English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ Z ] / Zg

Zg traduction Espagnol

19,483 traduction parallèle
Evet, hem de nasıl kızgınım.
Sí, demonios, estoy enojado contigo.
Ama en çok, olmadığım biri gibi davrandığım için kendime kızgınım.
Pero estoy más enojado conmigo mismo por ser algo que no soy.
Kızgın işçiler...
Trabajadores enfadados han tomado...
Galiba biraz kızgınım.
Creo que me sentía un poco enfadado.
Ben de kendime kızgın olurdum.
Yo también lo estaría.
- Kızgın değilsin, değil mi?
Sin resentimientos, ¿ verdad?
Kimse sana kızgın değil.
Nadie tiene nada contra usted.
- Kızgınsın.
- Estás molesta.
- Neden kızgın olayım ki?
- ¿ Por qué estaría molesta?
Benim Caitlin'in Ronnie'yi sevdiği kadar Deathstorm'u sevdiyse eğer bence Zoom'a onu öldürdüğü için oldukça kızgındır.
Si amó a Deathstorm tanto como Caitlin amó a Ronnie, creo que estaría más que molesta con Zoom por matarlo.
Neden kızgınlar ki?
¿ Por qué coño se enojarían?
Bence Beth sadece ilk buluşma sonrası aramayan birine biraz kızgın.
Creo que Beth está un poco amargada por el hecho de que alguien no volviera a llamarla después de la primera cita.
Evet, yani kızgın ama eşi öldüğü için yas da tutuyor. Evet.
Sí, es decir, está enfadada, pero también está llorando la pérdida de su marido.
Dünyaya kızgın olabilirsin, bana da kızgın olabilirsin, ama anahtarları al.
Mantente enojado con el mundo, mantente enojado conmigo, pero toma las llaves.
Kızgın olmakta çok haklılar.
Tienen todo el derecho de estar enojados.
Katie, bana kızgın olduğunu biliyorum, ama bütün hikayeyi bilmiyorsun.
Katie, sé que estás enojada conmigo, pero no conoces toda la historia.
- Peki kızgın değil misin?
- Bueno, ¿ no estás enojado?
- Tabii ki kızgınım!
- ¡ Claro que estoy enojado!
Bunun için hala çok kızgın.
Sigue enojado por eso.
Bana kızgın mısınız?
¿ Está enojada conmigo?
Sana kızgın değilim Thomas.
No estoy enojada contigo, Thomas.
Lex, soruşturma için kızgınsın biliyorum ama son konuşmamızdan sonra, kesin kararlar vermem gerekiyordu.
Lex, estoy seguro de que estás enojado por la investigación, pero luego de nuestra última conversación, tuve que tomar ciertas decisiones.
Bu tam da bizim Wells'in parçacık hızlandırıcının patlayabileceğini öğrendiğimiz ve ona kızgın olduğumuz zaman, yani sende bir farklılık görürse bunun yüzünden olduğunu düşünür.
Esta fue la primera vez que descubrimos que Wells sabía que el acelerador podría explotar y todos estábamos enojados con él, así que cualquier cosa que pudiera parecer extraña sobre tu comportamiento, Wells lo podría atribuir a eso.
Sen delisin ve kızgınsın.
Estás loco y enfadado.
Allison'la görüştüm ve sana acayip kızgın.
He visto a Allison y está enfadada contigo.
Doğru. Yani ona kızgın değildin?
Entonces, ¿ no estaba cabreado con ella?
- Açık! - Evet, kızgın olduğunu görebiliyorum Ted.
Puedo ver que estás enfadado, Ted, pero el hecho de que reclutaras en persona a
Hâlâ kızgın mısın?
¿ Sigues enojada?
- Kızgındım. Üzgündüm.
Estaba enfadado y nervioso.
- Efendim? - Ona kızgınsın, ve bunu anlıyorum ama sadece senin dediğini yaptı.
- Estás enojada con él, y entiendo eso, pero sólo hizo lo que pidió.
Sana, daha çok, ama avukatlara kızgın, sisteme kızgın, ve Tanrı'ya kızgın.
Contigo, principalmente, pero enfadada con los abogados, el sistema, y Dios.
Asher'ın tarafını tuttuğum için bana kızgınsın.
Estás enfadado por ponerme de lado de Asher. Bien.
- Ona kızgın olmadığını söyle.
- Dile que no estás enfadada con él.
Haber vermeden Annalise'le konuştum diye kızgınsın...
Lo entiendo. Estás molesto porque hable con Annalise a tus espaldas.
- Hayır, yalan söyledin diye kızgınım.
No, estoy enojado porque me mentiste. ¿ Qué?
Tamam artık kızgın olmana gerek yok.
Oh, no seas tan enfadada.
Kızgın
Molesto
- Hala bana kızgın. Delege iken engellediğim bir yasadan ötürü.
- Él sigue enojado sobre ese proyecto de ley de defensa que maté cuando era coordinador...
Sen kızgın mısın?
¿ Estás enojado?
Ben kızgınım.
Yo estaría enojada.
Ben kızgınım.
Estoy enojada.
Eğer Karanlık hayatta ve kızgınsa bizi öldürür ve bu büyük bir kayıp olmaz.
Así que, si la Oscuridad aún está viva, y está enojada, y nos mata, no hay gran pérdida.
Bana kızgın olduğunu biliyorum.
Mira, tío, ya sé que estás enfadado conmigo.
Kızgın hissediyor olmasın.
Y ahora estás cabreado.
Kızgın yani.
- Ah. Está enojado.
Söylemem gerek, kızgın olmamana biraz şaşırdım.
Me sorprende un poco que no esté molesto.
Ben hala kızgınım.
Sigo molesta.
Kızgındım, üzgündüm, yalnızdım.
Estaba enojado, acongojado, solo.
Charlie olayından dolayı kızgın mısın bana?
¿ Estás enfadada por lo de Charlie?
evet kızgınım.
Sí. Lo estoy.
Yine de ona fena hâlde kızgındın, değil mi?
Sin embargo, estaba muy enfadado con ella, ¿ verdad?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]