Zorlamayacağım traduction Espagnol
156 traduction parallèle
"Eğer çocuğum isterse... Onu zorlamayacağım!"
"Si mi niña lo desea - no la forzaré!"
Pekala Skip. Zorlamayacağım.
Bueno, Skip, no insistiré.
Şu anda karar vermen için seni zorlamayacağım.
Bueno... no te presionaré por una decisión ahora.
Sözümü bitirdiğimde hala gitmek istersen, seni kalmaya zorlamayacağım.
Si quiere irse después de que termine, no la obligaré a quedarse.
Seni buna zorlamayacağım.
No te forzaré.
Sizi zorlamayacağım, ama lütfen kimseye söylemeyin.
No voy a forzarlos, pero por favor no cuenten nada a nadie.
Yüzbaşı, bu konuda şartları zorlamayacağım.
Capitán, aquí no voy a actuar a la ligera.
Kapıyı zorlamayacağım sen de kıza bir şey yapma, tamam mı?
No intentaré entrar a la fuerza y vos no le harás ninguna locura a esa chica. ¿ Ok?
Seni hiçbir şeye zorlamayacağım... Ama... bunu bir düşünmeni istiyorum.
No te forzare, pero... quiero que lo pienses bien.
Bunun için seni zorlamayacağım.
No te voy a obligar.
- Şansımı zorlamayacağım.
- No pediré de más.
- Seni zorlamayacağım.
- Pavel, escucha a este hombre.
İstemezsen seni zorlamayacağım.
No te voy a obligar si no quieres.
Hayır, zorlamayacağım.
No, no me atrevería.
Ayrıca, onu hiç zorlamayacağım.
Además voy a ir con mucho cuidado.
Seni anlıyorum, zorlamayacağım.
Te comprendo. No te meteré prisas.
- Hayır. Çabucak biter zaten. Seni fazla zorlamayacağım.
- no venga, un partido rápido, te lo pondré fácil
Diğerlerini zorlamayacağım Ama sana söylemem gereken birşey var
Yo no forzaría a otros... pero tengo algo que decirte.
Seni zorlamayacağım. Lynn Weaver Yapım bizi istemiyor.
Somos personas no gratas en Weaver Productions. ¿ Y qué?
Kendimi ölüme zorlamayacağım. Mezara girdiğim zaman başım dik olacak.
"no voy a llevarme a morir cuando vaya a mi tumba será con la frente en alto"
Onu böyle birşeye de zorlamayacağım!
! No la haré pasar también por eso!
Seni zorlamayacağım.
No te obligaré.
Bütçemizi zorlamayacağımız konusunda anlaştık sanıyordum.
Pense que habíamos arreglado ajustarnos al salario.
Ama seni işe gitmeye zorlamayacağım.
Pero no voy a forzarte.
Sana neler yaşattığımı biliyorum. Seni zorlamayacağım. Ama gittiğimden farklı bir insanım.
Sé que te he hecho sufrir y no quiero agobiarte, pero soy una persona distinta a la que era cuando me fui.
Hastalığından dolayı seni zorlamayacağım.
No pienso doblegarme a tus tonterías,
Seni zorlamayacağım.
No puedo forzarte a aceptar.
Eğer cevap vermek istemezsen, zorlamayacağım.
No tienes por qué hacerlo si no quieres.
Daha zorlamayacağım.
Falta poco.
Seni zorlamayacağım.
No te voy a forzar.
Bu defa şansımı zorlamayacağım.
Esta vez no puedo arriesgarme.
Gelmek istemiyorsan seni zorlamayacağım.
Bueno... no te forzaré si no quieres venir.
Güzel, bana yardım etmek istemiyorsun. Seni zorlamayacağım.
Bien, si no quieres ayudarme, no te voy a obligar.
Sonuçta bu sana kalmış. Seni buna zorlayamam ve zorlamayacağım da.
Hazlo solo si estás dispuesta, no puedo obligarte a hacer esto y no quiero hacerlo
Söz veriyorum, seni kalman için zorlamayacağım.
Prometo que no te haré quedar.
Sizi zorlamayacağımı söyledim... ama bu sabah çaldığınızı görünce...
Ya se que dije que no iba a presionarte, Fancy, pero verte tocar hoy...
İlgilenmedikleri sürece onları spora zorlamayacağım.
No los voy a obligar a hacer deporte a menos que quieran.
Tamam, seni yatılı okula gitmeye zorlamayacağım, ama bir şeye söz vermelisin.
Está bien. No te obligaré a ir al internado pero me tienes que prometer una cosa.
Seni seveceğime söz veriyorum, seni zorlamayacağım ve Gus ve Ronny yüzünden senden gücenmeyeceğim, hayatımızın her gününde seninle sevişeceğim. Olayları fazla düşünmeyeceğim ya da kafamda büyütmeyeceğim, sadece, sana karşı iyi olacağım.
Y prometo amarte y no dejar de valorarte... y tratar de no quedar resentido por Gus y Ronny... y tener sexo contigo día por medio... y no pensar demasiado las cosas... no usar la cabeza demasiado... y sólo ser dulce contigo.
Olması için zorlamayacağım.
Tu sabes, no lo voy a forzar.
Yan odada senin Adem'den gelen en iyi adam olduğunu düşünen küçük bir kız olduğu için seni zorlamayacağım.
¿ y? Porque hay una niñita... en la habitación del lado que piensa que... eres el chico más grandioso... desde Adán y, bueno, voy a darte el beneficio de la duda.
Eğer kızım kolay yolu seçmezse, onu buna zorlamayacağım.
Si mi hija no quiere elegir el camino fácil, no la forzaré a hacerlo.
Ama eğer böyle hissediyorsan seni daha fazla zorlamayacağım, tamam mı?
Pero si así es como te sientes, No insistiré mas.
Hastalığından dolayı seni zorlamayacağım.
No voy a complacer tus tonterías, Laura.
Onu haksız şekilde zorlamayacağım.
No la voy a presionar.
Bir daha kadınları gitmeleri için zorlamayacağım.
Nunca volveré a presionar a las mujeres para que se vayan.
Tamam mı? - Asla. - Seni zorlamayacağız çünkü yanlış hesaplamalar olabilir ve sonra bunun neden olduğunu hiç bulamam.
- No te obligaremos porque, por un mal cálculo podríamos no descubrir lo que pasó.
- İyi olacak mısın? - Baban beni fazla zorlamayacağına söz verdiği sürece evet.
¿ Estarás bien si te dejo aquí?
Şey... Seni zorlamayacağım.
le envidio.
Ve söz ben de fazla zorlamayacağım.
Y prometo tomármelo con calma.
Bak, sınırlarımızı zorlamayacağımıza karar vermiş...
No queríamos pasar...