Weckler traduction Espagnol
74 traduction parallèle
James Weckler.
El delincuente es James Weckler.
Haklarınızı öğrendiniz Bay Weckler.
Ya le han leído sus derechos, Sr. Weckler.
James Weckler.
James Weckler.
Deli James Weckler.
James Weckler el loco.
Weckler'ı kovuşturuyor musun? Bu davada ben de çalışmıştım.
¿ Eres la acusación contra Weckler?
Weckler'a dava mı açıyorsun?
¿ Eres la acusación contra Weckler?
Örneğin, Bayan Greer onu hafıza kartını çalarken yakaladığında Weckler'ın çözümü onu boğmakmış.
Por ejemplo, cuando la Srta. Greer le descubrió robando su tarjeta de memoria, la solución de Weckler fue estrangularla.
Bay Weckler'ın akıl sağlığı geçmişi olduğundan haberin var mı?
¿ Sabía que el Sr. Weckler tiene un historial de enfermedades mentales?
Bay Weckler, o evden çaldığı işkence görüntülerini yerel bir haber spikerinden zorla para koparmak için kullandı.
El Sr. Weckler usó los vídeos de BDSM que robó de la mazmorra de la dominatriz para conseguir dinero de un presentador de noticias locales.
Weckler o hafıza kartını vermek isterse cezayı azaltmam mümkün.
Pero si Weckler quiere entregar la tarjeta de memoria, puede que considere reducir los cargos.
Bunun olmasını çok isterdim ama Weckler bana vermemekte diretiyor.
Me encantaría eso. Pero Weckler no quiere hablar de la tarjeta de memoria.
Bay Weckler, Roxanne Greer'i öldürdüğünüzü itiraf ettiniz.
Sr. Weckler, usted confesó el asesinato de Roxanne Greer.
Weckler davasını zorla bizden alması profesyonelce değildi ve müvekkili için zararlıydı.
Su forma de quitarme el caso Weckler fue poco profesional y perjudicial para el cliente.
James Weckler bu sabah hücresinde kendini asmış.
James Weckler se ha ahorcado en su celda esta mañana.
Ah. James Weckler'ın otopsisini yaptın mı?
¿ Le has hecho la autopsia a James Weckler?
Weckler'in cesedi hâlâ burada.
Weckler sigue aquí. Podrías pedírselo amablemente.
Bak, Weckler'ın beyni 10 gündür mavi suda.
El cerebro de Weckler permanece en el líquido azul durante 10 días.
Weckler'ın zihinsel sorunları vardı.
Weckler tenía problemas mentales.
Weckler intihar etmemiş.
Weckler no se suicidó.
Weckler Tatum'a "Seni besliyorlar mı?" diye soruyordu.
Weckler le preguntó a Tatum :
Kim Weckler'ı sessiz tutmayı ister ve zombi kızını en iyi şekilde tehdit etmeyi bilir?
¿ Quién tendría más ganas de mantener a Weckler callado, y a la vez sabría cómo amenazar de forma efectiva a su hija zombi?
Her şey Weckler'ın ölümünde parmağı olduğunu gösteriyor.
Todo apunta a que él participó en la muerte de Weckler.
Weckler davasında yeni bir yol buldum.
He encontrado un nuevo enfoque del caso Weckler.
Sence Baracus Weckler davasında ondan şüphelendiğini biliyor mu?
¿ Crees que Baracus sabe que sospechas de él en el caso Weckler?
Tatum Weckler'dan bahsettiğimde gözünü bile kırpmadı. Babasına şantaj yapmak için onu zombiye dönüştürdüyse çok usta bir yalancı.
Ni pestañeó cuando le mencioné a Tatum Weckler, así que, si lo ha convertido en zombi para chantajear a su padre, es un mentiroso de primera clase.
Baracus'ün Weckler'ın ölümüyle bir alakası yoksa kriz zamanında zombi belediye başkanına yardım edebilirsin.
Si resulta que Baracus no fue cómplice en la muerte de Weckler, podrás ayudar al primer alcalde zombi de la ciudad en un momento de crisis.
Tatum Weckler'la görüşmeye gittiğimizde somurtkan bir arkadaşı vardı ya?
Cuando fuimos a interrogar a Tatum Weckler, ¿ recordáis a su gruñona amiga?
- James Weckler.
El asesino de la dominatriz.
- Clive'la Weckler'a karşı olduğumuz davaya karşı kanıt bulmamı istiyorsun.
