Yıp traduction Espagnol
138,905 traduction parallèle
Evet gidip Spor yaparken sütümü yudumlayıp kaçınılmaz kıyameti bekleme mi istiyorsun?
¿ Quiero regresar a casa, a los cafés con leche, las clases de spinning y esperar el inevitable Apocalipsis?
Bayanlar baylar ara veriyoruz. Lütfen rahatlayıp canlanın. Satışa kısa süre sonra devam ederiz.
Damas y caballeros, ahora vamos a tener una intermisión, así que relájense, por favor, tomen algún aperitivo y continuaremos la subasta en breve.
Ve o kayıp ve yalnız.
Y se pierde y solitario.
Akciğerlerindeki bütün sıvıyı boşalttım. Ama kımıldayıp durursa akciğerleri tekrar iflas eder ve bu muhtemelen onu öldürür
He sacado el líquido de sus pulmones, pero si se mueve demasiado, el pulmón colapsará otra vez y probablemente lo matará.
Tedaviyi uygulayacağım ve tanıdığım herkes aklımdan kayıp gidecek.
Tomo la cura, y todos a los que he conocido serán borrados de mi memoria.
Öpücük yollayıp çok iyi işareti yapıyordu.
Estaba poniendo morritos y tenía los pulgares hacia arriba.
Bunu kazıyıp eritebilir,... birleşmesi için dolgu olarak kullanabilirim.
Puedo quitarlo y derretirlo, y usarlo para sellar las juntas.
Ama o bunun yerine ağlayıp, sızlanıyor.
En lugar de eso, llora y grita.
Kesinlikle korkunç bir kayıp.
Por supuesto. Y es una pérdida terrible. Eso fue...
Belki olanları araştırıp anne babamızın adını aklayabilirsin.
Quizá puedas descubrir qué ocurrió y limpiar el nombre de nuestros padres.
Avrupa'ya kaçıp alımlı, minik bir ülkeyi ele geçirelim.
Huyamos a Europa y busquemos un país pequeño y encantador que dominar.
Bunu alıp 95 yıl içinde Amerika'ya postalayın.
Solo tome estas cartas y envíelas a Estados Unidos en 95 años.
Ona sorarsın. Bunu yaparsak paradoks olur. Neden tüm yetkilerini kullanıp bize yardım etmeye cesaret etmiyorsun?
Bueno, no podemos hacer eso porque sería una paradoja, así que, ¿ por qué no invocas poderes primarios y nos ayudas?
Böylece tüm dünyayı tanıyıp bizi kurtarmada öncülük yapmak için geri dönecek.
Y regrese algún día para guiarnos hacia la salvación.
Yoksa burada kalıp bize yardım mı etmek istersin?
¿ O quieres quedarte aquí... y ayudarnos?
Yoksa burada kalıp...
¿ O quedarme y...?
Her yer yanıp kül olmuştu. Bunu bekliyormuş gibi o da oradaydı.
Todo el lugar se hizo humo y ahí estaba ella, como si hubiera estado esperando que pasara.
Yolun yarısına geldiğinde bağırıp yemin ediyordu. Sonra tek kelime etmedi ve ona inanmaya başlamıştım.
Así que, a mitad de la paliza, estaba gritando y jurando que no dijo ni mierda y empecé a creerle.
Merdivenlerden çıkıp zili çal ve sonra...
Sube las escaleras. Toca el timbre y luego...
Bana bir iyilik yapıp silahlarınızı ona doğrultun.
Háganme un favor y apunten esas armas justo en su sien.
Biraz kavga ettik. Kaçıp gitti. Ben de kaçtım.
Nos empezamos a pelear, se escapó y yo me perdí.
İşte o zaman Olivia onu satın alıp Maymun Konağı'na getirdi.
Ahí fue cuando Olivia... la compró y la trajo a la mansión de los Monos.
Güvenliği atlatıp resmi buluruz ve Söz'ü çalarız.
Burlamos a la seguridad, encontramos la pintura y robamos la Palabra.
Resmi satın alıp burada olduğumuzu asla bilmemeli.
Tiene que comprar la pintura y nunca saber que estuvimos aquí.
Belki de çoktan alıp gitmişlerdir.
Quizá ya la tienen y se transportaron de regreso.
Odayı basıp bir komünist mermisini yemek yerine zevkin doruğunu yaşayan bir adamı bulduğun her gün güzel bir gündür.
Cualquier día que abras una puerta y encuentres a un tipo disfrutando de la vida en vez de que te dispare un comunista, es un buen día.
