Yaşasın traduction Espagnol
6,593 traduction parallèle
Yaşasın!
¡ Yay!
Yaşasın romantizm.
¡ Viva el amor!
Yaşasın!
¡ Sí!
Çenesi düşük olan ben değildim ki. Ki bu da ilk oluyor ve hazır yeri gelmişken yaşasın ben.
No fui yo quién se fue de la lengua... que es la primera vez, por cierto... así que hurra por mí.
Yaşasın sen mi?
¿ Hurra por ti?
Yaşasın!
¡ Viva!
Tector burada olsaydı tam olarak ne diyeceğini biliyorum. Yaşasın...
Si Tector estuviera aquí, sé exactamente lo que hubiera dicho.
Ne mutlu bir gün! Yaşasın!
¡ Qué día tan feliz!
- Evet. - Yaşasın!
Sí.
- Yaşasın, işe başlamam gerekmeyecek.
Sí, ¡ no tengo que conseguir un trabajo!
- Yaşasın! - Harika.
Fantástico.
- Yaşasın!
¡ Yay!
Yaşasın! Önceden hazırlasaydık keşke.
Probablemente deberíamos haberla preparado.
Yaşasın, nihayet bir fotoğrafta çıkabilmişim.
Bien, hurra, finalmente aparezco en una foto.
Yaşasın!
¡ Bien!
Kralımız çok yaşasın.
Larga vida al rey.
Yaşasın!
¡ Hurra!
Ve Bruce Wayne'de hayatını yaşasın.
Y deje que Bruno Díaz disfrute la vida.
Koş, yaşasın!
¡ Muévanse!
Kralımız çok yaşasın.
¡ Larga vida al rey!
Kralımız çok yaşasın!
¡ Larga vida al rey!
- Yaşasın Mary! - Tüm içtenlikle
Dios te salve María, llena eres de gracia.
Şimdi bırak da kayınbiraderim huzur içinde yaşasın, hı?
A partir de hoy, dejalo vivir en paz.
Dün gece elektrik şirketini hackledim ve... elektrik faturanı ödedim. Yaşasın!
Me metí en la compañía de electricidad anoche y pagué tu cuenta.
Yaşasın.
Yay.
- Yaşasın! - Yaşasın!
¡ ¡ YYYAAAYYY!
Song hanedanlığı on binlerce sene yaşasın!
¡ Que la dinastía Song perdure 10.000 años!
Song Hanedanlığı onbin yıllarca yaşasın!
Que la dinastía Song perdure 10.000 años más.
Tek problem, hangi Amerikan bu rüyayı yaşarsa yaşasın muhtemelen benim geldiğim yerden olamaz.
El problema es que cualquiera que haya soñado esto, no era de donde yo vengo.
Yaşasın! Ben kazandım.
Eso significa que gano.
Oh! Yaşasın! 4. sınıftan bir "A" aldım!
¡ Una "A" del cuarto grado!
Yaşasın özgürlük, orospu çocukları!
¡ Que viva la libertad, hijos de puta!
Öldürün. Ya da bırakın yaşasın.
Mátenla, o déjenla vivir.
Yaşasın, tekrar başlıyoruz.
Yowzer, ya estamos otra vez.
Illinois mahremiyet yasası birinin, kendi evinde rızası olmaksızın videoya alınmasını özellikle yasaklar. - Lütfen ama.
La ley de privacidad de Illinois específicamente prohíbe grabar
Ne yazık ki haklarınız Vatanseverlik Yasası diye bir duvara çarptı.
Bueno, me temo que sus derechos se han ido con algo llamado la Ley Patriótica.
Bu kurallarla ilgili herhangi bir ihmal Federal Casusluk Yasası'nın ihlali olarak kabul edilecektir.
Cualquier incumplimiento de estas reglas... se considerará una violación de la Ley de Espionaje.
Cevap, Devlet Sırrı Yasasını ihlal edebilir.
Una respuesta violaría el Acta de Secretos de Estado.
Devlet Sırrı Yasası tarafından korunan benimle Bay Froines arasında gerçekleşen resmi bir toplantının içeriğini ilgilendiriyor.
Trata el contenido de una reunión oficial entre el Sr. Froines y yo, lo que está protegido por el Acta de Secretos de Estado.
Gizli Bilgi Prosedür Yasası, suçlu sanığın gizli bilgileri açıklamaktan alıkoyar.
La Ley de Procedimiento de Información Clasificada impide que un acusado revele
18, 1030-A. ABD Vatanseverlik Yasası'nı da ihlal ettin.
18, 1030-a y también violaste el Acta Patriótica.
- Meclis Çiftlik Yasası'nı reddetti. - Evet, onu ben de gördüm.
- El congreso rechazó la Ley de Granjas.
Evlilik Kurumunu Koruma Yasası'nın devrilmesini destekleyici bir tweet attı.
En defensa de... En apoyo de derrocar la Defensa de la Ley sobre el Matrimonio.
Yüce Mahkeme bu sabah Oy Kullanma Hakları Yasası'nın bir kısmını geçersiz kıldı. Güney İsrail'deki roket saldırılarının ardından IAF savaş uçakları Gazze Şeridi'ne saldırdı.
La Corte Suprema revoca partes... de la Ley de Derecho de Sufragio esta mañana... aviones de caza de la Fuerza Aérea Israelí atacaron la franja de Gaza... después de que se dispararan cohetes desde el sur de Israel.
Bizde eşit ödeme yasasını tartışıyorduk.
Estamos discutiendo el proyecto de ley de igualdad salarial.
Senatör Sterling büyük ölçüde Hill'in lideri gözüyle bakılan birisi ve kendisinin oyu Beyaz Saray'ın o çok konuşulan eşit ödeme yasası için çok önemli.
El senador Sterling se le considera por muchos el león del Capitolio... un voto importante para el enfatizado preproyecto de ley de la igualdad salarial de la Casa Blanca.
Seks reklamlarını durdurmayı öngören Cumhuriyetçi yasası için parlamentoyu üç günlüğüne engellemesiyle tanınıyor.
Conocida por su dilación de tres días a una ley republicana para suprimir la educación sexual.
Eğer bu onun daha kolay oy vermesini sağlayacaksa, eğer bu bize eşit ödeme yasasını getirecekse...
Si con esto conseguimos el voto más fácilmente, si conseguimos la igualdad salarial...
Başkan Grant eşit ödeme yasasını geçirmek için onun oyunu da sayacak mı?
¿ El presidente Grant sigue contando con su voto para aprobar el proyecto de ley de la igualdad salarial?
Şu içki yasası bir çıksın zengin oldum.
Se aprueba este acuerdo del licor y me hago de oro.
Ve Kaliforniya uygunluk yasasının... 45... 9.
Y de acuerdo al código penal de California... 45... 9.