Çalıyor traduction Espagnol
56,952 traduction parallèle
Çünkü çalıyor
Porque es un robo.
Çünkü çalıyor Çalınacak.
Porque es un robo. Es un robo.
- Kaset çalıyor, değil mi?
Reproduce casetes, ¿ verdad?
Austin şubesinde çalışıyor, değil mi?
No, conozco al Sr. Epstein de la sucursal de Austin, ¿ sí?
William Murray Jr., Din Özgürlüğü Koalisyonu Yönetim Kurulu Başkanı olarak halen duanın devlet okullarına yeniden girmesi için çalışıyor.
Como presidente de la Coalición de Libertad Religiosa, William Murray Jr. trabaja para devolver las oraciones a las escuelas.
Ulaşmaya çalıştığınız numara kullanılmıyor.
El teléfono móvil al que llama no está disponible.
Üzgünüz ulaşmaya çalıştığınız numara kullanılmıyor.
Lo sentimos, el teléfono móvil al que llama no está disponible.
Neden çıkmaya çalışmıyor?
¿ Por qué ya no intenta salir?
O halde her şey düzgün çalışıyor.
Entonces, todo funciona correctamente.
Evet ama bu sadece dört valfli motorların yapabileceği gibi 9000 devirde çalışıyor.
Sí, pero ese gira a 9000 RPM, sólo un motor de cuatro válvulas lo hace.
Barton'la işin bitince burada bir "LT" çalışıyor mu, öğren.
Después averigüen si un tal "LT" trabaja aquí.
Koroda çalışıyor.
Trabaja con el coro.
Anladığım kadarıyla bulduğunuz bazı belgelerdeki bazı yanmış kalıntıları parçalamaya çalışıyor.
Tengo entendido que está intentando juntar unos restos carbonizados de unos documentos que encontró.
İngiliz davasında çalışıyor.
Trabaja en el caso de Spode.
Beni kontrol etmeye çalışman her şeyi zorlaştırıyor.
Es difícil cuando intentas controlarme
15 yıldır burada çalışıyor.
Hace 15 años que trabaja aquí.
Salı günü Carla çalışmıyor ve annem çift vardiya çalışıyor. Dedim ki belki bize gelirsin ve cam odadan havai fişekleri izleriz.
Carla tiene la noche libre el martes... y mamá trabaja doble turno... así que pensé que vinieras... para ver los fuegos artificiales desde el ventanal.
Dün iyi çalışıyor.
Estaba trabajando bien ayer.
Ulaştırma Güvenlik kafası çalışıyor.
Lo sé... Esto es de la TSA.
Darren James, AIDS Sağlık Vakfı'nda danışma ve sözcü olarak çalışıyor.
DARREN JAMES, trabaja para la Fundación "Aids Healthcare" como consejero y portavoz.
Johnnie Keyes caz söylemeye devam ediyor ve oğlunun Washington'daki yardım vakfından çalışıyor.
JOHNNIE KEYES, continúa tocando jazz y trabajando con la caridad con su hijo en Wasington.
Çarşamba günleri çalışıyor musun?
¿ Trabajas los miércoles?
Bu gece çalışıyor musun?
- ¿ Trabajarás esta noche?
Bir meslektaşım, iş birliğine dayalı öğrenme kuramı üzerinde çalışıyor.
Un colega mío estudia la teoría del aprendizaje colaborativo.
Ne yapmaya çalışıyor?
¿ Qué trama?
Bence bunu yazan her kimse dikkat çekmeye çalışıyor.
Creo que quien lo haya escrito busca atención.
Monet's'de çalışmıyor musun?
¿ Trabajas en Monet's?
Ya kötüye işaret ya da evren bize indirim yaparak Walplex fiyatlarıyla yarışamayacağımızı anlatmaya çalışıyor.
Podemos verlo como una mala señal o pensar que el mundo nos está diciendo que no podemos dar descuentos como lo hace Walplex.
Şimdi de hareketlerimi 35 kiloluk bir çaylağa verip beni cezalandırmaya çalışıyor.
No, ahora ella quiere castigarme dándole todas mis acrobacias a una novata de 35 kg.
Diğerleri onu yıkmaya çalışıyor ama biz onunla konuşabiliriz.
Los demás quieren hundirlo, pero nosotros podríamos hablar con él.
Dört gün çalışıp dört gün izin yapıyor.
Trabaja cuatro días y cuatro días descansa.
Bazı sıkıntılarını aşmaya çalışıyor.
Solo está resolviendo unos problemas.
Bence kendimi gayet net ifade ettim ama kimse beni durdurmaya çalışmıyor.
Creo que he sido muy clara, pero nadie viene a detenerme.
Sen benim için çalışmıyor musun?
Oye, ¿ no trabajas para mí?
Razak IV'u yıktığı için kötü kalpli Qotile'den intikam almaya çalışıyor.
Está intentando vengarse del malvado Qotile por la destrucción de Razk IV.
Çalışamıyor.
Ella no puede trabajar.
Hepsi çalışıyor mu?
¿ Funcionales? ¿ Todas?
Tamam da hepsi çalışıyor mu?
Sí, sí, ¿ pero funcionan?
Araba çalışmıyor.
El auto está muerto.
Morty, her hafta 20 kişi beni öldürmeye çalışıyor.
Morty, 20 personas intentan matarme cada semana.
Ona yaklaştığımda beni deli gibi parçalamaya çalışıyor.
Sí me acerco a ella... me araña como una loca.
Parayla çalışıyor.
Se gestiona al contado.
Beatty, Paramount'ta sözleşmeli çalışıyor.
Beatty tiene contrato en vigor con la Paramount.
Arkadan daha seri çalışıyor ama iş bebek yapmaya geldi mi göz göze bakmanın önemli olduğunu düşünüyorum.
Acaba antes si me da por detrás, si te soy sincera, pero creo que es importante mirarse a los ojos cuando se trata de hacer bebés.
Raymond Stussy şartlı tahliye kurulunda çalışıyor ve sormam gerekiyor tabelada yazan Stussy'le bir akrabalığı var mı?
A saber, un tal Raymond Stussy trabaja para la junta de la condicional, y tengo que preguntar, si existe alguna relación con el Stussy de la marquesina.
Kirli elleri canım dışında, içeri girmeye çalışıyor, onların pis penislerini koyarak...
Los codiciosos por fuera del cristal, intentando entrar, poniendo sus pequeños pitos...
Irv Blumkin'e olanlardan sonra, sana ulaşmaya çalışıyor...
Después de lo que le pasó a Irv, intentando llegar hasta ti, para mantenernos...
Kardeşinle çalışıyor...
- Dirige...
Fred öfkesi burnunda elli Kuşaklıyı indirmeye çalışıyor ve o istasyonda yedi farklı DGİ hizbi mevcut.
Fred intenta que desembarquen 50 cinturinos furiosos y siete facciones diferentes de la APE en esa estación.
FBI için çalışıyor.
Trabaja para el FBI.
Kimse sana zor bir sorumluluk yüklemeye çalışmıyor Rob.
Nadie trata de cargarte nada, Rob.