Quieres que busque pruebas que hagan trizas el caso que Clive y yo llevamos contra Weckler. Sí.
Weckler Roxanne'ı zindanında öldürmüştü, beni terbiye et.
Así que, ya sabes, castígame. - Bueno... he sido una niña mala. - ¿ Por qué?
Roxanne'i Weckler öldürmüş.
Weckler mató a Roxanne.
Yardım çağırıyor, Weckler da panikleyip onu boğuyor.
Estaba pidiendo ayuda y él entró en pánico y la estranguló. ¿ Sabes?
Evet lütfen. Weckler eşini kazara öldürdüğü için suçluluk hissediyordu.
Weckler se sentía culpable por matar accidentalmente a su mujer.
Sadomazoşist Roxanne Greer cinayetinden yakaladığımız adam James Weckler'ın mavi suya batırılmış beynini yedim.
Me he comido el cerebro de James Weckler empapado del líquido azul, el tío que encerramos por el asesinato de Roxanne Greer, la dominatriz.
Weckler trafik kazasında ölen karısının halüsinasyonunu görüyormuş ve ben de şimdi suçlu olduğunu sandığım ama aslında gizli görevdeki bir polis olan eski sevgilim Drake'i görüyorum.
Weckler solía tener visiones de su mujer a la que mató en un accidente de coche, y yo ahora estoy viendo a Drake, mi exnovio, quien pensé que podría ser un criminal, pero que en realidad era un detective de policía encubierto. ¿ Está aquí?
Weckler intihar etmemiş.
Así que Weckler no se suicidó. Fue asesinado.
Sen Weckler'ın öldüğü gece bir şey görmeyen beşinci gardiyansın.
Usted es el quinto guardia con el que hablamos que trabajó la noche de la muerte de Weckler y que no vio nada. - ¿ Cómo es posible?
İlginç bir şey bulmuş olabilirim. Weckler'ın öldürüldüğü gün hapishaneden kızıyla yaptığı bir görüşme.
Es una llamada que Weckler hizo desde la cárcel a su hija el día antes de que lo asesinaran.
Ben de bunu çözmeye çalışıyorum. Weckler'ın Roaxanne'nin zindanından çaldığı hafıza kartını bulmamız gerek.
Tenemos que encontrar esa tarjeta de memoria que Weckler robó de la mazmorra de Roxanne.
Weckler'ın kızını takip edelim, bakalım konuyu aydınlatacak mı?
Rastreemos la llamada de la hija, a ver si puede arrojar un poco de luz. He intentado llamar, pero va directa al buzón de llamada.
Bir mahkum Weckler'ı öldüren gardiyanı teşhis edebileceğini iddia ediyor.
Uno de los prisioneros dice que puede identificar al guardia que mató a Weckler. - ¡ Eso es estupendo!
Bay Jin cezasının hafifletilmesi için bize James Weckler'ın katilinden başarılı bir şekilde davacı olunması için gerekli bilgileri vermelidir.
El Sr. Jin debe darnos la información que conduzca a la acusación con éxito del asesino de James Weckler para que nosotros conmutemos su sentencia.
Weckler'ın öldüğü gece, hücresinden bir gürültü geldi ve aynayla baktığımda şişman gardiyanı gördüm.
La noche que murió, escuché un ruido que salía de la celda de Weckler, y en ese espejo, vi a ese culo gordo de guardia... Gary Oberman.
Gary Oberman.
Estaba ahorcando a Weckler con un cinturón.
Tatum Weckler'ın büyük annesiydi.
Era la abuela de Tatum Weckler. Me ha dicho que tras la muerte de Weckler,
Weckler öldükten sonra Tatum'un Seattle'daki bir arkadaşının yanına taşındığını böylece okul değiştirmek zorunda kalmadığını söyledi.
Tatum se mudó con la familia de una de sus amigas aquí en Seattle, para no tener que cambiar de colegio. Tiene sentido.
Önce Weckler, Roxanne'i öldürdü, sonra Gary, Weckler'ı. Sonra Gary büyük miktarda parayla denize açılıyor ve kayıplara karışıyor.
Luego a Gary le llega una gran suma de dinero, se va de crucero y desaparece.
- Dinliyorum.
- James Weckler...
Doğaçla!
Weckler mató a Roxanne en su mazmorra,
Weckler'ı bir kemerle asıyordu.
No he vuelto a ver a ese tío desde aquella noche.
Bu dava gittikçe tuhaflaşıyor.
Primero Weckler mata a Roxanne, luego Gary mata a Weckler.