Öldügünde traduction Espagnol
4,056 traduction parallèle
Annen öldügünde seni eken duygusal açidan manipülatif bir narsistim.
Soy una narcisista manipuladora... que te abandonó cuando murió tu madre.
Öldügünde bebegim ellerimdeydi.
Abrazaba a mi bebé mientras moría.
Bunun kaydını tutmak günahmış gibi geliyor. Ama bu günahkarların bile öldüğünde küçük bir kalıntı bırakmaması beni delirtiyor.
Parece pecaminoso continuar contando, pero yo no puedo ver, incluso estas limpias vidas i a través del mundo sin un pequeño monumento.
Onlar her öldüğünde duvara bir çentik daha attım.
En su muerte, mis días en marzo.
Kutsanmışlar öldüğünde, Tanrı'ya kavuşurlar.
Benditos sean los que murieron en Dios.
Çünkü mezarını buldum ve o öldüğünde, annem Vivien burada mıydı, merak ettim.
porque encontré su tumba y me preguntaba si mi madre estaba allí cuando ella murió.
Lucy öldüğünde annen burada mıydı?
¿ Estaba tu madre aquí cuando Lucy murió?
Hayır, sen anlamalısın. Babası o şeytan kadının eliyle öldüğünde 11 yaşında bile değildi.
No, tú debes entender... tenía solamente 11 años cuando su padre murió... por la mano de la mujer demonio.
Harry öldüğünde şirketteki dördüncü ayını doldurmuştun.
Llevabas en la empresa cuatro meses cuando Harry murió.
J.R. öldüğünde bir an için bu konuda zayıflık gösterdim ama içmeyi düşündüğüm falan yok.
Bueno, tuve una recaída cuando J.R murió... pero considero lo peligroso que es estar bebiendo.
Monitörde düz çizgi çıkıp o öldüğünde ameliyata başlamaları gerekecek.
Cuando el monitor indique que falleció tendrán que entrar a operar.
Öldüğünde, polis olarak hesap defterinin iki tarafının toplamısındır.
Sabe, al final del día, como poli, eres la suma de los dos lados de un balance.
Babam öldüğünde biz de aynı seçimle karşı karşıya kalmıştık.
Pasamos por una situación parecida cuando murió mi padre.
25 yıl önce eşim öldüğünde ben de kendimi kaybettiğimi düşünmüştüm.
Pero cuando perdí a mi esposo hace 25 años, pensé que yo también me perdería.
Öldüğünde kederlere boğulmuştum.
Y cuando se fue, me puso muy, muy triste.
Öldüğünde bunu takıyordu.
Él lo llevaba cuando murió.
Öldüğünde daha 12 yaşındaydım.
Tenía apenas 12 cuando murió.
Babamı hiç affetmedim, öldüğünde bile.
Nunca perdoné a mi padre, ni tras su muerte.
Annesi öldüğünde her şey değişti.
Todo cambió después que murió su madre.
Karısı öldüğünde dünyası başına yıkıldı.
Cuando murió su esposa, su mundo se derrumbó, ¿ verdad?
Çocuk bizim gözetimimiz altında öldüğünde bu adamın ne yapacağını sanıyorsun?
¿ Y qué piensas que va a hacer este tipo cuando el niño muera bajo nuestro cuidado?
Öldüğünde orada sıkışıp kalmamak için evet.
Para no quedar atrapado allí cuando muera.
İnancımıza göre, annem öldüğünde, yıldızlara doğmuştu.
La idea era, cuando ella murió, que nació de las estrellas.
Söylenene göre, öldüğünde, hizmet ettiği başka bir adama geri dönmüş.
Aunque se dice que, cerca de su muerte, ella había regresado a servir a otros hombres.
Peter o korkunç motosiklet kazasında öldüğünde bana çok sıcak davranmıştın.
Fuiste muy dulce conmigo cuando Peter murió en ese horrible accidente con la moto.
Geçen yıl öldüğünde tüm servetini oğluna bırakmış.
Dejó el grueso de su fortuna a su hijo cuando murió el año pasado.
Beni taşa çeviren büyü bir cadı tarafından mühürlenmişti. Canlı bir cadı. O yüzden cadı öldüğünde büyü bozuldu.
El hechizo que me convirtió en piedra fue hecho por una bruja, una bruja viva, entonces cuando la bruja muere, el hechizo se rompe.
