Ziyaret traduction Espagnol
13,864 traduction parallèle
Dün bin kişi geldi. O yüzden ziyaret için iyi bir zaman değil.
Ayer fueron mil, así que este no es el mejor momento para una visita.
Ziyaret saatimizin bir saat ile sınırlandırılması demek oluyor.
Significa que nos han dicho que limitemos el tiempo de visita a una hora. No más.
General Said o sabah sizi birlikleri ziyaret etmeniz için davet etmiş.
Por lo visto, el general Said lo invitó a visitar las tropas esta mañana.
Hayır ama götürüldüğü yerde onu ziyaret edebilirsin.
No, pero puedes visitarlo adónde quiera que termine.
Ne, bir kadın sevgili kardeşini ziyaret etmeye gelemez mi?
¿ Qué, una mujer no puede pasar... a ver a su hermano, al cual ama?
- Umarım kısa bir ziyaret olur.
- Confío en que sea una visita corta.
1776'nın son saatlerinde Revere'yi Bostan'daki gümüşçüde ziyaret etmiştim.
En las horas finales de 1776, visité a Revere en su herrería de Boston.
Geçerken restoranın sahibini ziyaret edeyim demiştim.
Estaba visitando al dueño del restaurante mientras pasaba.
Rahiplerim vaaz vermek için birkaç kez burayı ziyaret etmişlerdi.
Mis sacerdotes han venido aquí una o dos veces para predicar.
Tehdit demişken. Belki de gidip şu falcını bir daha ziyaret etmeliyiz. Bizi tehdit eden şeyler konusunda dikkat çekici başka bir gelişme olup olmadığını sorarız.
Hablando de eso, tal vez deberíamos ir a pagar su vidente otra visita, ver si hay algo ha roto en el foco en lo que respecta a esa misteriosa amenaza contra nosotros si, es decir, que está preparado
Görünen o ki, Rick olarak bilinen uzaylı bizi yeniden ziyaret ediyor. Zamanında "Gooble Kutusu" teknolojisini dünyamıza armağan etmişti.
Parece que nos ha vuelto a visitar el alienígena conocido como Rick, que una vez le dio a nuestro mundo el regalo de la tecnología de la "caja gooble", que, cuando se pisa, genera electricidad,
Görünen o ki, Rick olarak bilinen uzaylı bizi yeniden ziyaret ediyor. Zamanında "Gooble Kutusu" teknolojisini dünyamıza armağan etmişti.
Parece que estamos siendo revisitados por el alienígena conocido como Rick, a quién le dio a nuestro mundo regalo de la tecnología de la caja gooble.
Döner dönmez yanına gelip ziyaret edeceğim.
En cuanto regrese, iré a verte.
Cordovia Cumhuriyeti Prensi Gustav ülkesi iç savaşın eşiğinde olduğu halde bu hafta Los Angeles'ı ziyaret edecek.
El príncipe Gustav de Cordovia visitará Los Ángeles esta semana, mientras su país está al borde de la guerra civil.
Ama önce, ülkemizi ziyaret eden Cordovia Prensi Gustav bu öğlen kısa bir süre kayboldu ancak çok geçmeden Beverly Hills'te chili satın alırken bulundu.
Pero antes, el príncipe Gustav de Cordovia desapareció brevemente esta tarde, pero fue rápidamente hallado comprando chili con carne en Beverly Hills.
Bu hayat ziyaret etmek için güzel ama yaşamak için değil.
Esta vida es bonita para visitar pero no para vivir.
Teslimatı yapar sonra pazara gelip beni ziyaret eder ama o gün gelmedi.
Ella deja sus cosas y viene a verme al mercado, solo que no apareció.
Oxford'ta Percy'nin bir arkadaşı bizi ziyaret etti.
Estábamos visitando a un amigo de Percy en Oxford.
İçişleri Bakanı onu gece 10'da ziyaret etti.
El Ministro del Interior le hizo una visita a las diez de la noche.
Düşündümde belki bu ziyaret hikayelerimden birine konu olur.
Pensé que quizás esta visita podría proporcionarme la base para uno.
Seni hapiste ziyaret ettiğimde ne dediğini hatırlıyor musun?
¿ Recuerda lo que me dijo cuando le visité en la celda?
Bir ziyaret edelim bakalım.
Vamos a hacerle una visita.
Öfkeli kral ilk nereyi ziyaret etti dersiniz?
¿ A quién visitó primero el enfurecido rey?
Kral onun odasını ziyaret ederken sık sık ona eşlik ettim.
