English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ Z ] / Zıpkın

Zıpkın traduction Espagnol

1,239 traduction parallèle
Onları buzul tabakaları üstünde beklerler ve yaklaşır yaklaşmaz kanolardan zıpkın ile avlarlardı.
"Las esperaban en el borde del témpano... y las arponeaban desde sus kayac".
Sonra şu silahtan zıpkın mıdır, nedir? işte ondan alıyor.
Tiene que echarse el clavado, agarrar el pez, sacarlo.
Hadi gel, zıpkını nasıl kullanacağını göstereyim.
- Buenas noches. Ven conmigo. Te enseñaré a usar la lanza.
Hangi zıpkın?
- ¿ Qué lanza?
Sana bahsettiğim yılan balığı zıpkını.
- La de las anguilas. La que te dije.
Bu zor günlerde artık kimse yılan balığını zıpkınla avlamıyor.
Hoy en día es muy difícil. Ya casi nadie las pesca con lanza.
Ben ışığı tutacağım, sen zıpkını kullan.
Yo sujetaré la luz.
Zıpkın sevmezsin, değil mi?
Dijiste que no te gustan las lanzas, ¿ no?
Her zaman kendi vahşi yaşamınızda birilerini zıpkınlar mısınız?
¿ Ud. siempre arponea a la fauna local?
Bu bir araç, kasap bıçağı gibi ya da zıpkın ya da timsah.
Es una herramienta, como el cuchillo del carnicero, el arpón o un caimán.
- Bir zıpkın ahmak.
- Un arpón, idiota.
- Hey, Zıpkın.
- Hola, Flecha.
Zıpkın!
¡ Flecha!
Ve Zıpkın sizin olağanüstü biri olduğunuzu söyler.
Y Flecha dice que es magnífico.
- Tamam, Zıpkın.
- De acuerdo.
Beni uğraştırmadan yukarı gel ve zıpkınımı saplamama izin ver.
Sube sin problemas... y déjame clavarte el arpón.
Silah mı kullanmalıyım, yoksa zıpkın mı, emin değilim.
No sé si aquí me hará falta el arma o un arpón.
Biz aydaki balıkçılarııız Biz birer zıpkın taşııırıız
Somos balleneros de la Luna Llevamos un arpón
Biz aydaki balıkçılarııız Biz birer zıpkın taşııırıız
Somos los balleneros de la Luna Llevamos un arpón
İçi itfaiye arabası gibi kıpkırmızı, dışı dağsıçanın g.tü gibi simsiyah.
Roja como un camión de bomberos por dentro.
Zıpkın.
Con la lanza.
Mavi zıpkınım düzeni sağlar!
No podrán contra mi "arpontang" azul.
Sokağın o kıpkızıl görünüşü, insanlar koşturuyor, bağrışıyor falan.
Todo el mundo corría y gritaba en los alrededores.
Tıpkı sizin gibi olamam elbette ki çünkü siz ufacık bir insansınız.
No los reales, porque usted es pequeño.
Üstelik senin hiç endişelenmene gerek yok çünkü Jane ve ben... alışverişin ve yemeğin icabına bakacağız... tıpkı bir çift eski moda ev kadını gibi.
No debes preocuparte. Jane y yo nos encargaremos de cocinar...
Tıpkı takıldığı turnikeden kurtulamayan kalçalarınız gibi
Igual que sus caderas en un torniquete.
Paylaşmadığınız bazı acılar vardır. Tıpkı parmak iziniz gibi, tamamen size ait, tek başınıza.
Hay un cierto dolor que no compartes cierto dolor, como tus huellas digitales, ese es todo tuyo solo tuyo.
Dr. Braun'a kefalet onaylandığında tıpkı sizin kutladığınız gibi.
las mujeres primero
İyi bir hırsız, tıpkı iyi bir aşık gibi, zamanını bekler.
Un buen ladrón, como un buen amante, se toma su tiempo.
Tıpkı büyük bir çığlık gibi sana yaşamın uçsuz bucaksız olduğunu söyler.
Es como... un gran grito,... que te dice lo inmensa que la vida.
Elleri ve parmakları hala kanla kıpkırmızıydı. Korku dolu gözlerle, kan damlalarının çürümüş bir cesetteki kurtçuklar gibi çoğalmasını izliyordu.
La sangre todavía manchaba sus dedos ymientras miraba... horrorizado... las gotas de sangre parecían multiplicarse a los ojos presentes... como gusanos en un cadáverputrefacto.
Gromyko'nun başkana yanıtı, tıpkı benim de böyle söylemem emredildiği üzere ; Yaptığımız teslimatların tamamı savunma maksatlıdır sayın Başkan şayet Küba'yı işgal etmeyi düşünmüyorsanız endişelenmemelisiniz çünkü silahların tamamı savunma için.
