English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ Z ] / Zindan

Zindan traduction Espagnol

672 traduction parallèle
"Yoksa bizden de biri Böyle mi yitirecek yaşamının sonunu, Kim ister, kim yönelir kızıl bir Cehenneme Körükörüne döndürsün kaderinin yolunu." Reading Zindanı Balladı Şiir :
Y me pregunto si cada uno de nosotros acabaría de la misma manera, ya que nadie puede decir por qué rojo Infierno su alma ciega vagabundeará.
"Eğer konuşursam çocuk ve benim için zindanın kapısını gizlice açacak mısınız?"
" ¿ Y si hablo, nos abrirás en secreto las puertas de la prisión al niño y a mí?
Zindanın anahtarı.
- ¿ Qué es?
Peygamber der ki... tek bir eş insana hayatı zindan eder, çünkü hep canı sıkılır.
El Profeta dice... que una esposa da una vida miserable porque siempre está aburrida.
Ev bir zindan, bir türbe sanki.
Esa casa es una mazmorra, un sepulcro.
Amacına hizmet eden bir zindan. Zindan mı?
Bien, para una mazmorra cumple su propósito.
Yemek salonunun tam aşağısında derin bir zindan varmış.
Hay una mazmorra profunda en la salida del salón de banquetes.
Kiloran iki sevgilinin üzerini soymuş, onları birbirine zincirlemiş ve zindanın içine atmış.
Kiloran desnudó a los amantes, los encadenó juntos, y los echó a la mazmorra.
Avrupa'nın kalbinde, çok büyük bir hapishane,... Gestapo'nun milyonlarca kurbanını içine sürdüğü, uçsuz bucaksız bir zindan.
Una vasta prisión en el corazón de Europa, una inmensa mazmorra hacia la que la Gestapo conducía a sus millones de víctimas.
Hayatı sana zindan ettiği için ona küllükle vurmuşsundur.
Creo que le dio con ese cenicero porque ella le estaba amargando la vida.
"Sevdiğim şeyi tekelime almaktansa, " Zindan kokuları içinde bir kurbağa gibi yaşamayı yeğlerdim. "
"Antes preferiría ser un sapo,... viviendo de los vapores de un calabozo,... que guardar para otros un solo rincón..."
Korkuların zindanındayım.
¡ Prisionero de mis dudas y mis miedos!
Filmimizin adı : "Zindan".
Hemos llamado a nuestra película "Prisión".
Zindan fokurdayan kazanlar.
Calabozo... calderos con burbujas.
Dövüşmek istemiyorum diye birkaç adam bana hayatı zindan ediyor.
Algunos tíos me lo están poniendo difícil porque no quiero pelear.
Zindan mı?
¡ Algún calabozo!
Abuk subuk Versailles Anlaşması halkımızı kasten aşağılıyor. Almanya bir gün kendi soyundan gelen o dehayı uyandırıp bir kurtarıcı gibi o utanç zindanından bizleri salıverecek.
Porque a causa del absurdo tratado de Versalles que humilla nuestro pueblo a propósito de Alemania resurgirá la genialidad de su sangre que nos sacará de su humillante prisión...
Zindanım.
Mi prisión.
Onu bana verin. Ona dünyayı zindan edeceğim. Hayatı boyunca huzur bulamayacak.
Me la entrega y yo me encargo de que la echen lo suficiente para... que esté incómoda el resto de su vida.
Zindanın kapıları açılır ve prensimiz özgür kalır.
Y ahora las puertas del calabozo se abren... y nuestro príncipe queda libre para irse.
Karşınızda bir zindan. Sonsuzluğa uzanan dağlar, yaylalar ve kumlardan meydana gelen...
Sea testigo de un calabozo, que se extiende hasta el infinito.
Bu zindanın bir de mahkumu var. James A. Corry... Burasıysa onun mekanı.
El calabozo tiene un prisionero, James A. Corry.
