English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ Ö ] / Ölümü

Ölümü traduction Espagnol

7,774 traduction parallèle
Fort William'da Randall'a öfkelendim ve hayatımın dört yılını bu yüzden babamın ölümü için kendimi suçlayarak geçirdim.
Enfurecí a Randall en Fort William y pasé los últimos cuatro años de mi vida culpándome por la muerte de nuestro padre por culpa de eso.
Uygulamalı holografik Julie'nin araştırmasını çaldıysa belki Brandt ölümü için onları suçlamıştır ve intikam alıyordur.
Si Applied Holographics robó la investigación de Julie quizá Brandt los culpó por su muerte y quería vengarse.
Annenizin ölümü kayıtlara kaza olarak geçti.
La muerte de tu madre se ha descartado un accidente.
Ölümü senin pek umurumda değil gibi sanki vahşice, canice katledilmesi.
No parece importarle un comino que está muerto, asesinado brutalmente, horriblemente.
Duyguları durdurmanın yolu, onları hissetmemeyi durdurmanın yolu ölümü hissetmektir.
Dejar de sentir emociones, dejar de querer sentirlas, es sentir la muerte.
- Babam öldürğünden beri içimdeki küçük karanlık bir parça ölümü için seni suçladı.
Desde que nuestro padre murió una parte oscura en mí te ha culpado por su muerte.
Ölümü gösterip beni sıtmaya razı etmeye çalışıyor olabilirler.
Me dan un susto de muerte y luego hacen la gran pregunta. - ¿ Seguro que es esto?
- ölümü bir anlam ifade etmeyecekti.
-... no habría tenido significado.
Ama ölümü cazipleştiriyorsun.
Pero, bueno, ya sabes, estás tentando al destino.
Hayranlara arzuladıkları ölümü ne kadar vermek istesem de bence bir polis memurunu öldürmek bölgesel güvenlik güçleriyle olan anlaşmalarımı bozar.
Por mucho que me encantaría darles a estos fans la muerte que se merecen, creo que matar a un agente de policía podría complicar mi acuerdo con las fuerzas de la ley locales.
Ölümü.
Muerte.
Dr. Cotton'ın ölümü hususunda, sizle eşiniz ona muhabbet beslediğinizi söylediğiniz için duymanın sizi ilgilendirebileceğini düşündüğüm bazı bilgiler edindim.
Tengo más información sobre la muerte del Dr. Cotton que puede que le interese oír ya que, como dijo, su mujer y usted le tenían mucho aprecio.
Nina Patterson'un ölümü büyük bir şok.
La muerte de Nina Patterson causa conmoción.
Jason'ın ölümü için Marcus'tan şüphelenmiyorsunuz, değil mi?
No sospecha que Marcus matara a Jason, no?
Buradaki birçok polis de ölümü için Shaw'ı suçladı.
Muchos oficiales aquí lo culparon por su muerte.
Ölümü Tanrı yaratmadı ve canlıların ölümü onu mutlu etmiyor.
Dios no creó la muerte. Y Él no está feliz por la muerte de todos los seres vivos.
Kevin'in ölümü hepsi senin suçun.
¿ Y la muerte de Kevin? Todo culpa tuya.
İnsanların ölümü diye bana ders vermeden önce biraz yerel tarih öğrenmeliydiniz, Doktor!
Debería aprender algo de historia local, Doctor... antes de comenzar a enseñarme sobre gente muriendo.
# Bana ölümsüz ölümü bahşedin #
* Bríndame la muerte inmortal *
Belki bu sadace bir kişinin ölümü değildir.
Quizá no es una persona muriendo.
Annemizin ölümü beklemek zorunda.
La muerte de madre tendrá que esperar.
Meclis üyesi Ford'un ölümü ve ve babanın bize verdiği kanıtın bağlantısı.
Comparé el asesinato del concejal Ford con las pruebas que nos dio tu padre.
Karımın ölümü şu an öcü alınmamış durumda.
La muerte de mi mujer aún no ha sido vengada.
Ölümü bu kadar çok mu arzuluyorsun? Hemen hava desteği gelsin! Şerefsizler bir adamımızı vurdu!
¿ Deseas tanto la muerte? Esos bastardos, Le dispararon a uno de los nuestros