- Bana bakıp işaret ediyor.
¡ Solo se me queda viendo y señala!
Patlatıp devreye gireceğiz.
Lo detonaremos y luego pelearemos.
d'Orsay Müzesi'ni yakıp kül edebilirsin. Çünkü Cassie'cim hiçbir müze yeterince iyi değil.
Y puede quemar el Met y el Museo de Orsay, porque mi Cassie, bueno... no hay museo que se le compare.
"Viski içtik tâ ki hava isle kaplanıp ağaçlar ateş kırmızısına boyanana kadar."
"Hemos bebido whisky hasta que el aire se volvió espeso de hollín y los árboles quemados rojo con fuego".
Belki O'nu dışarı çıkarıp temiz hava aldırmalıyız.
Tal vez deberíamos llevarla fuera y obtener su poco de aire fresco.
Delaware büyüklüğünde arsam var. Ama bu para yığınını gözüm kesiyor. Parayı uzanıp almaktan kendimi alamıyorum.
Poseo una parcela del tamaño de Delaware, pero veo un montón de dinero, y no puedo abstenerme de cogerlo.
Keşke zamanı geriye alıp yeniden yaşasak.
Ojalá pudiera regresar en el tiempo, y hacerlo todo diferente.
Tamam, Bay Hannawalt kapatılıp rafa kaldırıldı.
Vale, el Sr. Hannawalt está cerrado y en su cámara.
Sadece buradan çıkıp Nolan'ı görmek istiyorum.
Por favor. Solo quiero salir de aquí y ver a Nolan.
Selfie çekip onlara bakıp kendimi eleştirmeden duramıyordum.
No puedo dejar de hacerme selfis y de mirarlas y no paro de criticarme.
Kurbanın telefon kayıtlarını çıkarıp sosyal medya hesaplarını kontrol eder misin?
¿ Puede conseguir el registro telefónico de la víctima y comprobar sus redes sociales?
Birkaç yıl önce Winslow'un annesi borsacı kocasından ayrılıp bahçıvanıyla kaçıyor, onunla evleniyor ve ona bu işi kuruyor.
Hace un par de años, la madre de Winslow dejó a su marido corredor de bolsa y se escapó con su jardinero, se casó con él, y le compró este negocio.
Peyton'dan kaçınıyorum çünkü kötü davranıp her şeyi mahvedeceğime oldukça eminim.
He estado evitando a Peyton porque estoy bastante seguro de que voy a comportarme mal y mandar todo a tomar por el saco.
Caleb geldiğinde Wally'i alıp onunla yaşamaya gidebilirim diye düşündüm.
Creo que podría llevarme a Wally y quedarme con Caleb cuando regrese.
Ben de kullandığı alanın bit eşleştirmesini yaptım bir hex editörü ekledim ve bazı kalıp dosyalarını arattım...
Así que he extraído una imagen matricial de la huella del sistema operativo, he cargado un editor hexadecimal, y he hecho una búsqueda de patrones de expresiones regulares en grep, y...
Onu alıp getireceğim.
Lo recogeré y lo traeré.
Birkaç gün sonra, karlı bir gece beyazlar içinde genç bir kız kapılarını çalıp evlerinde kalabilir mi diye sorar.
Unos días después, en una noche nevada, una joven mujer de blanco llamó a la puerta y pidió refugio.
Burda kalıp ölmek mi?
¿ Nos quedamos aquí y morimos?
Bu yüzden sıhhiyeyi çağırıp kıçını tekmeletmeden önce kendine bunu yapmaktan vazgeç.
Así que deja de hacerte esto antes de que llame a medicina y te pateen el culo.
Sen... sen tanrılardan ateşi çalıp insanlara geri veren Prometheus'sun.
Eres... eres Prometeo, robando el fuego de los dioses y devolviéndoselo a la raza humana.
Ekran yeşil yanıp sönmeye başladığında kilitlendiğini anlarsınız.
El gráfico parpadeará en verde, y así es como sabréis que está bloqueado.
Sistemi alıp gitmelisiniz.
Tenéis que coger el sistema y marchaos.
Yanıma bir kaç kovboy alıp onların ardına düştük ve onları öldürdük.
Reuní a unos vaqueros y diezmamos el grupo de apaches que los había matado.
Babam o adamı alıp kamyonete yükleyip gitmişti.
Papá lo metió en el maletero y luego se alejó.
Dr. Kepner'la bize biraz zaman tanıyın ve onu kıpırdatmayın.
Dadnos a la Dra. Kepner y a mí un poco de tiempo y no os la llevéis.