Zehir traduction Espagnol
4,388 traduction parallèle
Sevdiğimiz insanları gerçekten korumamız gerektiğini düşünürüz... ama gerçek zehir değildir.
Creemos que tenemos que proteger a la gente que queremos de la verdad, pero la verdad no es el veneno.
- Ne düşünüyorsun... zehir mi?
¿ En qué piensas... veneno?
Eğer evinde zehir varsa kimseyi teşhir etmek istemeyiz.
Si hay veneno, no queremos a nadie más expuesto.
Zehir arıyorum ben.
Buscaré veneno.
Zehir.
Veneno.
Birisi matarasına zehir katmış ve siz oraya varmadan almış olmalı.
Alguien debe haber envenenado su cantimplora y se la llevó antes de que llegaran.
Herhangi bir zehir çeşidi aramak için.
Busca cualquier clase de veneno.
Görünüşe göre zehir'imizi bulduk.
Parece que hemos encontrado nuestro veneno.
Zehir de yok, matara da.
No había veneno, ni cantimplora.
Zehir, yeni bir tür değil.
El veneno no es nada nuevo.
Geçmişte tren yolu geldiğinde Amerikan Ordusu, topraklarını almak ve yerlileri öldürmek için Kızılderili kaynaklara zaman zaman zehir attı...
Cuando se construía el ferrocarril, la armada estadounidense envenenaba los pozos indios de vez en cuando... para matar a los nativos y quedarse con sus tierras, así que...
Zehir, korkak birinin silahıdır.
El veneno es arma de cobardes.
Zehir kullanan katiller, sabırlıdır, sinsidir.
Los asesinos que lo usan son pacientes, furtivos.
Ki bu kedinin yarı yarıya yaşama şansı var. Çünkü kutunun içinde aynı zamanda öldürücü bir zehir var.
Hay un gato en una caja... que tiene como 50 / 50 posibilidades de sobrevivir... porque hay un veneno mortal... que también está en la caja.
Eğer zehir kalbine ulaşırsa...
Si el veneno llega a tu corazón...
Zehir, burada.
El veneno... está aquí.
Otopsiye göre o an zehir varmış vücudunda.
La autopsia indicó que conducía ebria.
Onlarda zehir olduğunu düşünüyoruz.
Pensamos que tienen veneno.
¡ Ne zehir atagi!
¡ Qué ataques venenosos!
Sisteminde zehir olduğunu biliyorum.
Sé que tienes veneno en tu organismo.
Ben en iyisi bir duş alayım. Masaj moduna geç jumbo. Zehir
Ponlo en masaje, Jumbo. ¿ Qué estás haciendo?
Evet, Beyaz Zehir 2 ismindeki bir filmde başrol kadındım.
Sí, fui la protagonista de una película de acción llamada "Veneno blanco dos".
Ve bilin bakalım Beyaz Zehir 1'de kim oynuyordu o rolü?
¿ Y adivináis quién estaba en "Veneno Blanco" uno? Hola.
İkimiz de Beyaz Zehir için seçmelere katılmıştık ve rolü ben aldım. Film baya kâr etti. Sonra da devam filmi çekmek istediler.
Ambas hicimos la audición para "Veneno blanco" y yo conseguí el papel, y la película hizo un montón de dinero, y luego... quisieron hacer una secuela y me pidieron que la hiciera, pero querían que hiciera desnudos
- Onlar zehir...
- ¿ Están envene...? - Están buenas.
İlk zehir testi, kanında 0.01 oranında alkol olduğunu doğruladı. Vücudunda yüksek oranda eroin de bulunuyor.
El análisis toxicológico inicial confirmó que tenía un nivel de alcohol en sangre del 0,01 y un alto nivel de cannabis en su sistema.
Şampanyaya zehir koyan birini gördüm, ben değildim!
¡ Vi a alguien envenenando el champan, no fui yo!
Ronald, zehir tacirlerini göreceğiz dediği için Gary 160 km boyunca arkada seyahat etti.
Gary fue en la parte de atrás por 100 millas porque Ronald le dijo que vería a capos de droga.
- Zehir tacirleri demiştin?
¿ Capos de droga?
Zehir taciri falan yoktu.
No había capos de droga.
Bok böceği parazitleri "sıcak" zehir üretir panzehiri ise "serin" tıbbî çorbadır.
Los parásitos de escarabajos peloteros producen venenos "calientes". El antídoto es una sopa medicinal'fresca'.
Zehir bir süre içinde etkili olacak önceliğimiz canavardan sakınmak.
El veneno hará efecto en un tiempo. La principal prioridad es evadir al monstruo.
Vücudunda zehir var.
- Chicos... - Está en su organismo.
Bedenine zerk edilen zehir nasıl bir his veriyor?
¿ Cómo te sientes al notar el veneno correr por tu cuerpo?
Zehir bana işlemez.
Mi cuerpo es inmune al veneno.
Kurşun yarası, zehir, hastalık, kötü eşler, aklınıza ne geliyorsa.
Disparos, venenos, viruela, malas esposas, lo que usted diga.
Güçlü ve hızlıydık. Isırığımızdaki zehir, bir vampiri öldürebilecek derecede güçlüydü. Fakat işin kötü tarafı, hepimiz Klaus'a sâdıktık.
Éramos más fuertes, más rápidos y la toxina de nuestras mordidas aún puede matar a un vampiro pero el lado negativo, éramos leales a él, sobrenaturalmente leales.
Senin bebeğini tarihe gömmek için zehir satın alıyordum.
Estaba comprando veneno para que pudiera sacar a tu pequeño bebé de su miseria.
Özel yapım bir zehir ile zehirlenmiş tersine çeviremeyiz.
Fue envenenado con una toxina modificada a la que no podemos aplicar ingeniería inversa.
Ya zehir onu öldürür, ya da arkadaşları bize yardım ettiği için infaz eder.
O el veneno lo mata, o sus colegas lo ejecutan por ayudarnos.
Patronum bana bunun hem zehir hem de tedavi olduğunu söylemişti. Yani bunu lehine kullanabilirsin ama sana karşı da kullanılabilir.
Mi jefe me dijo que es un veneno y una cura lo que significa que puedes usarlo y pueden usarlo contra ti.
- Zehir nedir? - Yılan zehri.
¿ Qué era la toxina?
Şu anda, bu zehir için bir aşı yok.
Actualmente, no existe una vacuna para la toxina.
Yemek için, paketlenmiş zehir için değil.
Por comida, no por veneno empaquetado.
Ama Doktor Stephen Wilson bu olayın metresiyle yaptığı kahvaltıyı zehir etmesine izin vermeyecek.
Pero, el Dr. Stephen Wilson no va a dejar que eso le arruine el desayuno con su amante.
Zehir artık benim içimde.
El veneno ahora está en mí.
Zehir düşüncelerine işliyor.
El veneno se está metiendo dentro de ti.
Tüm bu süre boyunca damarlarına zehir pompalıyordu.
Ha estado bombeando veneno por tus venas todo este tiempo.
Aslında bir zehir ve başka bir dünyadan duvar aracılığıyla sızıyor.
En realidad, es veneno, y se está filtrando a través de la pared de otro mundo.
Zehir olabilir.
Puede ser veneno.
- Vücudunda zehir var.
El veneno está en su organismo.