Zorlamalar traduction Espagnol
65 traduction parallèle
Ve seni hastanede kalmaya zorlamaları da büyük bir ayıp.
Y es vergonzoso que te obliguen a vivir allí.
Annemi belgeleri imzalamaya zorlamalar. Sence de...
Obligas a mi madre a que firme un papel.
Belki beni kardeşimle yatmaya zorlamaları ya da onun gibi bir şey mi?
¿ Como obligarme a acostarme con mi hermano... o algo parecido?
Alice, seni tekrar toparlamak için ilk iki hafta biraz zorlamaları gerektiğini söylediler.
Alice, dicen que te presionan... las primeras dos semanas, así luego te pueden recuperar.
Çok geç olmadan seni Glassman Klinik'e gönderecek zorlamalar.
Una que te fuerza a regresar a la clínica Glassman antes que sea demasiado tarde.
Ortaçağa ait güvenlik zorlamaları... içten yanmalı sistem ölümcül oranda karbon monoksit üretmekte.
Lazos de seguridad medievales... sistema de combustión interna produciendo niveles letales de monóxido de carbono.
Barış Muhafızı zorlamalarını bırak Aeryn.
No tomes la postura de una Pacificadora dura, Aeryn.
Cordelia, bu işte zorlamalar var.
Aquí hay fuerzas en funcionamiento.
Ed Deline'nın usulsüz zorlamaları olmadan mı?
¿ Sin coacciones violentas por parte de Ed Deline?
Zorlamalarını ve herkesin geçmesini istediğin o aptal psikolojik testlerini anlamıyor.
Nadie del equipo lo entiende ni a sus ridículas frases ni sus entrenamientos ni ese estúpido examen psicológico que hizo que todos tomaran.
Bunun gibi bir skandal, beni şirketten atmaya zorlamaları ve yeniden iktidar olmaları için, onlara son kozlarını oynama şansını verecektir.
Un escándalo como este les daría la última excusa que necesitan para obligarme a abandonar la empresa y recuperar el poder.
Tüm zorlamaları, baskıları bir yana bırakalım tam istediğin gibi bir eğitimin içinde olacaksın. Şimdi kendine bir soru sor.
Vamos a imaginar que nadie te fuerza, que no tienes presión el entrenamiento que necesitas para ser lo bueno que eres y hazte una pregunta sencilla.
Nazilerin, Gettoları nasıl idare ettiğine dair en rahatsız edici örneklerden biri de Yahudi liderlerini, yaşam ve ölüm kararlarını vermeye zorlamalarıdır.
Uno de los aspectos mas perturbadores de cómo los nazis dirigían los ghettos es la manera en que obligaban a los líderes judíos a tomar decisiones de vida y muerte.
Kendisine en iyi şekilde davranılmalı. Zorlamalar, kötü muameleler skandallar yok.
Buen trato nada de hostigamiento, de insultos, de escándalos...
Yarı beslenilenlerin büyük bir kısmının zaten öldüğünü biliyoruz. ... vücuttaki zorlamaların komplikasyonları sonucunda.
Sabemos que un gran porcentaje de aquellos que sobreviven a una alimentación parcial mueren de todas formas debido a complicaciones resultantes del drenaje sus sistemas
Ölüm-kalım ciddiyetinde zorlamalar mı?
Una compulsión de vida o muerte.
Engizisyonun zorlamaları karşısında tarikat üyeleri yer altına çekildiler.
La Inquisición forzó a sus miembros a la clandestinidad.
Tüm zorlamalarına gerçekten minnettarım ama... bence mesafenin geri kalanını kendi yolumdan gitmeliyim... kendi yürüyüşümle, kendi başıma.
Realmente te agradezco que me incentivaras, pero... El resto necesito hacerlo solo y a mi manera. A mi ritmo.
Seni zorlamalarına izin verme.
No dejes qie te presionen.
Sence, tüm bu zorlamalar ve takıntılar altında... Jared Addison farklı birimiydi?
¿ Crees que bajo todas estas compulsiones y obsesiones Jared Addison era una persona distinta?
Bunu başarmaları için, banka soyguncularının kuantum fiziğinin sınırlarını zorlamaları gerekir.
Para lograr esto, sus ladrones de banco debieron tener conocimiento de última generación sobre física cuántica.
Beni aptal gibi görünmeye zorlamalarına izin vermeyeceğim.
No voy a dejarles que me obliguen a parecer tonto otra vez.
Ve senden vazgeçmem için beni zorlamalarına izin verdiğim için çok üzgünüm, fakat babam ve annem birbirlerine bir çift kızgın boğa gibi bakarken ne yapabilirdim ki?
Siento haberles dejado que me presionaran para abandonarle, pero, ¿ qué podía hacer, con mi padre y su madre en la salita del desayuno mirándose el uno al otro como un par de toros enloquecidos?
Beni zorlamalarına izin vermeyecektim.
Iba a levantarme yo misma.
Düne kadar yasa dışı olanların inançlarına... gelenek ve göreneklerine bizi zorlamaları nasıl hoşumuza gitsin ki?