İçinde bulunduğumuz durumda, gözün görebileceği yere kadar uzanan bir hapis. Çünkü bu zindan, yeryüzünden 14 milyon kilometre uzaklıkta bir asteroit.
Una reclusión que en este caso se extiende tanto como se puede ver, porque este calabozo particular está en un asteroide a 9 millones de millas de la Tierra.
Kalmadı artık öyle bir yalanı, zindanı, bağı kaybetme korkusu.
Se fue ya ese miedo a perder esta unión, esta prisión, esta mentira.
Ve böylece dilenci şatonun zindanında hapsedildi.
Así que encerraron al mendigo en la mazmorra del castillo.
Giulia yaşayabilir, ya da ölebilir ya da felçli kalıp, 30 yıl bize hayatı zindan eder.
Giulia puede vivir, puede morir, o puede estar paralizada 30 años.
40 yıl boyunca, sihirli güçlerin hazırlamak ve bu zindanın kapılarını açmak karanlık sırlarını istiyorum.
Cuarenta años invertí en hacer polvos mágicos que abren las puertas de las prisiones y adormecen la mente.
İşten eve geldiğim vakit, hava zindan gibi karanlık oluyor.
Para cuando llego a casa del trabajo, está como boca de lobo.
- Dört gün zindan, yiyecek veya su yok!
Cuatro días en la mazmorra, sin comida ni agua.
- Sen ölünce onlar serbest kalırsa zindan ya da manastır fark etmez bana.
- Si salen cuando mueras. Será la mazmorra o el convento para mí.
Söylesene hangi meleğin böyle bir zindanı vardır?
¿ entonces qué son... todas estas trampas?
Neden bir zindanınız var?
¿ Por qué hay tantas trampas aquí?
O zindan, atalarımın kullandığı bir yerdi!
Todo esto lo heredé de mis antepasados.
Kendisini gizlediği bu karanlık çıkmaz da farkedemeden kendi zindanına dönüştü.
Y este escondite, sin que él lo sepa, se ha convertido en una prisión.
Özgürlük, aşağılanmış olan için sadece bir zindan değil midir?
¿ La libertad no es veneno para los humillados?
Sen hep Danby'leri hapsedecek bir zindan yok, demez miydin?
Dijiste que no había cárcel que retuviera a un Danby.
Bu zaman zarfında Apaçiler burayı bize zindan ederler.Şimdi dinleyin beni bir Birleşik Devletler Hükümet görevlisi öldürüldü.
Para entonces los apaches nos habrán enterrado a todos. Ahora escuchad... Un hombre del gobierno de los Estados Unidos ha sido asesinado.
Bir mağara şeklindeki kocaman bir zindan hayal edin.
Imagine un gran calabozo en forma de cueva.
Kale, saray ve zindan olarak kullanıldı.
Ha sido una fortaleza, un palacio y una prisión.
24 salon ve bir zindan.
24 salas y una mazmorra.
İmparatorun zindanında yazması zor.
Es difícil escribir en la prisión del emperador.
Bu iğrenç delik de nedir? Zindan hücresi.
¿ Qué es este agujero espantoso?
Zindan hücresi.
- No. Oubliette.
- "Zindan hücresi" kulağa komik geliyor.
- "Oubliette" me causa gracia.
Zindan mı?
Una celda...
- Bu mektup yüzünden Dif şatosunun zindanında 14 yıl yaşadım
Por culpa de esta carta viví 14 años en una mazmorra del castillo de lf.
Sonra bir gün, yeterli cesareti topladım... ve onu zindanında öldürmeyi denedim.
un día cobré animos e intenté matarla en su calabozo.
Deniz kıyısında bir zindan.
Una mazmorra junto al mar.
Zindan çok uzak.
Los calabozos están lejos.
- Zindan.
- La mazmorra.
- Zindan gibi kara!
Como boca de lobo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | translate.vc.com@gmail.com