Cuando el rey frecuentaba su habitación, yo estaba a menudo a su lado.
Kurnaz Soong-jae seni ziyaret etmiş.
Escuché que ese zorro de Soong Jae te visitó.
Bana kardeşimi ver. Ya da belki ağabeyin Tristan'ı ziyaret edebilirim.
Devuélveme a mi hermana, o quizás podría pagarlo con una pequeña visita a tu hermano Tristan.
Size verdiğim adresi ziyaret ettiniz mi?
¿ Fue a la dirección que le proporcioné?
Her gün CIA'in üst düzey yetkilileri tarafından ziyaret edilmiyorum sonuçta.
No cada día me visita un oficial de alto rango... de la Agencia Central de Inteligencia.
Saul Berenson ziyaret etti beni bugün.
Saul Berenson me ha visitado esta mañana.
Kız kardeşini ziyaret için Samarra'ya gidecek.
Pero se va a Samarra a ver a su hermana.
- Onu ziyaret etmem gerek zaten.
Le debo una visita, de todas formas.
Bu sabah, Calico karısını ve çocuklarını Tallinn'e giden bir uçağa bindirdi, sözde eşinin akrabalarını ziyaret etmesi için.
Esta mañana Calico ha subido a su mujer e hijos a un avión con destino a Tallín, supuestamente para ver a su familia.
Tamam, Laurel zaten orada annesini ziyaret ediyor. Onu arar uğradığımızı söylerim.
Bien, bueno, Laurel ya se encuentra ahí visitando a su mamá, así que la llamaré y le avisaré que iremos.
Annenizin çarşaflarının değiştirilmesi için de not düşeceğim fakat ziyaret saatimiz bitti maalesef. Koroya katılmak istiyorsanız buyurun tabii.
Mira, voy a hacer una nota para cambiar la cama de tu madre, pero me temo que las horas de visita han acabado, así que, al menos que desees unirte a cantar...
"İletişim yasak" lafı hepsini kaplıyor Kyle. Ziyaret, telefonla arama, hediye bile.
"Sin contacto" cubre todo, Kyle visitas, llamadas telefónicas, incluso regalos.
- Dostum, gelip beni ziyaret edebilirsin.
- Tío, puedes venir a visitarme.
Verdiğin ikramlara rağmen bunun arkadaşça bir ziyaret olmadığını biliyorum.
A pesar de las delicias grasosas, sé que esta no es una visita social.
Belki Alak'ı bir dahaki ziyaret edişinde sana eşlik ederim.
Tal vez la próxima vez que visites a Alak, te acompañaré.
Hayvanat bahçesine giden insanlar ayrıca müzeleri de ziyaret ederler.
Cuando la gente va a al zoo también visita museos.
Ya da onu benim ziyaret etmemi mi tercih edersin?
¿ O preferiría que la visitase yo mismo?
- Onu ziyaret eden bir kadın var.
Hay una mujer que lo visita.
Maalesef bu bir ziyaret değil.
Desafortunadamente, no es una visita social.
10 : 01'de adamım beni sana bir ziyaret yapmaya getirecek.
A las 22 : 01, mi hombre me lleva a hacerte una visita.
- Bay Senarak'ı ziyaret etmeliyiz.
Tenemos que ir a hacerle una visita al señor Senarak.
Elbette, bu ziyaret ettiğim model bir hapishaneydi. İyi hâl gösteren mahkûmların ödüllendirildiği bir yer.
Por supuesto que visitaba una prisión modelo, un lugar donde los reclusos eran recompensados por su buena conducta.
Araştırın, okuyun, izleyin, sonra gelin bizi ziyaret edin.
Investiguen, lean, vean, y luego vengan a visitarnos.
- Colombo'daki halamı ziyaret edeceğim.
Voy a visitar a mi tía en Colombo.
Gidip onu ziyaret edelim.
Vamos a hacerle una visita.
Ne yazik ki, FBI'in seni ziyaret etmesi an meselesi, ve buna izin veremeyiz. Çünkü sen, yaygin olarak bilinen yarim is denen seyin ta kendisisin.
Por desgracia, solo es cuestión de tiempo antes de que el FBI le haga una visita, y no lo podemos permitir, porque usted es lo que solemos llamar un cabo suelto.
Hadi Maxwell Lord'u ziyaret edelim.
Vayamos a hacerle una visita a Maxwell Lord.
Doktor Laster'ı tekrar ziyaret edeceksin.
Y debes volver a terapia.