Yapılacak çok şey var traduction Espagnol
162 traduction parallèle
Ofisten şimdi geldim, yapılacak çok şey var.
He estado en la oficina, había mucho que hacer.
Yapılacak çok şey var ve vaktimiz kısıtlı.
Hay tanto que hacer y tan poco tiempo para hacerlo.
Hala yapılacak çok şey var. Önemli olan hayatta kalmak.
Tenemos que sobrevivir.
- Yapılacak çok şey var. - Acele et Şef!
Hay mucho que hacer.
Kolun bu bandajla daha iyi. Hala yapılacak çok şey var.
Será mejor que te cures el brazo.
Daha yapılacak çok şey var ama heyecanlılar.
Hay mucho que hacer, pero ya se están espabilando.
Ortalıkta yapılacak çok şey var. Eğer burada kalacak olsaydık.
Hay mucho que hacer en este lugar, si fuéramos a quedarnos un tiempo.
Sabah olmadan yapılacak çok şey var, Sherman?
Hay mucho que hacer hasta la mañana, Sherman.
- On biri geçti. Yapılacak çok şey var.
- Las 11, pero hay muchas cosas que hacer.
Yapılacak çok şey var.
Hay mucho que hacer.
Yapılacak çok şey var.
Quda tanto por hacer.
Bugün yapılacak çok şey var.
Hasta luego, hoy hay mucho que hacer.
Daha yapılacak çok şey var, Bay Wilson ama, diyebilirim ki ölüm şeklinizin seçimi belki de hayatınızın en önemli kararı olacaktır.
Queda mucho por hacer, señor Wilson... pero, si me permite decirlo... elegir la muerte puede ser la decisión más importante de su vida.
Düğün için yapılacak çok şey var!
¡ Tienes mucho que hacer para la boda!
Daha yapılacak çok şey var.
Aún queda mucho por hacer.
Ama geç oldu, yorgunum, ve yapılacak çok şey var.
Pero se hace tarde, estoy cansado, y aún queda mucho por hacer.
Yapılacak çok şey var.
Hay tanto quehacer.
Yapılacak çok şey var ve biz gerçekten bütün bu harika reklamı, sönüp gitmeden, paraya çevirmeliyiz.
Hay mucho que hacer y realmente debemos capitalizar toda esta maravillosa publicidad antes de que se esfume.
Şehirde yapılacak çok şey var.
¡ Hasta en la ciudad se trabaja!
Yapılacak çok şey var. Bizler seni bekliyorduk.
Hay un montón de trabajo, te estábamos esperando.
- Basınla yapılacak çok şey var. - Kendinde ol yeter.
Hemos pagado un precio muy alto, así que compórtate.
Bilirsin... düğün için yapılacak çok şey var... afedersin.
- Oh sí... Usted sabe, mucho que hacer para la boda... disculpe
Daha yapılacak çok şey var.
Hay mucho más que necesita hacerse.
Turnuvada önce yapılacak çok şey var.
Queda mucho trabajo por hacer antes del campeonato.
Sen ve ben ve belki diğerleri olduğu sürece yapılacak çok şey var.
Mucho. Mientras existamos tú, yo y otras personas... podemos recomenzar desde el inicio.
Yapılacak çok şey var.
Tengo mucho que hacer.
Yapılacak çok şey var ve ben bunun bir parçası olmak istiyorum.
Hay mucho que hacer y quiero ser parte de eso.
- Burada yapılacak çok şey var. - Buranın sahibi gibi konuşuyorsun.
Esto necesita muchas mejoras.
Burada daha yapılacak çok şey var.
Hay muchas cosas para hacer por aquí.
Yapılacak çok şey vardı. Eleman eksikliğimiz var...
No, ha habido mucho trabajo y nos falta personal.
Ama burada yapılacak çok şey var.
Pero aquí hay tanto que hacer.
Yapılacak çok şey var.
Hay mucho por hacer.
# Yapılacak çok şey var
Más que alcanzar
Yapılacak çok şey var, çok kısa zamanda. Beni bilirsin. İş, iş.
Desgraciadamente hay mucho que hacer, trabajo, trabajo... y tan poco tiempo...
Yani yapılacak çok şey var. Vakit kaybına tahammülü yok.
Digo, es que falta tanto por hacer, y no podemos darnos el lujo de perder tiempo.
Yapılacak çok şey var gibi, bilir misin? O çok uzakta.
Parece como si fuera mucho trabajo, ¿ sabes?
Burada yapılacak çok şey var. Mesela telefon merkezi.
Queda mucho por hacer aquí, solicitación telefónica, cosas así.
Yapılacak çok şey var!
No, no, no. ¡ Hay mucho que hacer!
Ama daha yapılacak çok şey var
Pero aún queda mucho por hacer
Gördüğün gibi, Joe, burada yapılacak çok şey var.
Como ves, Joe, aquí hay mucho para hacer.
Hadi, yapılacak çok şey var.
Vamos, hay tanto por hacer.
Biraz okuma yazma bilseydin, yapılacak o kadar çok güzel şey var ki.
A ti no te vendría mal leer y escribir un poco.
Yapılacak o kadar çok şey var ki.
Hay tanto que hacer.
Yapılacak pek çok şey var ve sen iyi değilsin.
Y tú no estás muy bien.
Yapılacak o kadar çok şey, faydalı olabileceğim o kadar çok ülke var ki.
Hay tantas cosas por hacer, tantos países en los que podría ayudar.
- Yapılacak çok fazla şey var..
- Aqui hay mucho para hacer.
Yapılacak bir çok şey var.
Hay muchas cosas para hacer.
Çok karışıklık var, bir o kadar da fırsat ve yapılacak şey. Biz bunun dışında kalacağız.
Hay mucha agitación, muchas oportunidades y mucho que hacer.
Yapılacak çok şey var. Daha fazla bekleyemem.
No puedo seguir esperando.
Yapılacak o kadar çok şey var ki.
Tenemos mucho que hacer.
Ne yapıyor muşum? Hadi abi. Yapılacak çok şey ve çok az zamanımız var.
Qué hice, vamos, hay poco tiempo, decide qué es lo que harás.