Gromyko le dijo - justo como a mí me dijeron que dijese - Que'todos nuestros envíos, Sr. Presidente, son de naturaleza defensiva. Si no tiene la intención de invadir Cuba, no tiene de qué preocuparse, porque todas las armas son defensivas.'"
Para kazanmak için oynarsınız. Tıpkı herhangi bir iş gibidir.
"Jugar para ganarte la vida es como cualquier otro trabajo".
Ya da zengin doğarsınız ve paranıza göz kulak olursunuz karınızı, çocuklarınızı ve arkadaşlarınızı seviyormuş gibi yaparsınız tıpkı onların da sizi seviyormuş numarası yaptıkları gibi.
O naces rico y cuidas tu dinero. Haces como los otros. Simulas amar a tu esposa tus hijos, amigos, como ellos simulan amarte.
Kimin yüzü, gözleri çok bir karga gibi oldu, kül gibi, bütün kıpkırmızı, Ileri ve geri bedenini sarsan onun keder ile deli gibi görünüyordu, kim Ağzını hamur dolu imiş gibi ve, mumblingly ve düşük mırıldandı
La cara muy como la de un cuervo los ojos encendidos como carbones Aquel que parecía anonadado por su desgracia y mecía su cuerpo consolándose Susurrando murmullos y bisbiseos como si tuviera la boca llena de pastas y que resoplaba como un búfalo...,
Zıtlığı olumsuz bir şeymiş gibi kullanıyorsun. Tıpkı kendin gibi biriyle tanıştığını düşün.
¿ Y si fuera idéntico a tí?
Evleneceksin ve evinde 4 telefon hattı olacak ve ansızın, seni yakalayacak tıpkı buz gibi bir hava dalgası gibi.
Te habrás casado y tendrás como 4 líneas telefónicas en tu casa. Y luego, boom, te cogerá como una ráfaga de aire frío congelante.
Çok güzel, zıpkın gibi.
Está bueno y mullido.
Ruhunuzun derinliklerine inip o şeyi çıkarmalısınız. Tıpkı şu filmdeki, mideden çıkıp da uzay gemisindeki herkesi yiyen şey gibi.
Has de buscar dentro y sacarlo y se come a los del espacio.
Evet, işte burası benim günlerimi ve yıllarımı geçirdiğim yer... şehrin göbeğindeki küçük bir kasabada karımla beraber... satın aldığımız mavi kapılı ev. Tabii beni tıpkı Harrison Ford'a... benzeyen bir adam için terk etmeden önce.
Aqui es donde gaste mis dias y años.En esta pequeña villa en el medio de la ciudad, en una casa con una puerta azul que mi esposa y yo compramos juntos... antes de que ella me dejara por un hombre parecido a Harrison Ford.
Burada yaptığımız işler gizli, kamuya açık değil. Tıpkı insanın aile hayatı gibi.
Nuestro trabajo era confidencial, no del dominio público, como los asuntos familiares.
Hayır, kızların üst taraflarında kocaman yumuşak şeyler var ve onlara meme denir, uçlarında da kırmızı, kocaman şeyler, tıpkı köpeğin burnu gibi.
Arriba, las chicas tienen cosas colgando que se llaman tetas y en la punta unas cosas grandes como nariz de perro y abajo, bueno, eso es un asunto totalmente diferente.
Tıpkı kadın pedleri gibi. Onu gizlice çıkarır yatağın altına saklarız, böylece erkek tiksinmez.
Para cojer, te lo quitas discretamente y lo escondes bajo la cama, así el hombre no pierde la erección.
Belki de başkalarını da düşünmelisin, tıpkı bizim yaptığımız gibi.
No estaría de más que pensaras en los demás, como también lo hacemos nosotros.
Tek bildiğim eğer düşersem, Yuvarlanırım, durmaksızın, tıpkı top gibi.
Sabía que si me caía... rodaría sin parar, como una pelota.
Sana tanıtayım. O da tıpkı senin gibi, birlikte çalışacaksınız.
Permítame presentarte Es igual que tu, podrán colaborar
Yarın tıpkı bugün gibi bir gün yaşayacağız.
Haremos que mañana sea igual.
İsteğiniz dışında bu gezegende yaşamak zorunda bırakıldınız, tıpkı atalarınız gibi... - Onu dinlemeyin!
No lo escuchen.
Hırsızın paraya sahip olması gibi. Tıpkı bir tefeci gibi. Sende aşk var.
Como un ladrón tiene bienes, como un usurero tiene dinero.
Ve her pencerede tıpkı benim gibi bir küçük kızın olduğunu... diğer ışıklara baktığını düşünürdüm.
Y solía pensar que en cada ventana, había una niña, como yo mirando hacia las otras luces de afuera.
Evleri birer birer yıkılırken dostlarımız ve komşularımızın çığlıkları kulaklarımızda çınlıyordu. Tıpkı barbarlar gibiydiler.
A nuestro alrededor... podíamos oírlos gritos y sollozos de nuestros amigos y vecinos... cuando destrozaron sus casas en pedacitos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]