Zekanın traduction Espagnol
327 traduction parallèle
Kıskançlık kötüdür zekanın ve güzelliğinin altında bir duygudur.
Los celos son horribles sentimientos que degradan tanto tu ingenio como tu belleza.
Dr. Mabuse'un ölümüyle, nasıl olağanüstü, insan üstü bir zekanın sona erdiğini kimse anlamıyor.
Nadie tiene ni idea de qué clase de la mente fenomenal, sobrehumana que ha desaparecido con la muerte de Mabuse.
İki dev zekanın buluşmasını izlemek büyük bir zevk.
Estimulante, cuando dos grandes intelectos se juntan.
Keskin zekanın yokluğunu arayacağım...
No se equivoque, lamentaré la ausencia de su mente aguda.
Böyle bir durumda zekanın kullanımıyla ilgili başka bir örnek.
Otro ejemplo de la inteligencia en un caso como éste.
Zavallı cahil ruhlarını zekanın aydınlığıyla karşı karşıya bırakmak istiyorsun.
Usted llevará la luz a sus pobres almas ignorantes.
Kaba kuvvetin de faydaları vardır, Rodney, ama bence zekanın değeri daha fazla.
La fuerza tiene sus méritos, Rodney, pero valoro más la inteligencia.
Evet Hadley, biz şeytani zekanın tersiyle karşı karşıyayız.
Sí. Hadley, nos enfrentamos a una oposición de una ingenuidad diabólica.
Mürettebatın altıncı üyesini ise uyutulmak ilgilendirmiyor çünkü o yapay zekanın son örneği :
Al sexto tripulante no le preocupaban los problemas de la hibernación porque él es lo último en inteligencia artificial.
Aslında, şu iki geri zekalı senin parlak zekanın ürünü.
En realidad, es porque esos dos le quitaron el brillo a su imagen.
Senin zekanın yarısına sahip olsaydım, eminim, son meclis toplantısında...
Si tuviera sólo la mitad de Su inteligencia, Estoy seguro de que, en el último cónclave
Kim, o ateş fırtınasının içinde, zihni o haldeki Patrick'le... iletişim kurabilen bir zekanın olmadığını söyleyebilir?
¿ Quién puede decirnos que no había una inteligencia en esa tormenta que de alguna forma pudo comunicarse con Patrick, en el estado en que estaba? Yo no.
Bu zekanın ve soğukkanlılığın işi.
Sólo es cuestión de inteligencia y de guardar la calma.
Sevgili Benson, ne mutlu ki zekanın tahribatından çok uzaksın.
Querido Benson, estas tan misericordiosamente libre de las atrocidades de la inteligencia.
Kabalık zekanın yerini mi aldı diye soruyorum kendi kendime.
Me pregunto si la tosquedad puede reemplazar el ingenio.
Artık şiddet yok ve şu bahsedilen zekanın birazını kullanmaya başla. Saçmalık.
No más violencia, y empieza a usar algo de esa inteligencia que se supone que tenes.
"Zozia... senin zekanın posası çıkmış"!
"Zosia... tu inteligencia es pulpa".
Bizimkini aşan bir zekanın elçiliği biçimi olmayan bir şeyi simgeleyen bir tür biçim.
Una embajada de una inteligencia más allá de la nuestra... una cierta forma para algo que no tiene forma.
Rex, açık sözlülüğünün, zekanın ve mizah anlayışının harikalığını söylemek istedim. Beni kahkahalara boğuyorsun.
Rex, quería decirte que pienso que su manera de ser tan directo es agradable, y su sarcasmo y su humor me hacen reír muchísimo.
Görünüşe bakılırsa sonunda, zekanın sırrını çözmüş bulunuyoruz.
Parece que hemos descubierto el secreto de su inteligencia.
Güreşleri izleyen bir zekanın düzeyini düşünebiliyor musun?
¿ Te imaginas el nivel de una mente que mira lucha libre?
Tüm bunlarda bilinçli bir zekanın parmağı olduğunu söylüyorsun?
¿ Insinúa que lo ha provocado alguna fuerza pensante?
Madem ki zekanın ruhu kısa sözde yatar bende kısa keseceğim.
La brevedad es el alma del ingenio. Seré, pues, breve.
Ona zekanın saklanması gereken bir şey olmadığını söylemelisin.
Dile que tu inteligencia no es nada de lo que avergonzarse.
Bir delinin fantazilerine ulaşmak için gerekli anahtara... böyle parlak bir zekanın gizemine sahip miydim acaba?