Debemos tolerar que nos obliguen a tragar la fe y las costumbres de quienes hasta hace poco eran proscritos?
Bunlar günü geçmiş, antika zorlamalar.
Son sólo un montón de mandatos pasados de moda y mojigatos.
Senelerce babamın zorlamalarına maruz kaldım.
He estado sujeto a la intimidación de mi padre durante toda mi vida.
Aşık iki insanın aile olmaları şerefine, insanları dans etmeye zorlamalarıdır.
Son dos personas enamoradas, obligando a sus amigos a bailar con la familia.
Zorlamalarıma karşı direnen birisini görmeyeli uzun zaman olmuştu.
Hacía mucho que alguien se resistía a mi coacción.
Beni çok sıkı çalışmam için zorlamaları ama çalışınca da suçlamaları biraz haksızca. Efendim?
Parece injusto, me empurajon para que trabajara duro y luego me culpan cuando lo hago, ¿ sabe?
Geçen seneki zorlamalarımızdan sonra, inanıyorum ki, okul müzikali için nasıl söylesem daha az tartışma yaratacak bir şovun telif hakkını almalıyız.
Luego de ampliar los límites el año pasado, creo fervientemente que deberíamos asegurar los derechos a digamos un espectáculo menos controversial para nuestra escuela musical.
Rollerde siz istemedikçe sizi zorlamalarına izin vermeyin.
De todas formas, no les dejéis que os obliguen a contratar a alguien que no queréis.
Federal hükümetinin zorlamaları ne kadar güçlü olsa da bizler adalet için zorbalığa karşı mücadele edeceğiz.
Ni siquiera frente a toda la fuerza del gobierno federal vamos a hacer frente a la tiranía en nombre de la justicia.
Kendilerini zorlamalarını bekliyorum.
Y creo que mi propósito para hoy Es tratar de demostrarles que son capaces de mucho más.
Rezil bir durum. Bu kadar zorlamaları çok fena.
Caray, eso sí es vergonzoso. ¿ No es lo peor cuando se esfuerzan tanto?
- Seni buna zorlamalarına izin veremezsin.
No puedes dejar que te obliguen a hacer esto.
Seni zorlamalarına izin verme.
No dejes que te presionen.
Bu da korkunç ruhsal bozuklukları, fiziksel ve ruhsal zorlamaları üzerine getirecek.
Y eso dará lugar a violencia física y psicológica.
Bir grup denizci ve esnafı korkutup onları denize açılmaya zorlamaları en büyük hediyeleriydi.
Fueron los garabatos de un grupo de marineros y comerciantes que huían de los que les habían aterrorizado.
Zorlamalarım emeğini verdiğinde, onunla gerçekten gurur duyacağım.
Cuando da el paso correcto, estoy orgulloso de él.
İlginç olan tek nokta rahibelerin ceza niyetine onu enstitüde restorasyon atölyesi olan bir adamla çalışmaya zorlamalarıydı.
Lo único es que las monjas castigaban al niño obligándolo a trabajar con un restaurador de la institución.
Ve başarılı insanları birleştiren şey idealleri için kapasitelerini zorlamalarıdır.
Los grandes hombres tratan de alcanzar lo inalcanzable.
Eğer herhangi bir miras bırakacaksak... Umarım bu miras, bizden sonra gelenlerin ; keşfetmeleri, sorular sormaları sınırları zorlamaları, gerçekten zor soruların cevaplarını aramaları için ilham kaynağı olmamız olur.
Y si algún legado dejamos, espero que sea, la inspiración para aquellos que vengan después, de seguir explorando, de ampliar las fronteras, de seguir buscando respuestas a esas preguntas que nadie ha podido responder...
Ailelerinin çocuklarını öyle olmaya zorlamalarıyla derdim var.
Me molesta que sus padres los fuercen a ser así.
Bize bodrumumuzda minyatür şehirler yapmaya zorlamalarıda adil değil.
Forzándonos a construir ciudades miniatura en nuestros sótanos.
Seni zorlamalarına izin verme.
No dejes que te obliguen.
Senin zorlamalarının dışında, Fae'ler bir Fae'yi yemezler.
A pesar de que los obligaras a hacerlo, los Fae normalmente no comen Fae.
Çocuğumuz olması için zorlamalarından dolayı biz de seks yapmaya başladık.
Comenzamos a tener relaciones sexuales cuando se nos pidió que concibiéramos.
Olmadığımız kimselere bizi zorlamalarıyla birbirimize bağlandık.
Coincidíamos en que nos obligaban a ser algo que no éramos en realidad.
Başlıklılar'ın saldırıları sadece finans sektöründeki kişileri silah zoruyla Glades'deki mal varlığını dağıtmaya zorlamalarıyla sınırlıydı.
Los ataques de encapuchados han sido estrictamente limitados a gente en el sector financiero tratando de redistribuir la riqueza en los Glades a punta de pistola.
Rüyalarım, zorlamalar.
Los sueños, las compulsiones.