri vardı, ve karanlıkta parlıyordu, John. Bütün vücudu parlıyordu.
Tenía ojos rojo fuego, y resplandecía, John, todo su cuerpo resplandecía.
Her ne kadar vücudu diğer yaşıtlarınınki kadar hızlı gelişmiyor olsa bile sizin saygınızı hakediyor.
Aunque su cuerpo no está madurando tan rápido como el de otros... él merece su respeto.
- Zayıf, atletik bir vücudu vardı.
Era delgado, atlético.
Bay White'ın vücudu Matthew'un gözleri önünde eriyordu.
El cuerpo del señor White se derretía ante la mirada de Matthew.
Bu güzel vücudu yine dans pistinde tutmam gerek.
Debo volver a abrazar ese hermoso cuerpo en la pista de baile.
Lütfen. 11 yıl spor yapmış bir jimnastikçinin vücudu var sende.
Por favor. Tienes el cuerpo de una gimnasta de 11 años.
Vücudu kendi evinde çürüyordu.
Su cuerpo se descomponía en su departamento.
Vücudu bir anda titremeye başladı!
Su cuerpo pronto comenzó a temblar!
Vücudu hoşuna gidiyor mu?
¿ Te gusta su cuerpo?
Bir kadının vücudu... Çünkü sanırım, eğer yanılmıyorsam bu bir kadın.
Un cuerpo de mujer... porque creo que es una mujer, si no me equivoco.
Ya sizin karınız? Vücudu güzel miydi?
Y su mujer, ¿ tenía un cuerpo bonito?
Kan akışı durur ve vücudu çözünmeye uğrar.
La sangre dejará de fluir y su cuerpo se disecará.
Vücudu mürekkebe doymuş olduğundan - tüm vücut yapısı ayrıştı!
¡ Estaba tan saturado de tinta que toda la estructura de su cuerpo fue polarizada!
Ayrıca vücudu görünmez olabilir ama kokusu değil.
Y puede que sea invisible, pero no es inodoro.
Sanırım ısırılma sonrası onun vücudu bebeği reddetti.
Creo que su cuerpo lo rechazó después de la mordida.
Vücudu hâlâ sıcakmış.
Su cuerpo aún estaba caliente.
Flint'in vücudu bir kaç saat içerisinde tekrar kuma dönüşecek ama sabit bir titreşim onun katılaşmasını engelleyecek.
El cuerpo de Flint será revertido a la arena en un par de horas, per las vibraciones constantes lo alejarán de solidificarse.
Belki Hulk vücudu bu virüsü öldürecek şeye sahiptir.
Quizás el cuerpo de Hulk tiene cosas que matan al virus.
Sanırım vücudu Pepsi'yi dışarı atıyor.
Creo que su cuerpo está rechazando la Pepsi.
Vücudu çok genç ve hayat dolu.
Su cuerpo joven y lleno de vida.
Güzel bir vücudu var.
Tiene buen cuerpo.
Vücudu cidden harika. Bomba gibi.
Realmente bien como...
- Yani vücudu –
O sea, su cuerpo es...
Hayır, vücudu sımsıkı sarması gerekiyor ve Büyükanne Frida bunu bana ölüm döşeğinde verdi.
No, se supone que es ajustado y favorecedor, y mi abuela Frida me lo dio en su lecho de muerte.
Zaten tıp bilimi de apandisitin insan vücudu için yararı olup olmadığına karar vermekte zorlanıyor.
Es más, los expertos no tienen muy claro si el apéndice tiene función alguna.
Neyse ki, mermi vücudu delip geçmiş ve hiç bir hayati organa isabet etmemiş.
Por suerte la bala le atravesó el cuerpo sin dañar ningún órgano vital.
Neyse ki, mermi vücudu delip geçmiş ve hiç bir hayati organa isabet etmemiş.
Por suerte, la mayor parte de la bala me atravesó sin dañar ningún órgano vital.
Elbette bir kadın vücudu, evet.
Desde luego es un cuerpo de mujer, sí.