Si tan solo tuviera el secreto de mente tan sobresaliente...
Mulder, bu tip bir yapay zekanın, gerçek olması için daha onlarca yıl gerek.
Ese nivel de inteligencia artificial está a décadas de ser una realidad.
Zekanın özü.
La esencia del intelecto.
Siz şu anda, sizin bile bütün bu zekanıza rağmen algılayamayacağınız, sadece bireysel değil aynı zamanda çok güçlü bir örgütün yoluna çıkıyorsunuz.
Está usted en medio no simplemente de una persona sino de una poderosa organización, cuya total extensión hasta usted con su inteligencia no ha podido captar.
Sen zekanı kullandın.
Usó la cabeza.
Eğer parmakların da zekan kadar uyanıksa, gerçekten hırsızların prensi olmalısın. Hadi.
Si robas como piensas, eres un gran ladrón.
Bay Graham, o mükemmel zekanızın size anlatmaya çalıştığı şey son derece basit :
¿ Ha captado su cerebro lo que intento decirle? Es muy simple.
Adresimizi masaya bırakırız. Hoşçakalın Bay Potts, sizin zekanıza sahip bir adamı tanımak büyük bir zevkti.
Adiós, Sr. Potts, ha sido un placer conocer a un hombre tan inteligente.
Zekanı kimden aldın bilmem ama...
No sé de dónde sacaría los sesos, sargento,
Zekanızın gücünü duygusallığa kapılarak boşa harcadınız.
Ha echado a perder su agudeza al revolcarse en sensiblerías.
Bundan ortalamanın üstü bir zekan olduğu sonucunu çıkardık.
Deducimos, un inteligencia por encima de la media.
Birazcık zekanız olursa belki birgün yaşamınız kurtulur.
Esta información le podría salvar la vida algún día.
Arkadaşlarınızın yerini tespitteki zekanız takdire değerdi.
Su ingenio en ubicar a sus compañeros es notable.
Zekan, Hayal gücün... o bozuk fikirlerle dolu pis aklın.
Por tu mente... Tu imaginacion Esa inmunda mente con ideas podridas
Bu sınıfı, zekanızla doldurun.
Llene este salón con su inteligencia.
Jack, burası sana göre bir yer değil. Burada saklanamazsın. Senin çok keskin bir zekan var.
Jack, éste no es lugar para ti, tu mente es demasiado fuerte.
Bizim seni öldürme arzumuz seni zekanı aşar, sonsuzluğun sınırlarına dayanır, eğer onun bir sınırı varsa tabii.
¿ No sabes que nos gustaría a matar mil veces a los límites de la eternidad, si tiene alguna eternidad.
Orca balinaları hakkında beni sorguya çektiğin vakit amacın herhalde zekanı geliştirmek değildi, zekan varsa tabii.
que estupida he sido! quiere matar la orcas!
Babamıza ve Kutsal Meryem'e yarını anlat ki Allah zekanı aydınlatsın.
Mañana por la mañana, antes de ir a la escuela, reza tres padrenuestros, Ave María y Gloria, para que el Señor te ilumine la mente.
Biz sizin zekanızı tercih ederiz Onların büyük korumalarına
Nos gustan más vuestras cabezas Que sus enormes... pesas
Bu kısa kalışınız süresince, zekanızı, nüktelerinizi ve yellenmekle ilgili komik esprilerinizi öğrenmek için dört gözle bekledim.
Durante vuestra estancia, espero aprender más de vuestro ingenio, juegos de palabras y divertidos chistes sobre ventosidades.
Bu bir zekanın işi olabilir mi?
¿ Podría tratarse de un ente inteligente?
Zekan arttıkça, duyularını yönlendirebiliyorsun.
A medida que uno se hace más listo, puede manipular sus sentidos.
- Zekanı kullansana! O bir kadın.
- ¡ A ver si usas el senrido común!
Çok verimli bir zekan var çok daha üstün bir fiziğin var, hiçbir duygusal engelin yok senin dizaynına ulaşmak için hayatlarını adayan Vulkanlar var.
Usted tiene un gran intelecto y una enorme capacidad física sin impedimentos emocionales. Hay vulcanos que aspiran toda su vida a ser como le han diseñado a usted.
Ve sizi AIDS'li olduğunuz için kovmak istemiyorlar o yüzden, parlak zekanıza karşın, sizi yetersiz gösteriyorlar.
No quisieron despedirlo por tener SIDA sino por incompetente.
Buraya zekanıza ve anlayışınıza hitap etmeye geldim.
He venido para apelar a su inteligencia y comprensión.