Zevkim traduction Espagnol
213 traduction parallèle
Benim kadınlar zevkim hakkında ne düşünüyorsunuz?
¿ Qué opináis de mi elección?
- İyi bir zevkim olduğunu biliyordum.
- Siempre he tenido buen gusto.
Aslında, benim zevkim değildi.
De hecho, no es de mi gusto.
Sonra... Kendim için... kendi zevkim için.
Después es para mí.
Eğer iyi bir zevkim olsaydı, zaten senden hoşlanmazdım.
Si yo tuviera buen gusto, no me gustarías.
Solucanı kendi özel zevkim için saklamayı tercih ederim.
Prefiero guardar al gusano para mi disfrute personal.
Batman'ı altetmek benim tek zevkim neşem, yeryüzündeki mutluluğum, cennetim.
Derrotar a Batman es mi única alegría, mi ilusión, mi cielo en la tierra, mi paraíso.
Benim en büyük zevkim ve tutkum restoranımdır!
¡ Escuche, mi pasión, es mi restaurante!
Benim zevkim için fazla olmaya başladı.
Se nos acercan demasiado para mi gusto.
Şu an hayatımdaki en büyük zevkim yalnızlık. Karşımıza çıkan herneyse, ayak uydurup tadını çıkartmalıyız diyen sendin.
Es el mayor placer de mi vida actual, y tú dices que hay que vivir según el placer.
Bir cevap almazsam gelecek zevkim Katolik bir rahibi öldürmek olacak ya da... " bir zenciyi
Si no oigo nada de ustedes mi siguiente placer será matar a un cura católico o a un "... negro.
Hayır, bu benim zevkim değil.
No lo deseo.
Benim hayattaki en büyük zevkim, dikkatsiz ya da sorumsuz olduklarını düşündüğümde hükümetin üzerine gitmektir.
Pero es uno de mis mayores placeres... si creo que están siendo descuidados e irresponsables.
Bu öyküde ben, işim gereği düzmece Tanrı, zevkim için de büyücü rollerini üstlendim.
En esta fábula, soy falso dios de profesión y mago por vocación.
- İyi de bir zevkim var.
Yo también tengo buen gusto.
Benim zevkim sana zevk vermekten geçiyor ve senin bütün isteklerine uymaktan.
Mi placer radica en darte placer a ti... y obedecer todos tus deseos.
Ve sanïrïm o da benim zevkim olacak.
Y espero que ella me satisfará.
- Ama fazla zevkim yok.
- Pero muy poco gusto.
Tüm gün otelde tıkılıp kalıyorum. Beni hiç çıkarmıyorsun, tek zevkim... arkadaşlarımla kaçamak yapmak.
Estoy enclaustrada en el hotel, sólo salgo a veces a ver a mis amigos.
- Zevkim için, Kardinal.
Para mi diversión, Eminencia.
Zevkim için.
Para mi diversión.
Sen de benim zevkim için mi buradasın?
¿ También estás aquí para mi placer?
Sana bir şey diyeyim mi evladım, benim asıl zevkim... senin gibi gençlerle bizim gençlik merkezinde çalışmak.
Te dire algo. Mi verdadera satisfacción es trabajar con jóvenes como tú en nuestro nuevo Centro Juvenil.
Ben bunu, zevkim için yapıyorum.
Lo hago porque lo aprecio y me gusta.
Benim için öyle. Önemli olan benim zevkim değil, sizinki.
Para mí, sí, pero no es mi gusto el que cuenta, es el suyo.
Sadece özel bir kitap zevkim var.
Sólo tengo un gusto particular por los libros.
Renk zevkim iyidir.
Tengo mucho ojo para los colores.
Yemek zevkim iyidir. Müzik zevkim iyidir. Ama en önemlisi erkek zevkim iyidir.
Tengo buen gusto en comida, música pero más que nada tengo un gusto impecable con Ios hombres.
Düş kırıklığı içinde kararımı verdim. Stilim ve zevkim vardı, ama yeteneksizdim.
Llegué a la frustrante conclusión de que tenía gusto y estilo, pero no talento.
İşim para, zevkim yemek yemek.
El dinero es mi negocio, comer es mi placer.
Sonuçta kendi zevkim var, kendime çalışmalıyım.
Yo tengo mis propio... gustos y debo ser mi dueño.
Buraya benim keyfim ve zevkim için getirildin.
Está aquí para mi entretenimiento y contemplación.
Sanattan anlamam, ama zevkim vardır.
Podré no saber de arte, pero sé lo que me gusta.
Tabii sigara hayattaki en büyük zevkim.
Lo que, por supuesto, es mi mayor gozo.
İyi bir zevkim var, değil mi?
Tuve buen gusto, ¿ no?
Özel zevkim için.
Me divierte.
Küçükken, senden birkaç yaş büyükken kendi zevkim için Agamemnon'un çevirisini yapmıştım.
Cuando yo era muy joven, no mucho más de lo que es usted ahora, Escribí para mi propio placer... una traducción del Agamenón, bastante libre, recuerdo que eran versos en pares.
Zevkim olağanüstüdür.
Mi gusto es espléndido.
Alkol tek zevkim olmaya başladı ve her dakikanın tadını çıkardım.
El alcohol era mi única alegría y me era indispensable.
Bilinmiyor, dünyada hiç görünmedi. Sadece benim kendi zevkim için varlar.. ve halen, benim özel koleksiyonum tamamlanmadı.
Desconocidos y no vistos por el mundo en general, sólo existen para mi placer y aun así, mi colección privada está incompleta.
Bu benim şahsi zevkim.
Es para mi propio entretenimiento.
Ama en büyük zevkim karım Ginger'ın salondakilerle ilgilenmesini izlemekti.
Pero mi mayor placer era observar a mi mujer, Ginger, encandilar a la gente.
Zevkim mi? Hindistan'da film çekme şansını elde ettiğim zaman,... İki kez düşünmeyeceğim!
Cuando tengo la oportunidad de filmar una parte de la India, no me lo voy a pensar dos veces.
Benim zevkim sizindir, Efendim.
Mi placer es el tuyo, mi Señor.
Arkadaşlarım müzik zevkim için hiç de fena şeyler söylemezler.
- Sí, mi esposo... Y mis amigos dicen que no soy para todos los gustos.
Tek zevkim benim için çalışanlara eziyet etmektir, sizin gibilere.
Mi mayor placer es tormentar a la gente que trabaja para mí. Gente como usted.
Zevkim kadın ve çocuklar söz konusu olduğunda mükemmel olmuştur. Dur bir bakayım.
Sostiene su cabeza.
Kadın konusunda zevkim iyidir. Hiç yanlış birini önerdim mi?
¿ Te he fallado alguna vez?
Benim zevkim biraz yaya kalıyor.
Mis gustos son un poco más humildes.
Neyse ki zevkim o zamandan bu yana epeyce gelişti.
Afortunadamente, mi gusto se ha refinado mucho desde entonces.
Zevkle efendim. Ve sanırım o da benim zevkim olacak.
Es una satisfacción.