Zarına traduction Espagnol
315 traduction parallèle
Kulak zarına zarar verebilir.
Probablemente le rompa el tímpano.
- Beyin zarına ait atardamarı yırtıyorum.
- Abriendo la arteria meningítica.
Sinyal işlemci zarına gelince kesildi.
La señal se para debajo del procesador de la corteza.
Ardından Ethelred topuzunu kaldırarak ejderhanın kafasına indirmesiyle korkunç, canhıraş, kulakların zarını delen bir feryatla önüne düştü ve pis kokulu nefesi kesildi.
Y Ethelred lanzó su maza y golpeó la cabeza del dragón que cayó a sus pies y rindió su apestoso aliento con un rugido tan espantoso, áspero y penetrante a la vez...
Haşmetmeapları, Çar 3. Peter, karısı Catherine'in durumunun çok ağır olduğunu ve halkının onun için dua etmesi gerektiğini tüm Rusya halkına bildirir.
Su Majestad Imperial Pedro III, Zar por Gracia Divina, informa al pueblo de Rusia que el estado de su consorte Catalina es muy grave.
Gerçekte anarşist olan sahte bir Rus polisi Çar'ın yatağına serilecek battaniyenin sevkini yapacak üç tane geçici işçi ile beni Dışişleri Bakanlığı'na sokacaktı.
Por medio de un falso policía ruso, iban a introducirme en el Palacio de Asuntos Exteriores, como un obrero más dentro del grupo de tapiceros... que debía disponer la alfombra bajo la cama del Zar.
Caroline Bingley'in seni ağlatmasına izin veriyorsan sana çok kızarım!
Has permitido que Caroline Bingley te haga llorar No se lo merece
Moskova arşidükünün çar ünvanına hakkı yoktur!
¡ El príncipe de Moscú no merece ser nombrado zar!
Ve bu orduda savaşmayan herkes onun ayakta durmasına katkıda bulunacak.
Y quien no luche en el ejército del soberano participará financiando las grandes campañas del zar.
Rus Çarı kendini rezil etmesin. Rus Çarı hayatına son versin.
¡ Escapa a la vergüenza, zar, y pon fin a tus días!
Dimitri Ivanovich'e, sadakatle hizmet edeceğime Kutsal ferman adına yemin ederim.
al heredero, el zar legitimo de Moscú, Dimitri Ivanovitch.
Fakat Çar halkına, dükkan sahiplerine ve Moskova'nın Ortodoks Hıristiyanlarına kötülük beslemiyor ve hiç bir şekilde onları sorumlu tutmuyor.
"Sin embargo, contra los extranjeros, los mercaderes, y toda la cristiandad ortodoxa... de la ciudad de Moscú, el zar no está encolerizado, y ninguno de ellos... sufrirá ningún daño."
Boyar prensleri tarafından olmayan ya da iyi aileden ve mütevazi soydan gelen, Çar'a gönülden hizmet için hazır olan iyi Hıristiyanlara gelince Çar onları Alexandrov'un küçük kasabasında muhafızlarına katılmaya ve sadakat yemini etmeye çağırıyor.
Al contrario, a los buenos cristianos... que no reconozcan a los príncipes-boyardos... y están dispuestos a servir al zar... con lealtad... y fidelidad, a esos, el zar los llama a formar su guardia personal. Para prestar juramento de fidelidad al zar, hay que ir a la villa de Alexandrov.
Bunun iki katına da zar attığım oldu.
Me has visto apostar el doble.
Sergei Pavlovich Bounine... Nicholas'ın şahsına bağlı... eski emir subayı.
Sergei Pavlovich Bounine, general del Regimiento Circasiano, antiguo edecán a las órdenes de Su Majestad Imperial Nicolás II, Zar de Rusia.
Çar İvan'ın, Alexandrov kasabasına çekildiği yıl.
El año en que el zar huyó a Alexandrov, y el pueblo... fue a buscarle... para que volviera a la capital.
Çarın halasına sakın dokunma! O, kendi evinde çariçedir!
¡ No toques a la tía del zar!
Manastırına dönmesi engellendi.
El zar lo tiene retenido.
Dahası, büyük hükümdarımız, kuzeni Vladimir Andrayeviç'i, kendi sofrasına davet ediyor.