Onun ölümü benim ölümüm yerine geçiyor.
Su muerte significa la mia.
Sara'nın ölümü babanın umurunda değil. Tıpkı içten içe Sara'yla olan ilişkinin babanın yerini alma şansına mâl olduğunu bildiğin gibi.
Tu padre no se preocupa por la muerte de Sara así como sabes en tu corazón que tu relación con Sara te ha costado cualquier oportunidad de tomar el lugar de tu padre.
Bir kere ölümü yenmek yetmemiş mi?
¿ Engañar a la muerte una vez no fue suficiente para él?
Ölümü tattın ve fazlasını istedin. Ama gerçek şu ki herkes ve her şeyin bir sonu olmalı. Benim gibi birinin bile.
Probó la muerte, y quería más, pero lo cierto es que todos y todo tiene que llegar a su fin, incluso yo.
Ölümsüzlük için, ölümü bir kere atlatmış birinden daha iyi bir varis olabilir mi?
¿ Y qué mejor heredero de la inmortalidad que alguien que ya ha proclamado su victoria contra la muerte?
Gölgelerde saklanarak ölümü bekleyecek halim yok.
No voy a acobardarme en las sombras esperando la muerte.
Ölümü beyin ödemi yüzünden olmuş ama kalbe bir şey olmuş mu diye perikart kesesini kontrol edeceğim.
La causa de muerte es probablemente el edema cerebral, pero tengo que vaciar la sangre del saco pericárdico para ver si hay alguna herida en el corazón.
Wally'nin ölümü servet kazandırdı.
La muerte de Wally te hizo una fortuna.
Dylan'nın ölümü için araştırma yapıyor olmalısınız.
Deben estar investigando la muerte de Dylan.
Ned'in ölümü kaza değilmiş.
La muerte de Ned no fue un accidente.
Adam ölümü?
¿ Está muerto el hombre?
Babamın ölümü benim için çok zordu
Que mi papá haya muerto... ha sido difícil.
Annesinin ölümü için''bu daha başlangıç''derken, ne demek istedi?
¿ Qué quiso decir Leo al decir que la muerte de su madre fue "sólo el principio"?
ama nanitler kısa beyin ölümü dışında onu onarabilir.
Pero los nanitos reparan todo menos la muerte cerebral.
O zaman Charlotte'a ölümü hakkında soracağımız tüm o sorular...
Significa que hacerle a Charlotte todas esas preguntas sobre su muerte...
Annenizin ölümü sonrası sizi gönderdikleri o yerde ne kötü bir başlangıç yapmışsınız.
De sus comienzos tan tristes, de la casa donde lo metieron después de... que mataran a su madre.
Elimi sıkabiliyorsa beyin ölümü gerçekleşmiş olamaz, değil mi?
No puede estar clínicamente muerta si puede apretar mi mano, ¿ no?
Maurice için burası ölüm evi ama onun ölümü gerçekleşmeyecek.
Esta es una casa de muerte para Maurice. Pero no su muerte.
Caspere'in ölümü her şeyi aydınlatacak.
La muerte de Caspere es una ventana a todo.
Caspere'ın ölümü bir sürü şeyi, açığa çıkardı, herşeyi yerle bir etti.
Al morir les compró toda la exposición y se inició toda esta cosa.
İşkence ve ölümü kolaylaştırarak.
Facilitando torturas y muertes.
Çocuk ölümü, yüksek bir duygusal tepki oluşmasını sağlar.
Los niños muertos tienden a provocar una mayor respuesta emocional.
Sadece onlar gibi olmamayı seçiyoruz çünkü bize her türlü gelecek olan ölümü hatırlatıyorlar.
Solamente elegimos no ser una de ellas, porque nos recuerdan a la muerte.
Onu öldüren adam ölümü hakkediyor.
Ese... hombre que lo mató merece morir.
Kolay ölümü haketmiyorlar.
No merecen una muerte fácil.
- Başına gelen bunca şeyden sonra Frost'un ölümü, bebeğini düşürmen, - Evet.
- Si.
_ Güvenlik görevlisinin ölümü hakkında soruşturma için aranıyor
BUSCADA PARA SER INTERROGADA POR LA MUERTE DE UN GUARDIA DE SEGURIDAD

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]