English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ Z ] / Zoë

Zoë traduction Espagnol

4,956 traduction parallèle
Bir sebebi vardı.
Venga, vamos a ver por qué Zoe de llorar. Adam le golpeó.
Kahretsin, Zoe haklı.
Casi me hago a mi mismo un estigma. Maldita sea, Zoe tiene razón.
- Yapılamaz Zoe, çünkü...
- muchas amputaciones. - No puede hacerse, Zoe, porque...
Zoe, haberler iyi. Kahramanım için yeni şeyler buldum.
Zoe, buenas noticias.
- Zoe'nin annesi bile bulamamıştı.
Ni la madre de Zoe nos los ha podido conseguir.
Zoe, az önce dayak yedim.
Zoe, acaban de pegarme una paliza.
- Bak Zoe, üzgünüm.
- Está bien, Zoe, lo siento.
Bu Dr. Zoe Hart ve BlueBell'in ilk en çok satan yazarı, Joel Stephens.
Esta es la doctora Zoe Hart, y el novelista de mayor éxito de BlueBell, Joel Stephens.
Winifred, seni kuzenin Zoe Hart ve erkek arkadaşı Joel Stephens'le tanıştırayım.
Winifred, ven aquí. Estoy encantada de presentarte a tu sobrina, Zoe Hart y su novio Joel Stephens.
Joel ve Zoe klasik Manhattanlı gibi görünebilir ama ama Zoe buraya geri dönmek için, New York'taki çok havalı bir cerrahi kariyeri bıraktı.
Sabes, Joel y Zoe puede que parezcan los básicos Manhattanitos, pero Zoe abandonó una carrera quirúrgica de lujo en Nueva York para regresar aquí. Y sé de hecho que su película favorita de todos los tiempos es... Sweet Home Alabama.
Şu Zoe Hart'a bak, küçük Harley'ye gevezelik ediyor.
Mira a esa Zoe Hart, tratando de simpatizar con mi pequeño Harley.
Zoe mükemmel değil, tamam mı?
¿ Sabes qué? Zoe no es perfecta, ¿ vale?
Büyük ihtimalle o küçük kafanda Zoe Hart'tan intikam almanın planlarını yapıyorsundur ama, bunu yapan ilk kişi sen değilsin.
Escucha, sé que probablemente estés tramando la muerte de Zoe Hart en esa cabecita tuya... no serías el primero.
Vaktini Zoe Hart'tan nefret ederek harcama, tamam mı?
Pero no pierdas el tiempo odiando a Zoe Hart, ¿ está bien?
Zoe, saçın biraz...
Zoe, tu pelo está un poco...
Zoe alınma ama saçınla ilgili konuşacak vaktim yok.
Sin ofender, Zoe. No tengo tiempo para hablar de tu pelo.
- Zoe üzgünüm ama bugünkü hastalarıma bakmanı istiyorum.
Zoe, lo siento, pero necesito que atiendas a mis pacientes de esta tarde.
Hadi ama Zoe saatlerdir buradayız.
Zoe, vamos. Hemos estado aquí durante horas. ¿ Vale?
- Cheese Flavies'i seviyorum.
Me gustan los palitos de queso. ¡ Zoe!
- Zoe. Wade, burada çıplak şekilde kapalı kaldıysak ne olmuş?
Wade, estamos encerrados en una despensa desnudos.
Zoe, bu bir işaret.
Zoe, esto es una señal, ¿ de acuerdo?
- Zoe ya da Piper.
O Zoe o Piper.
Zoe.
Zoe.
O ayrı bir konu, Zoe.
Es un ejercicio, Zoe.
Evet, bu riski göze almamız lazım, Zoe.
¡ Sí! Era necesario, Zoe.
- Zoe.
- Zoe.
- Zoe yaşıyor.
- Zoe está viva.
Zoe.
Zoe,
Eğer Zoe bir Trag ise ve Suvek de elindeyse onu durdurmaya çalışmak için yukarı çıkmalıyız.
Si Zoe es una trag oculto, y ella tiene el Suvek, debemos estar ahí arriba tratando de detenerla.
Eğer Zoe bizi görürse Taylor'ı öldürür.
Si Zoe nos ve, va a matar a Taylor.
Zoe. O çatıda ve aslında bir Atrian ve yanında dört tane sahte insan Atrian daha var ve vakum gibi bir makine daha var ama insanlığın sonunu getirebilirmiş.
Zoe... ella está en el techo, y en realidad es una atriana, y tiene a otros cuatro falsos humanos atrianos con ella y a esta máquina que se parece a una aspiradora, pero podría poner fin a la humanidad, o... o algo así.
Zoe Suvek'i öylece vermeyecektir bize.
Zoe no sólo va a entregar el Suvek.
Zoe'yi öldürdüğünü biliyorum.
Sé que mataste a Zoe.
Zoe'yi öldürdüğünü biliyorum.
Bueno, sé que mataste a Zoe.
Zoe'nin onu öldürmesine izin vermeliydik.
Deberíamos haber dejado que Zoe lo matara.
Peki Zoe neydi?
¿ Y Zoe era, qué?
Bu arada, Taylor'a ve polislere Zoe hakkında bildiğim her şeyi anlatmamı istemiyorsan, Taylor'la arandakilere bir son vermelisin.
Y... a menos que quieras que le cuente a los polis y a Taylor todo lo que sé sobre Zoe, tienes que terminar con ella.
- Ben Zoe.
Zoe.
Zoe çok seksi bir hatun!
¡ Esa Zoe es una belleza!
Yeteneklerini kabullenmeli ve benimsemeli, Zoe.
Tiene que aceptar y aprovechar sus habilidades, Zoe.
- Zoe, yardımına ihtiyacım var.
Milton. Zoe, necesito tu ayuda.
Zoe, lütfen.
Zoe, por favor.
Zoe, bana Bo'yu yetiştirmemde yardım etmişti.
Zoe me ayudó a criar a Bo.
- Zoe, lütfen.
- Zoe, por favor.
Merhaba, Zoe.
Hola, Zoe.
- Bay Tate. Zoe, sebebi sakinleştirici değilse peki derin koma durumuna sebep olan nedir?
Zoe, si no fue el tranquilizante, y si es la degradación, ¿ qué lo ha desencadenado?
Ve sonunda Bo ölecek, Zoe.
Y Bo morirá, Zoe.
Zoe, bana güvenmek zorundasın.
Zoe, tienes que confiar en mí.
- Zoe, ona komadan çıkması için yol gösterecek tek şeyin bu olacağını söylemişti.
- No, Zoe dijo que lo que haría... lo que haría... sería solo traeria a la superficie.
Ayrılıktan sonra iyi durumda olmadığının farkındayım Zoe.
Mira, Zoe, entiendo que no estuviste... en tu mejor estado mental desde la separación.
- Selam Zoe.
Hola, Zoe.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]