Zekamı traduction Espagnol
312 traduction parallèle
Böyle zırvaları dinlemek zekamıza hakarettir.
Es un insulto a nuestra inteligencia oír tanta estupidez.
Miltonik zekamın hazinelerini senin gibi birinin önüne serdim.
Desperdicio el tesoro de mi mente con alguien como tú.
Bilgimizi olumsuz, zekamızı sert ve kaba kullandık.
La ciencia nos ha hecho cínicos, la inteligencia, duros.
Zekamı, çalışmayan bir çakmak ile mukayese etmek.
Comparar mi intelecto con un encendedor que no funciona.
Bunun için tüm zekamızı kullanmamız gerek.
Esto requerirá de toda nuestra astucia.
Zekamı hala hafife almaya çalışıyorsun, değil mi katır yüzücü?
Sigues intentando burlarte de mí, ¿ no, transportador?
Piombi hapishanesinden kaçışım zekamın eseriydi.
Mi fuga de la prisión del Piombi fue una obra de arte de inteligencia
- Tanındılar mı? - Zekamız sayesinde, hayır, efendim.
- ¿ Inteligencia los identificó?
Doktor Zee uzayın derinliklerinde ilerlerken doğarak bize katılmış bizim zekamızın çok ötesinde bir dehadır.
El Dr. Zee ha nacido en el espacio intergaláctico. Un prodigio. Una mutación neurológica que va más allá de nuestra propia inteligencia.
Zekamız gelişmişti.
Nos habíamos convertido en inteligentes.
- Hatırladığım kadarıyla - Doğru konu alanında seni aşağıladığımdan dolayı zekamı takdir etmelisin.
Me crédito con suficiente inteligencia para humillarte en la materia.
Cüzdanımın ve zekamın ilgisini çekmeye çalıştın.
Intentaste apelar a mi billetera y mi inteligencia.
Zekamın sonundaydım Yani ne yapabilirdim ki?
Bueno, estaba desesperado ¿ qué podía hacer?
Bende zekamın seni tahrik ettiğini düşünüyordum.
Pensaba que te estimulaba mi inteligencia.
Gardiyanlarımıza zekamız olduğunu gösteriyorum.
Hago saber a nuestros raptores que tenemos inteligencia.
Değer verdiğimiz şeyler, sevdiklerimiz, dostlarımız, vücutlarımız, zekamız, hepsi bize ödünç verilmiştir.
Todo lo que guardamos, nuestros seres queridos, nuestros amigos, nuestro cuerpo nuestra mente se nos ha sido prestado.
hayatın seni başka yerlere götürdüğü zamanlarda zekamın bir erdem olarak görüldüğü yerler mi?
Cuando la vida te lleve a diferentes lugares. ¿ Lugares donde la inteligencia sea un valor?
Oh, zekamı aşağılamaya mı çalışıyorsun?
Oh, ¿ intentas insultar mi inteligencia?
Demek kibirliymişim ve sivri zekamı "Yüz Neşeli Masal" dan almışım.
¿ Así que soy desdeñosa y saco mis ocurrencias de los "Mil Cuentos Alegres"?
Dostlar, tüm Londra'nın zekam ve albenimle heyecanlandığını bilmek ilginizi çekebilir.
Bueno, amigos, quería contaros que todo Londres se deleita con mi chispa y mi encanto.
Zekam hassas bir bitkidir beyler.
Mi cerebro es una planta delicada, caballeros.
Yenilmez gücüm için, yeni bir çağ için, gelişmiş zekam ile dünyayı değiştirmek için!
Brindemos por mi poder invencible, por una nueva era... por un mundo diferente liderado por un genio como yo.
Zekam ayaklarımın içinde değildir.
No tengo el cerebro en los pies.
O zaman zekam istediğiniz zaman emrinizdedir.
Puede Vd. disfrutarlo siempre que quiera.
Zekam hakkında ne düşündüğün umurumda değil.
Su opinión sobre mi inteligencia no me interesa.
Bütün zekayı sen almışsın ve benim zekam bende ne varsa o.
Tú tienes cerebro y yo sólo tengo lo que tengo.
Ne zekam elverir, ne sözlerim, ne değerim, ne de etkim,.. ... inandırma gücüm yeter halkın kanını azdırıp tutuşturmaya.
Pues no tengo ingenio, palabras, valor, acción, elocuencia... ni el poder de agitar la sangre de los hombres.
