Ölmeyecek traduction Espagnol
1,024 traduction parallèle
Hiç biri güçsüz olduğu için ölmeyecek.
Ni uno perecerá por débil.
Ölmeyecek misin?
Yo no. ¿ Tú, no?
Diğerleri bu kadar kolay ölmeyecek.
Los otros no morirán tan fácilmente.
O zaman, dağlarda ölmeyecek miyiz?
Entonces, ¿ no moriremos en las montañas?
- Ölmeyecek. Giriştiği her şeyi başarır o.
Lo que peligra es su misión.
Sadece ölmeyecek kadar.
Sólo lo suficiente para mantenerte vivo.
O ölmeyecek.
Esta vez se queda sin cadáver.
O ölmeyecek.
Él no morirá.
- Dolokov ölmeyecek.
- Dólojov no morirá.
Ölmeyecek, değil mi?
Ella no va a morir, ¿ no?
Hayır, ölmeyecek.
No, no se va a morir.
Ihtiyarlayip ölmeyecek kadar inatçisin.
Tienes tan mal genio que llegarás a viejo.
Artık hiç olmayacak. Minnie kendi başına ölmeyecek kadar inatçı.
Nunca va a ocurrir, es demasiado testaruda para morirse.
Benim kocam ölmeyecek!
¡ Mi marido no se va a morir!
Hayır, ölmeyecek.
No, éste no.
O ihtiyar asla ölmeyecek, dağlardan bile uzun yaşayacak.
Ese viejo no se morirá nunca, vivirá más que Ias montañas.
Birkaç koyun dışında kimse ölmeyecek.
No creo que vaya a morir nadie salvo unas cuantas ovejas.
Bayan Flaunce, o ölmeyecek.
- No se preocupe, no se morirá.
" Kaji ölmeyecek.
" Kaji no morirá.
# Mutluluk asla ölmeyecek #
La felicidad nunca morirá.
Nasıl olsa susuzluktan ölmeyecek miyiz Generalim?
¿ Sabe Ud. lo que es morir de sed, mi General?
O asla ölmeyecek. Asla!
No morirá nunca. ¡ Nunca!
- O ölmeyecek, Johnny.
No va a morir, Johnny.
Hatıraları asla ölmeyecek.
Los recuerdos nunca morirán.
Başka bir bitkimiz ölmeyecek.
No dejaremos que muera ninguna planta más.
Aksi hâlde ölmeyecek.
O no se irá.
Kardeşin bu kadar kolay ölmeyecek.
Tu hermano no va a morir así como así.
- Çocuk ölmeyecek, değil...?
- ¿ No irá a perder la pier...?
Kuzenin açlıktan ölmeyecek, belli.
Bueno, su prima no va a morirse de hambre.
♪ Biliyorum aşkım ♪ ♪ Asla ölmeyecek ♪
Sé que este amor mío nunca morirá.
- Ölmeyecek misin, yani?
- ¿ Quieres decir que no vas a morir? - Exacto.
Benim kocam ölmeyecek.
Mi marido no va a morir.
Eğer bir açıklama yazarsan..... Shimazo Ölmeyecek... .. tabiiki sen de ölmeyeceksin.
Si escribes una declaración entonces Shimazo no tendrá que morir y tú tampoco.
- Ölmeyecek.
- No morirá.
Ama aşkım asla ölmeyecek.
Pero mi amor por ti no morirá nunca.
Unutma Suzie, hiç kimse bir hiç uğruna ölmeyecek.
Solamente recuerda, Suzie, nadie muere por nada.
Ölmeyecek o.
El no morirá.
Zaten yaşlılıktan ölecek. Kanserden ölmeyecek.
Se morirá de vejez, no se morirá de cáncer.
Ölmeyecek kadar dayanıklı demiştim.
Es muy fuerte para morir.
Zaten er ya da geç ölmeyecek miyim?
- Moriré dentro de poco.
Yaşayıp da bana inanmış olan asla ölmeyecek.
El que viva y crea en mí nunca morirá.
Kalbim ve aklım ölmeyecek.
En el corazón, la cabeza, no moriré.
Bu adamlar bir hiç uğruna ölmeyecek.
Estos hombres no van a morir inútilmente.
- O ölmeyecek.
- No morirá.
Beraber ölmeyecek miyiz?
No íbamos a morir.
Şimdi o hayal, hayalciden daha fazla yaşayacak ve hiç ölmeyecek.
Ahora el sueño sobrevive al soñador y no puede morir.
Frank böyle ölmeyecek kadar temkinli bir adamdı.
Frank era demasiado cuidadoso para morir así.
Bu adam ne yapıyor? O ölmeyecek.
¿ Y este qué hace aquí?
Fante de mi ölmeyecek?
¿ Y Fante?
Ölmeyecek, değil mi?
No se morirá, ¿ verdad?
- Ölmeyecek.
No se está muriendo.