Zal traduction Espagnol
756 traduction parallèle
- Arızalıdır.
Ya no funciona.
.. elimde çay ve kurabiye ile bende kapıdan giriyordum.. .. o sırada arızalı pencere kaymış ve bir çekiç gibi kafanıza inmişti..
Justo cuando entré con su té con panecillos, la ventana se deslizó y le golpeó en la cabeza con la fuerza de un gran martillo.
Sayfa sonunda, Bracken'ın el yazısıyla şu ölen adam : "Sulama sistemi hafif arızalı." diyor.
A pie de página, escrito por el propio Bracken el que murió dice : "El sistema contra incendios estaba defectuoso".
Ama arızalı bir teker olduğumu anlayacaksın.
Admite que yo era una rueda abollada.
Uygunsuz bir saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim, ama arızalı uçaklar için fon buluyorum.
Siento molestarle a ésta hora, pero estoy recogiendo fondo para aviadores con problemas.
Beni de peltek konuşturuyorsun.
Zal... vaya, ahora a mí también me sale mal, amor mío, ¿ cómo puede ser? ¡ Ven!
Neden? Motor arızalı.
El motor anda mal.
Karbüratörüm arızalı.
Mi carburador está dañado.
Motoru arızalı.
Tiene el motor averiado.
- Elektrik tertibatı arızalı.
El sistema eléctrico está averiado.
O uçak arızalı.
Está averiado.
Arızalı bir telefon bildirecektim.
Me gustaría dar parte de un teléfono averiado.
Bahse girerim, vites arızalıdır.
Seguro que se ha dañado la transmisión.
Caldwell'in dükkanının önünde bulunan ve hiçbir zaman çalışmamış olan arızalı parkmetrenin, ki birileri park ücreti ödemeden Caldwell'in dükkanında biraz para harcamak isteyebilir ve bunu da gerçekleştirebilir onarılmasını öneriyorum. - Destekliyorum.
Propongo que el parquímetro estropeado frente a la tienda de Caldwell... que nunca ha funcionado, por lo que cualquiera que busque aparcar y quizá gastar algún dinero en la tienda de Caldwell... puede hacerlo sin tarifa de aparcamiento, sea reparado.
Arızalı bir aracınız varsa sizin için tamir edecektir.
Si quieren gasolina, él les atenderá.
Belki telefonu arızalıdır.
Quizá su teléfono esté roto.
Bu arada, Susan, arızalı teli değiştirdim.
Por cierto, Susan, encontré un reemplazo para el filamento roto.
- Arızalı.
- ¡ Está averiada!
Hedefe arızalı tek motorla dalıyorum.
Estoy entrando al objetivo ahora con un motor detenido.
Sadece bir bonbon kap. Hepsi arızalı zaten. - Hatrack hariç.
Fíjate en mis bombones ; son un lote de verdaderas birrias.
Yine arızalı bir regülatör ve aptal bir radyoyu vermişler.
Tenemos reguladores defectuosos y una radio inservible.
- Buzumuz yok. Buzdolabı arızalı.
- No tenemos ni hielo.
- Telefonunuz arızalı mı?
- ¿ Tiene estropeado el teléfono? - Sí.
Telefonum arızalıymış.
Mi teléfono no funciona.
Telefonu arızalıymış!
Su teléfono no funciona.
O zaman araçlarımız arızalıdır derim.
Supongo que nuestros instrumentos no funcionan.
Arızalı olanı sökmeden yenisini bağlamaya çalışacağım.
Voy a intentar conectar el nuevo... antes de quitar el defectuoso.
Tekrar ediyorum, hata tespiti arızalı.
Repito, se equivoca en la predicción del fallo.
Hayır, röntgen cihazı arızalı da.
Es el aparato de radioscopia.
Birçok araştırmacı arızalı enzimleri kombine ederek kimyasalların kontrolü yoluyla süreci tersine çevirebilmekte ve müdahale yoluyla bir bakıma anahtarın moleküler şeklini değiştirebilmektedir.
Muchos investigadores logran revertir el proceso mediante drogas controladas, que se unen a la enzimas defectuosas y cambian la estructura molecular de la clave interfiriente.
Arızalı çalışacak hale getirildi mi?
¿ Lo han hecho?
Arızalı uçakları ne yapacağını biliyor musun?
¿ Sabes qué hacer con las cosas inútiles?
Telefon arızalı gibi görünüyor.
Parece que estuviera fuera de servicio.
Oh, pekala, bakın, uh, bir rahatsızalığa neden olmak istemiyorum.
Escuche. No quiero causarle ningún problema.
Hadi biraz kızalım.
Emborrachémonos.
Set arızalı veya alıcı yerinde yok.
El teléfono debe estar desconectado o fuera del gancho.
Üzgünüm, bu telefon arızalı.
Lo siento, este teléfono está fuera de servicio.
Test cihazı gösteriyor ki, lazer muhabere sistemi arızalı. Acil hava kilidinin orada.
El detector indica que un laser de comunicación no funciona.
Bomba arızalı.
La bomba está averiada.
- F Bölümü... arızalı.
- La Sección F, no funciona.
A'dan G'ye kadar arızalı.
Los sectores de A a G no funcionan.
- Arızalı.
- No funciona.
Asansör arızalı.
Está descompuesto otra vez.
- Eskiden arızalı robot deposuydu. Şimdi nedir bilmiyorum.
Era la sala de inventario, no sé que será ahora...
Kolundaki o arızalı devreye dikkat et, olur mu?
Cuida el circuito defectuoso de tu brazo, ¿ oiste?
Yok, seninki arızalı.
No, el tuyo está roto.
Telefonda "arızalı" yazısı yazmalı.
Pónganle un cartel a la cabina de "Fuera de servicio".
Beş tankım arızalı durumda.
Tengo cinco tanques descompuestos.
Arızalı bir robotun hayalini gördün, Harry?
¿ Te asusta que un robot se estropee, Harry?
Arızalı bir röle jeneratör kapağını devreye soktu.
Un relé dañado abrió los interruptores del generador.
Arızalı, Otis.
- Patience Parsons.