Keskin. Bazen cok keskin bir zekam var, korkutucu.
Soy tan listo que a veces me asusto.
Daima parlak bir zekam olmuştu.
Siempre tuve un brillante intelecto.
Zekam hâlâ bir insanın zekasıydı.
Mi inteligencia era la de un ser humano.
Zekam ile hayata tutundum ve bu toprakları kontrolüme aldım.
Es mi inteligencia lo que me mantiene vivo y me da el control sobre esta tierra.
Belki zekam gelişiyor.
A lo mejor me he vuelto listo.
Benim zekam daha azdır, ama sıcak bir kalbim vardır ve çok kolay aldanırım.
No soy demasiado audaz, pero tengo un buen corazón y soy fácil de engañar.
Belki de zekam.
¿ Mi inteligencia, quizás?
Hayatta kalıyorum çünkü savaşı kazanan zekam oluyor, birlikte yaşamalarını sağlıyor.
Sobrevivo porque mi inteligencia supera a ambas mitades las hace vivir juntas.
Zaten Henri de söylüyor. Zihinsel hayatın mekanizmaları : Bir sağ zekamız, bir de sol zekamız mı var?
Henri dice que soy la prueba viva de la justa resolución de las contradicciones.
Kasabadan gelip geçen insanları.. ... merak edecek kadar zekam var.
Ya tengo bastante sin tener que preocuparme por los forasteros.
Zekam, tutkularım, arzularım, umutlarım, hayal gücüm.
Mi cerebro, mis ambiciones, mis deseos, mi esperanza, mi imaginación.
Gerçekler benim parmağımın ya da dilimin ucundadır... fakat benim zorlukları aşıp... amaca ulaşacak bir zekam yok.
Tengo datos en los dedos, en la punta de mi lengua... pero no tengo el tipo de mente que... El tipo de mente que puede aprobar el curso.
Benim zekam insan bedeninde hayatta evrene dokunuyor, hissediyor.
Mi inteligencia viva en carne humana tocando el universo, sintiéndolo.
Aklım ya da zekam değil söz konusu başka bir şey.
No mediante el raciocinio... con otra cosa. Tienes razón.
Beni yaratmış olan dâhi, benim sadece şık görünüşümle ilgilenmiş. ... benim ustura kadar keskin zekam ve yanlış kadınlara hitaben karşıkonulmaz cazibem.
El genio que me creo solo me dio esta elegante apariencia, una importante agudeza y mi irresistible atracción por las mujeres equivocadas.
Gencim ve yüksek derece bir zekam var.
Soy joven y muy inteligente.
Bu benim büyüleyici zekam değil kurabiyecik.
No era mi ingenio encantador, Bombón.
Zekam göz önünde bulundurulursa kilise işi için kapasitesiz olduğum söylenemez.
No soy del todo incapaz... para una labor adecuada a mi inteligencia.
Zekam, hafızam, muhakeme yeteneğim yok.
Sin inteligencia, ni memoria, ni persistencia.
Onda senin tatlı yüzün ve benim ticaret zekam olacak.
Tendrá tu carita y mi olfato para los negocios.
Zekam hala yerli yerinde, Hastings.
Por eso aún conservo la cabeza.
Anlıyorsunuz ki benim zekam... sizinkini aştı, Dr. Angelo. Anlamadığınız şeylerden duyduğunuz korkunun... bu çalışmayı engellemesine izin veremem.
Se da cuenta, Dr. Angelo... que mi inteligencia ha superado la suya... y no puedo permitir que su miedo a lo desconocido... interfiera con este trabajo.
- Bir çeşit etkiyle "olaylara karışacağız..." - olaylara karışacağız sayısal gücümüzü sayısal gücümüzü "enerjimizi..."... enerjimizi "zekamızı..."... zekamızı "ve uzlaşmazlığımızı yansıtacak."... ve uzlaşmazlığımızı yansıtacak.
- Poder influir... - "sobre los acontecimientos..." - sobre los acontecimientos... "reflejará nuestra fuerza numérica..."
Zekam, atılganlığım, cesaretim hakkındaki hikayeler gittikçe inanılmaz hale geldi ancak halk onlara inanmaktan vazgeçmedi.
Historias de mi esplendor, mi osadía, mi valor se hicieron cada vez más increíbles, pero la gente insistía en creerlas.