Una copa de vino nuevo... e invita su primo, Vladimiro Andréïevitch, al festín del zar.
Mevkiler konusunda fikirler geliştirmeye başladın. Kendini çarın yanına mı yakıştırıyorsun?
¿ Acaso aspiras... a sentarte al lado del zar?
Sibyl, canım acaba bu yaşlı ve kaba annen senin kulağına bir şey fısıldasa kızar mısın?
Sibyl, querida. ¿ Te molestaría que tu vieja e indiscreta madre te susurrara algo al oído? No, mamá.
Eyaletin 14 ilinde aranan adam öldürme, vatandaşları soyma, hükümet bankasını soyma postane soyma, dini eşyaları çalma hapishaneyi kundaklama, yalancı şahitlik, çok eşlilik karısını ve çocuğunu terk etme, fuhuş yaptırma adam kaçırma, şantaj yapma, çalıntı mal alıp satma kalpazanlık eyalet kanunlarına karşı gelme, işaretli kart kullanma ve hileli zar kullanmadan suçlu bulundun.
Buscado en 14 condados de este estado se lo declara culpable de los delitos de asesinato, robo a mano armada a ciudadanos, bancos y correos, el robo de objetos sagrados, incendio de una prisión estatal perjurio, bigamia, abandono de su mujer e hijos, incitación a la prostitución, secuestro, extorsión, aceptar objetos robados, vender objetos robados, uso de dinero falsificado y contradiciendo las leyes de este estado es culpable de utilizar cartas marcadas y dados alterados.
Tüm aklına ve vücuduna sızar.
Parece haberse introducido en tu mente y cuerpo.
Az önce yaptığın atış, Graumann bu odada var olduğuna inandığım gizli mikrofonu ya da burayı dinleyen adamın kulak zarını patlatmış olabilir. Tabloların arkasına veya lambaların içine gizlenmiş olabilir.
La foto que acaban de despedir o rompió el micrófono que creo está oculto en esta sala, o los tímpanos del hombre escucha.
Hiç çift olmadığına göre, müsaadenizle zarı sallıyorum!
¿ Veo alguno a pares? Entonces, permitidme mostrar los dados.
# Öteki giriş Maria Sokağı'ndan. # Hızar atölyesinin kapısı ardına kadar açıktır.
La otra entrada es por la calle Maria aqui la puerta del aserradero esta abierta de par en par.
Devletin en tepesine, Çar hazretlerine kadar çıkıp ayaklarına kapanacağım!
¡ Iré a ver al soberano, al mismo zar, y me echaré a sus pies!
Bir haftalığına gözden kayboldu. Her an ortaya çıkabileceği korkusu da, üzerimden zar zor atabildiğim o nahoş duyguların tekrar üzerime çökmesine neden oluyordu.
Desapareció durante una semana, y mi aprensión de verla aparecer a cada rato, dio lugar a la poco agradable sensación de haber sido utilizado.
1935 Ocağında, 1918 öncesinde Almanya'ya bağlı olan kömür havzası bölgesi Saar, uluslararası gözlemcilerin kontrolünde yapılan referandumdan çıkan ezici reyle tekrar Almanya sınırlarına dahil oldu.
En Enero de 1935, el territorio del Zar, la pequeña región minera que había sido Alemana antes de 1918, votó abrumadoramente y bajo supervisión internacional, volver a Alemania.
Dünya Savaşı'nda Rus Çarı'nın seferberlik ilan etmesinin Almanların Rusya'ya saldırmasına sebebiyet verdiğini düşünüyor aynı hataya kendisi de düşmek istemiyordu.
Stalin era consciente de que en la Primera Guerra Mundial fue la movilización del zar, lo que llevó al emperador Imperio Austro-Húngaro para atacar a Rusia y no sería la causa de ello.
Bad IschI'e yola çıktı. Onun uzayan yokluğu insanların ; çarın küçük kızının, kralın tiyatro projelerini ve o esnada gerçek rengini gösteren ve bir çıkarcı olduğu ortaya çıkan Wagner'i unutmasına yardımcı olduğunu ummalarına neden oldu.
