English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ Y ] / Yaşar

Yaşar traduction Espagnol

4,364 traduction parallèle
Greg, bir oyuncu işte böyle anlar için yaşar.
Greg, como jugador, este es el momento definitivo.
Burada kim yaşar ki?
¿ Cuánto tiempo has vivido aquí?
Nasıl yaşarım artık bilemiyorum.
No sé cómo seguir viviendo.
Artık nükleer füzeleri için endişelenmemiz gerekmeyince nasıl bir dünyada yaşarız, bir düşünsene.
Piensa en qué mundo tan diferente viviríamos, tan pronto dejemos de preocuparnos por sus misiles nucleares.
Eve gelip, boktan bodrum katında yaşar ve suratsız, hasta ve bana ihtiyacı olmadığını söyleyen bir adama yardım ederim.
Puedo venir a casa, vivir en una mierda de sótano, ayudar a un enfermo malhumorado que dice que ni siquiera me necesita.
# Hayat bizim, istediğimiz gibi yaşarız #
La vida es nuestra, la vivimos a nuestro modo
Sizce bu köleler size mi, yoksa Kraznys ve onun gibilere hizmet ettiklerinde mi daha iyi yaşar?
¿ Piensas que estos esclavos tendrán mejores vidas sirviendo a Kraznys y hombres como él o sirviéndote a ti?
Oğulların ve torunların da zenginlik içinde yaşar.
Y tus hijos serían hombres ricos y sus hijos después de ellos.
Bütün bu olanlar bittikten sonra, belki yaşarım,
Tal vez lo haga y después de esto está todo listo.
Kim o kadar uzun yaşar ki?
¿ Quién vivirá mucho?
Ömrünü sonuna kadar yaşar ve onurlu bir şekilde ölebilirdin.
Hubieras vivido toda tu vida y tenido una muerte honorable.
Aynı şeyi ben de yaşarım.
Se me ocurre...
Peki şeytan nerede yaşar?
¿ Cuál es su dirección? ¿ Dónde vive el diablo?
Sokaklarda yaşar uyuşturucu, hırsızlık, böyle şeyler.
Vive en las calles... Drogas, robos, ya sabes, de todo.
Saat dilimi değiştiğinde takvim senkronizasyon sorunu yaşar. Tatilde miyiz?
Cambiar de zona horaria causa el problema. ¿ Está de vacaciones?
Herkes bir düzen kurar ve ona göre yaşar.
La mayoría de la gente se estanca en sus rutinas.
Belki yakınından bir daire kiralarım ve öğrencilik günlerimi yeniden yaşarım.
Me compraré un piso cerca del tuyo y reviviré esos días.
Yalnızlığımla yaşarım, ne kadın var ne de çocuk.
Vivo en mi soledad. Sin mujer, sin niños.
Kaçarız. Kaçarız, yaşarız.
Corremos por nuestras vidas.
Bir adam onuru için yaşar ya da ölür.
Un hombre vive o muere por su honor.
Thor, Thrudheim'de yaşar.
Thor vive en Trudheim.
Eğer beni küçük düşürürsen çok ciddi problemler yaşarız.
Si me humillas, tendremos un problema.
İnsan tekrar ve tekrar aşık olmaktan başka neden yaşar ki?
¿ Por qué más debería uno vivir para siempre, sino para amar, y amar de nuevo?
Doğarım, yaşarım, ölürüm.
'Nazco, vivo, muero.'
Elbette bunun farkındayım ama sen biraz öyle gibi gözüküyorsun çünkü şu anda hapistesin ve suçlular burada yaşar.
- ¡ No soy un criminal! Claro que lo sé, pero pareces uno porque estás en prisión, y ahí es donde viven los criminales.
Burada yaşarız, dışarıda ölürüz.
Dentro vivimos, fuera de aquí morimos.
İnsan yalnız ekmekle değil Tanrı'nın ağzından çıkan her sözle yaşar.
El hombre no vivirá solo de pan. Sino de toda palabra que sale de la boca de Dios.
Hepimiz yahudiyiz. Nasıl olur da onlarla birlikte yaşarız?
Todos somos judios. ¿ Como pueden vivir con ellos mismos?
Kumun altında yaşar.
Vive bajo la arena.
Sensiz yaşarım James.
Puedo vivir sin ti, James.
Sensiz nasıl yaşarım ben?
Madre, ¿ qué será de mí?
Şimdi nasıl bu evde yaşarım?
¿ Ahora cómo podre vivir en casa?
Kahramanlar ölür ölüm kaçınılmazdır. Ama gerçek aşk sonsuza kadar yaşar.
Los héroes mueren, la muerte es eterna... pero el amor verdadero...
- Beraber yaşarız.
Nos mudaremos juntos.
Fakat ben hayatta kalırım. Etrafımdaki iyiler ölürken ben yaşarım. Kahramanlar ölür.
Pero yo sobreviví... viví mientras gente buena moría a mi alrededor.
Nasıl burada bu kadar uzun süre yaşar da biz fark etmeyiz?
¿ Cómo pudo estar viviendo aquí tanto tiempo y no que no supieramos?
Bir saniye. Burada yaşar mıyız?
Espera. ¿ Podemos vivir aqui?
Pablo kendi özel ordusunun koruduğu bir yerleşkede yaşar.
Pablo vive en una recinto vigilado por nuestro personal armado.
Kocaman bir başarısızlık yaşarım diye korkmuştum.
Tenía miedo de que pudiese ser un fracaso colosal.
Tek bir uyumla yaşar ve ölürüz.
Vivimos y morimos por unanimidad.
Hizmet için yaşarım ben.
Yo... yo vivo para servir.
Çok paramız oldukça Zion'un kral ve kraliçesi gibi yaşarız belki?
Tenemos mucho dinero para vivir como el rey y la reina de Sion, ¿ recuerdas?
Biliyorsun, o an bu deli adam olmadan nasıl yaşarım diye düşünmüştüm.
Sabes, hubo un momento ahí en el que pensé ¿ cómo voy a vivir con este loco?
İnsanlar evlerde yaşar, değil mi?
La gente vive en casas. ¿ Verdad?
sonra çocukları evlat edinir, bir evde yaşarız yapacağın harika bir iş olacak.
Y entonces adoptamos niños y vivimos en la casa... Esto que vas hacer será un trabajo fantástico y hermoso.
Bununla nasıl yaşarım bilmiyorum.
No sé cómo vivo con ello.
Başka yere taşınır, güzel bir hayat yaşar ve mutlu oluruz.
podríamos conseguir reubicados, llevar una buena vida, y ser felices.
Daha ne kadar yaşarım bilmiyorum.
No sé por cuánto tiempo más.
- Yasar boşruk mu?
"¿ Tecnichisto?"
- Yasar boşruk.
- Tecnichisto. - Tecnichisto.
Bir 24 saat daha yaşar.
Sobrevivirá otras 24 horas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]