Welby traduction Espagnol
48 traduction parallèle
- Sağ ol Marcus Welby.
- Gracias, Marcus Welby.
En iyisini babalar bilir'deki Robert Young mı yoksa Dr. Welby'deki Robert Young mı?
Robert Young es de "Father Knows Best" o de "Dr.Welby?"
Bak Rahibe Theresa, uçaktan inip de sana "Marcus Welby'yim" demedim. "Kibar doktor, buraların kıyak herifi"
No me bajé del avión diciendo que era Marcus Welby, un médico simpático y un tipo sensacional.
Hayır! Yanılıyorsunuz Dr. Welby.
No, se equivoca, Dr. Welby.
Dr. Welby'i asiste etmekten sıkıldım.
- Estoy harto de ayudar al Dr. Welby. - ¿ A quién?
Merhaba, ben Doktor Welby.
Hola, soy el doctor Welby.
Doktor Welby o zengin ihtiyarın hiç uyanmayacağını söyledi.
El doctor Welby dijo que el hombre rico nunca se va a despertar.
Ben Marcus Welby olmak istiyordum.
Yo quería ser Marcus Welby.
Marcus Welby karım mı dedin?
¿ Qué soy un caso perdido de esposa?
Eski Yunan'ın Marcus Welby'si.
El Marcus Welby de la antigua Grecia.
Marcus Welby yakışıklıydı.
Marcus Welby era guapo...
Bir de üstüne üstlük adam Marcus Welby'ye benzemiyordu.
Y para rematarlo, el hombre no se parecía nada a Marcus Welby.
Hayır, fakat evet, ama hayır, aslında evet, Shelley ile aynı evde kalıyorum ve annem veya kardeşim olabilir, emin değilim.
No, pero sí, pero no, pero sí, porque en casa vivo con Shelley y podrá ser mi mamá, pero podría ser mi hermana. En fin, ella es, así, muy severa porque una vez, ves, me machacó por 15 minutos y fue tan injusto porque todo lo que hice, cierto, fue bajar a Baskin Robbins porque Denise Welby obtuvo un empleo de sábado No lo tengo claro.
Tüm zaman boyunca yüzünde bu bakış vardı sen sadece endişelendiğinde böyle bakarsın.
Estás en plan Marcus Welby conmigo, y sé que sólo haces eso cuando estás realmente preocupada por algo.
- Marcus Welby gibi, arabasında... -... acil yardım malzemesi taşıyor.
Llevaba su botiquín médico en el coche como Marcus Welby.
Mannix'te, Marcus Welby'de, Rockford'da.
"Mannix", "Marcus Welby", "Rockford".
Şu anda, Alison güvenli bir şekilde welby'ye kapatılmış durumda ve Hanna'nın hayatı tehlikede.
Ahora mismo, Alison está a salvo en Welby y la vida de Hanna está en riesgo
Birimizin Welby'e gidip Ali'yi kontrol etmesi gerek.
Uno de nosotros deberia ir a Welby a vigilar a Ali
Evet, Welby, Fort Knox gibi kilitli, Em.
Sí, Welby está cerrado como Fort Knox, Em.
- Marcus Welby...
- Marcus Welby...
Üzgünüm Mrs. Welby.
Lo siento, Sra. Welby.
Alison şu anda Welby'de kilit altında güvende Ve Hanna'nın hayatı tehlikede.
Ahora mismo, Alison está encerrada a salvo en Welby y la vida de Hanna está en peligro.
Welby'de mi?
¿ En Welby?
Yoksa bu A.D.'nin Welby'de olduğu anlamına mı geliyor?
¿ Eso significa que A.D. ya está en Welby?
Ali'yi, Welby'e götüren bendim ve doğru şeyi yapıp yapmadığımı merak etmekten kendimi alamıyorum.
Yo fui quien llevó a Ali a Welby y no puedo evitar preguntarme si fue lo correcto.
Welby'e gidiyoruz.
Iremos a Welby.
Jason'ın Alison'ın Welby'de olduğundan haberi yoktu.
Jason no tenía idea de que Alison estaba en Welby.
- O, Ali'yi Welby'den çıkartabilir.
- Él puede sacar a Ali de Welby.
Çünkü Ali bizi aradı ve Welby'den birinin ona zarar vermeye çalıştığını söyledi.
Porque Ali nos llamó y está convencida que alguien en Welby está intentando lastimarla.
Em, Alison kendini Welby'e attığında sadece annesini gördüğünü düşünmedi.
Cuando Alison se metió en Welby no solo creía ver a su mamá.
Görünüşe bakılırsa Welby'e kapatılması gereken o.
Parece que él debería estar encerrado en Welby.
O, Welby'de Alison'la ilgilenmiyor muydu?
Sí, ¿ él no está cuidando de ella en Welby?
Ali, Welby'e gittiğinde deli değildi ama Elliott şu an delirdiğinden emin oluyor.
Ali no estaba loca al ingresar a Welby pero se está asegurando que lo esté.
Pekala, Welby'de.
Está en Welby.
Bakın, eğer bunu yapacaksak onun kaybolduğunu kimse farketmeden onu Welby'e geri götürmemiz lazım.
Miren, si queremos que esto funcione tenemos que llevarla de regreso a Welby antes que alguien se dé cuenta que no está.
Welby'e nasıl gireceğiz peki?
¿ Y cómo llegamos a Welby?
Pekala. O zaman polisler neden Welby'de?
¿ Entonces por qué la policía está en Welby?
Biliyorum ama Welby'e çoktan kaydolmuştun ve hepimiz Elliot'un seni koruyabileceğini düşündük.
Lo sé pero ya habías ingresado en Welby y todas pensamos que Elliott podría protegerte.
Yani, Archer'ı Welby'e sen soktun.
Metiste a Archer en Welby.
Welby'den ayrılma şartlarını ikimiz de biliyoruz ama gitmemi istersen...
Ambas sabemos las condiciones de tu salida de Welby pero si quieres que me vaya...
İç soruşturma yapıyorlar ve sosyal hizmet görevlisi davama bakana kadar benimle kalacak.
Welby está preocupado que los demande, así que harán una investigación interna y... ella se quedará conmigo hasta que un trabajador social pueda revisar mi caso.
Alison'u Welby'den çıkardığı gece atmış bu mesajı.
Él envío eso la noche que se sacó a Alison de Welby.
Charlotte DiLaurentis, Welby'e yattığından beri Dr. Rollins kimliğini kullanıyormuş.
Parece que se hacía pasar como el Dr. Rollins desde que Charlotte DiLaurentis fue internada en Welby.
Ama Elliott'ın ne kadar ileri gittiğini görünce, beni Welby'den o çıkardı.
Pero cuando se dio cuenta de hasta donde quería llegar Elliott, me sacó de Welby.
Welby sosyal görevlisi ve Doktor Sullivan bana temiz bir sağlık raporu verdi.
Bueno, el trabajador social de Welby y la doctora Sullivan me han dado el visto bueno.
Neyse o aslında çok sert biri çünkü bir keresinde beni 15 dakika boyunca yere yatırmıştı, ama bu hiç adil değil çünkü yaptığım herşey doğruydu bir kere Baskin Robbins inmiştim çünkü Denise Welby bir cumartesi işi var ve kasadaki bütün parasını ondan aldım nane ve çikolatalı kurabiyesine sıçtım.
y la obligué a darme todo el dinero de la registradora y cagó unas patatas chocolate perfectas.
Ben Welby'ye gidiyorum.
Yo voy a Welby.
Elliot'la olanlardan sonra Welby dava açacağımdan korkmuş.
Después de lo que pasó con Elliot