Öldüğünde hamileymiş. Şu küçük bıçakla bileklerini kesmiş ve toksikoloji testinde Valium çıkmış.
Que murió embarazada y se cortó las muñecas con este cuchillo pequeño y dio positiva en valium en el análisis toxicológico.
Andy öldüğünde fark etmeden kendimi normal insanların arasında olmak isterken buldum. Sadece eski hayatıma dönmek ve içinde bulunduğum bunalımdan çıkabilmek için.
Ya sabes, cuando Andy murió... sin darme cuenta siquiera, me encontré a mi misma necesitando estar cerca de gente que actuara con normalidad solo para conseguir que mi estado de ánimo volviera y me sacara del agujero en el que estaba.
Daniel öldüğünde ben de aynı soruları sormuştum.
Tenía las mismas preguntas cuando Daniel falleció.
Ama kardeşim öldüğünde üniversitedeydim kalp bozukluğundan.
Pero mi hermana murió cuando estaba en la universidad, deficiencia cardíaca.
Bill öldüğünde neden tüm bina da onunla birlikte yandı?
Cuando ardió Bill, ¿ incendió a todo el edificio con él?
Öldüğünde, tüm sermaye bana geçecek.
Cuando ella muera, todo el capital revierte en mí.
O öldüğünde üzüldüm ama Claudette benim için doğru kişiydi.
Me sentí mal cuando murió, pero Claudette era la única para mí.
Taşıyıcı beden öldüğünde onlar da ölüyor.
Mueren cuando el humano muere.
Babaannem öldüğünde binmiştim.
Yo paseé en ella cuando mi abuela murió.
Baban, öldüğünde annenin yanındaymış.
Estaba con ella cuando murió.
- Babam öldüğünde araziyi üçümüz arasında bölüştürdü ama araziyi birlikte işledik...
Cuando mi padre murió, repartió las tierras entre nosotros tres. Pero las trabajamos todos juntos... por igual. Hablamos con alguna gente que dijo que Marko planeaba venderla.
Beni yetiştirdikten sonra Özellikle annem öldüğünde
Sobre todo cuando, después de criarme, mamá murió.
Anlaşılan şansı yaver gitmiş. Birkaç yıl öncesinde annesi öldüğünde ona miras kalan birkaç yerden biri.
Resulta que está forrado y es uno de los lugares que heredó cuando su madre murió hace unos años.
Anne babam öldüğünde de bunu yaptın mı?
¿ Lo hiciste con mis padres cuando murieron?
Açıkçası, Vincent'i kurtarmama yardım edemedin ve seni bu sebeple kurtarmış olsam da yaratık olan kısmın öldüğünde seni yalnız bırakmalıydım, anlıyor musun?
Y, honestamente, cuando no pudiste ayudarme a encontrar a Vincent, que era la única razón por la que te salvé el culo en primer lugar, debí haber dejado las cosas como estaban cuando tu lado bestia murió, ¿ sabes lo que quiero decir?
Kızım öldüğünde de yanında değildim.
Cuando murió.
Birileri öldüğünde geri gelmez demiştin.
Antes dijiste que cuando alguien muere, no regresa.
Ancak Karen öldüğünde Anne ile Lexie'nin yasını tutarız.
Haremos luto por Anne y Lexie una vez que ella esté muerta.
Cleveland'dayken, Francis öldüğünde ben de ölmüş gibi oldum.
Allá en Cleveland, una vez fallecido Francis, era como si yo también hubiera muerto.
Vurkaç olayında öldüğünde hâlâ onunla beraber miydin?
¿ Estabas con él cuando ella murió en el accidente?
Öldüğünde Gilbert yüzüğü seni buraya getirdi.
El anillo Gilbert te trajo aquí cuando moriste.
Öldüğünde, eşini dinleyebilirsin.
Ya escucharás a tu mujer cuando te mueras.
Benim ruhum ya da özüm taşınacak ya da aktarılacak. Benden yeni bir ben olacak. Eski vücudum tamamen öldüğünde.
Mi alma... o espíritu... será transferido... o transmitido... desde mí a mi nuevo yo, cuando mi viejo cuerpo esté totalmente muerto.
Jo öldüğünde bir hayalet mi gördün?
¿ Viste un fantasma cuando Jo murió?