Ziyanı traduction Espagnol
1,830 traduction parallèle
Aklından ziyanın mı var?
¿ Eres retardado?
Ayrıca ayrılsaydın, bu zamanın ve çabanın ziyanından başka bir şey olmayacaktı.
Además, sería una gran pérdida de tiempo y esfuerzo si te fueras.
Benim vaktimi ya da kendi vaktinizi ziyan etmeyin, Peder Cassidy.
No desperdicies mi tiempo ni el tuyo, Padre Cassidy.
Fırsatlar ziyan oluyor ve kupa uzaklaşıyor.
Las oportunidades van pasando y la Copa cada vez está más lejos.
'Oh, ziyan ettiniz yani şarabı.'
Parece un desperdicio tan grande.
Bunu ziyan etme. Evet, doğru. Bozkır boyunca uzanıp bu atlama taşına ulaşan insan kuyruğunu gördüm.
He visto la línea que se extiende a través de la pradera hacia este peldaño.
Evet, ziyan olmasın biletler
Sí, odio ver que se desperdician.
Şimdi buradasın sonra gitmiş olursun. Beni bu kadar kızdırmasının nedeni de bu. Kızımız ziyan oldu gitti işte.
Estás aquí, y después te has ido, y eso es lo que me vuelve loco, que ella sólo..... ella sólo lo desperdicio todo.
Bu sabah asla böbrek bulamayacaklarını düşünen iki kişinin hayatı ziyan oluyordu.
Esta mañana, dos personas esperaban un riñón que quizá no iba a llegar nunca.
O nedir bilmiyorum, ama siz hayatınızı tv izleyerek ziyan etmek istiyorsanız...
No sé qué es eso, pero... chicos, si quieren malgastar su vida viendo la televisión...
Şerif'in BZ gazını öyle ziyan etmesi gerçekten de biraz tuhaf.
Parece extraño que Sharif gastara el gas BZ de ese modo.
Ziyan etmiyordu.
No lo estaba gastando.
Madem buradayım, beni ziyan etmeyelim.
Sabes, como estoy aquí, es una pena desperdiciarme.
- Akıllara ziyan.
- Ebrio.
- Ziyanı yok.
- Tranquilo.
Hepsi bir köpek cenazesi ve aksi bir adam için ziyan oluyor.
Parte de mi mejor trabajo todo malgastado en el funeral de un perro y un pequeño hombre mezquino.
Ziyan
¡ Aléjate!
Çünkü burası suşi gibi akla ziyan olacak. O yüzden hasetçiler sola.
"No deje a nadie entrar sino está en la lista porque este rancho va a estar crudo como el sushi, como aborrecedores a la izquierda".
Yemeği ziyan etmek günahtır.
Es pecado desperdiciar comida.
Odanın ziyan olmasını istemem.
No quiero desperdiciar la habitación.
Bu seçim 12 Aralık tarihi itibariyle çözülmezse Florida'nın 25 oyunun ziyan olmamasını sağlamak yasama meclisine düşer. - Sayın Sözcü!
Si esta elección no se resuelve para el límite seguro del 12 de diciembre entonces es el deber de los legisladores asegurar que los 25 votos electorales de Florida no corran peligro.
- Sen onu ziyan ederdin.
- Lo malgastarías.
Tam bir ziyan olur.
Es un desperdicio.
Paranı o okul için ziyan etmemeliydin.
No debiste haber gastado tu dinero en esa escuela.
Zarar ziyan için üzgünüm patron.
Disculpe por el destrozo, jefe.
Bir bardak sütü böyle ziyan etmek ne ayıp.
Qué lástima, desperdiciar así un vaso de leche.
- Ziyan yok, kusur yok.
- No hay daño, no hay pena.
Yarın nalları dikecek olman büyük ziyan.
Es una lástima que mañana seas desmembrada.
Şimdi, bunu ziyan etmek istemiyorum, orospu çocuğu.
Ahora, no quiero que esto se sepa, idiota.
Bir buçuk kilo psödoyu ziyan ettin.
¡ Gastaste casi 2 kilos de "pseudo"!
Araç yanmadıkça, siz boş yere benzini ziyan etmekden başka bir şey yapmış olmazsınız.
A menos que el auto esté en llamas, sólo desperdiciaras gasolina.
Yeteneklerinin ziyan olup gittiği bir işde çalışan birini görmek beni üzüyor.
Solo creo que es una pena ver un hombre con tus talentos... desperdiciarlos en un trabajo que es indigno para él.
Ziyan etmeyelim.
Es una pena desperdiciarlos.
Ve çoğu zaman benim paramı ziyan etmedin.
Pero si tratas de joderme de nuevo
Ziyan oldu.
Qué desperdicio.
Değerli sıcak suyu ziyan etmek demek.
Es un desperdicio de agua caliente.
Semtexler ziyan oldu.
Fue un desperdicio de Semtex.
Bunlar çöpe giderek ziyan olacak.
Sólo quédate atrás. ¡ No! ¡ aah!
birkaç arkadaşla rastlaştım ve ziyan olduk şiişt!
Me reuní con algunos amigos en Ramla y en Fylla
Zekanı mobilyalarla mı ziyan edeceksin?
¿ Quieres malgastar tu inteligencia en madera?
Neden ziyan edeyim ki?
¿ Por qué desperdiciar comida?
Boşuna enerjini ziyan ediyorsun.
Gasta energía.
Genelde tatlı yemeye başladığımızda ne kadar endişeli olduklarını anlatırlar. Vaizlikle hayatımı ziyan ettiğim için.
Es que para los postres ya están diciendo lo preocupados que están porque estoy desperdiciando mi vida siendo capellán.
Bu adaletsizlik düzeltilene kadar, günde 13 bin dolar ziyan edeceğim.
Hasta que esta injusticia se corrija tiraré a la basura 13.000 al día.
Sınırlı miktarda medikal malzememiz var ve ben bunu ziyan etmek niyetinde değilim.
Tenemos una cantidad limitada de medicamentos y no voy a desperdiciarlos.
Antibiyotikleri ziyan ediyorsun, röntgen -
Desperdiciaste antibióticos, radiografías- -
Bu ziyan etmek değil.
Eso no fue desperdiciar.
Ona bırakıp ziyan etmek istemedim. Herhâlde DNA örneği istememize bir itirazın olmaz.
¿ Supongo que no nos darás una muestra de ADN?
Onlar Kara Kedi personelleri olmalilar.. Onlar neden Punjab da Hayatlarini ziyan ediyorlar..?
'Ambas de ellas deberian ser Guardias de seguridad por que desperdician su vida en Punjab?
Ve mükemmel bir oyunu ziyan mı edelim?
¿ Y desaprovechar el montaje perfecto?
Ben o parayı ev alsın diye verdim, aptal bir arabada ziyan etsin diye değil.
Le presté ese dinero para conseguir un departamento, no para que lo gaste en un estúpido auto.