La ausencia del rey hacía esperar que la hija del zar... le hubiese hecho olvidar sus proyectos teatrales... y a su amado Wagner, quien se había dado a conocer por lo que era :
3 yıl önce çarın emriyle seni kendi evinin kapısına asmışlardı.
Hace tres días que te ahorcaron del umbral de tu morada por orden del zar.
Gırtlağım yeni bir güçle dolardı. "Sen" sözcüğüne yeni anlam verirdin. "Hükümdar" anlamına gelirdi artık.
Y al habla de fuerza sonora colmaste y la palabra "tú" mostró - oh, arte - su nueva esencia y significó : "zar".
Buranın gerçek hakimi paşa ise Rus Çarına meyilli.
En cambio el bashaw, que tiene el poder se inclina por el zar de Rusia.
Her şeyini tek zar atışına mı yatırıyorsun, Claudius amca?
¿ Te vas a beber toda Ia jarra, tío claudio?
Onun uzayan yokluğu insanların ; çarın küçük kızının, kralın tiyatro projelerini ve o esnada gerçek rengini gösteren ve bir çıkarcı olduğu ortaya çıkan Wagner'i unutmasına yardımcı olduğunu ummalarına neden oldu.
La ausencia del rey hacía esperar que la hija del zar... le hubiese hecho olvidar sus proyectos teatrales... y a su amado Wagner, quien se había dado a conocer por lo que era :
Her an yıkılacak gibi olurdu. Zar yanına bir düşsün...
Era la única ficha que siempre se volcaba. ¿ No?
Eğer uzun süre ters çevrilmeden bekletilirse.. nitro sıvı, haznenin dışına sızar ve para çantasını ıslatır demek.
Cuando está asentado demasiado tiempo sin haberle dado la vuelta... el líquido de la nitroglicerina se escurre de los cartuchos dentro de la bolsa.
Çar, popülerliğini sürdürdü, çünkü bunun farkına vardı...
Y el Zar está unido al pueblo, como portador de la conciencia popular...
Nüfuzun çok büyük. İmparator'un, Duma'nın karşısına çıkmasını sağla.
vos tenéis influencia, podéis conseguir, que el zar vaya a la Duma.
Çar'ın itibarına leke sürülmemelidir. Yoksa tamamen kaos, anarşi... olur. Kapkaranlık dipsiz kuyu!
Si, es un hombre, débil, cruel, y lamentable, pero es el Zar, y en Rusia con esto, está dicho todo, es sagrado.
Yanına bütün Rusya'yı da alarak!
El Zar será depuesto, es inevitable.
Saçmalama, David. Zarını patlatmak için onu futbol sahasına götürdüğünü biliyorsun.
Se la llevó a la cancha de fútbol... para desflorarla, y lo sabes.
anneler eve geç kalmalara kızar Pera tekrar sıkıcı yaşantısına geri mi dönüyor? çünkü olanları asla geri döndüremez.
Las regañinas de mamá por llegar tarde hacían que Pera volviera a su estado normal, pero a costa de olvidar lo que hubiera ocurrido antes.
Ayakta kalırsam ben kızarım. Seni fazla tutmasına müsaade etme.
- Me enojo si no me dejas dormir.
Bir kemik kırıldığında... yağ parçacıkları kan dolaşımına ve beyin damarlarına sızar.
AI romperse un hueso... se deposita grasa en la sangre y en los vasos del cerebro.
Ve tam 12 yaşında... Rus Çarı'na konser vermek için izin istedi.
Y a la vieja edad de 12... le pidieron que tocara para el zar de Rusia.
Tabi burda önemli olan çikolatalar arasını öyle ayarlamak ki çok çikolata yemesin, yoksa yatakodasına gelince anında sızar.
Por supuesto, el truco es no darle demasiado Asi no se llena mucho, O se duerme antes de que llegue a mi.
Ed zar masasına gidiyor.
Ed va hacia la mesa de dados.
Şimdi işinizin başına dönün yoksa hepiniz kızarırsınız.
Ahora, a trabajar, o tendrán problemas.
Diğer konuklar o kadar güldü ki pancar gibi kızarıp, altlarına kaçırdılar.
Entonces se puso rojo como un tomate y empezó a gritar, hecho una furia.