Zabar traduction Espagnol
28 traduction parallèle
Zabar en benim kahve?
¿ Mi café de Zabar's?
- Belki de, Zabar's ( Batı Yakası'nda bir market )'da.
- Quizás en Zabar's.
- Bir şeyler getirdim.
- Te he traído unas cositas de Zabar.
Resmen beş dakika içinde gelecek haftanın konusunu çıkartmış ülkenin en iyi üniversitelerinden birinde konuşmak için davet almış ve Zabar'ın balık tezgahına giriş kazanmıştım. Hiç gider miyim?
En cinco minutos, ya tenía la columna de la próxima semana una invitación para hablar en la universidad y acceso a toda una mesa de pescados.
Zabar süpermarketindeki dostlarıma yakın olmak istiyorum.
Me gusta estar cerca de mis amigos en Zabar's.
Okuldan erken çıkıp Jack'lere gittim. Elliot, nasıl yaptın? İzin aldırdım.
Grace, si todos los que se han portado mal contigo, estuvieran encerrados, las cárceles estarían llenas de hombres con los que has salido, mas la chica que te hizo callar en el cascanueces, y la del mostrador de Zabar's.
Zabar.
El de Zabar.
Bu hafta her gün Zabar's'a gittim.
Fui a Zabahrs todos los dias...
Zabar's...
Zabar's...
Erkek arkadaş... Zabar's kuyruğunda tanıştığı... Ya da yağmurdan kaçmak için girdiği müzede bir öğleden sonra tanıştığı...
Alguien que conoció haciendo cola en el almacén o en el museo, alguna tarde en que entró por un chaparrón.
Ty, sana küçük ekmeklerden hazırladım. Zabar'dan aldım.
Ty, hay panecillos, son de Zabar.
Buradan 5 km uzaklıkta.
- ¿ de acuerdo? - Bueno, ¡ Zabar está como a 3000km de distancia!
"Buradan 5 km uzaklıkta." Her şey olması gerektiği gibi.
¡ Zabar está como a 3000km de distancia! Todo es como debe ser.
Zabars mı?
¿ Zabar's?
Sarımsaklı Zabar zamazingolarından daha var mı?
Oye. ¿ Tienes más de esas cosas tostadas de ajo de Zabar, te importaría?
Zabar'ın Yeri'nden alınmış pastırma...
¿ Pastrami de Zabar?
Ama bir türlü beceremedi. Bunu Zabar'dan aldık.
No ha conseguido hacerlo, éste es de Zabar's.
Zabar'daki kadına bağırdığına inanamıyorum.
No me puedo creer que le gritaras a esa mujer en el Zabar's.
Zabar'daki kadına bağırdığına inanamıyorum.
- Sigamos. No puedo creer que le gritaras a esa mujer en Zabar's.
Phil Rosenthal New York'taki Zabar'dan kocaman bir teselli paketi gönderdi.
Phil Rosenthal le envió a Merc este gran paté de pésame de Zabar en Nueva York.
- Zabar'dan alınma. - Kaycee, yapma!
Kaycee, ¡ vamos!
H H Simit ve Zabar'dan balık?
¿ Bagels de HH y lox ( salmón ahumado ) de Zabar's?
Doğru. Benim için mükemmel tatil demek Zabar'dan Danimarka peyniri alıp Sunday'ın sayfalarını kıvırmaktan oluşuyor.
Cierto, Para mí, las vacaciones perfectas es tener un queso danés de Zabar y acurrucarse con el Sunday Times
Birkaç sandiviç alıp geldim.
Compré unos sándwiches en Zabar.
Fındıkkıran'daki susturan kadın ve Zabar'daki garsonlar.
No eres lo que buscaba.
Bunu Zabar'dan aldık.
Esto es de Zabar's.