Ölürsem traduction Espagnol
1,180 traduction parallèle
Ya ölürsem?
¿ Y si muero?
- Eğer ölürsem, seninle bir daha asla konuşmayacağım!
¡ Si me muero, no volveré a hablarte otra vez!
Demek istediğim, eğer bugün ölürsem, ben... ben ona senin göz kulak olmanı istiyorum.
Quiero decir que si hoy muero quiero que te hagas cargo de él.
Ruhumu Tanrı'ya emanet ediyorum. Eğer uyanmadan önce ölürsem,
Ahora que me voy a dormir,... ruego a Dios que guarde mi alma.
Eğer ben ölürsem beni hatırlamanı istiyorum.
Si muero, quiero que te acuerdes de mi.
Sorun değil. Gidebilirim. Ölürsem, değiştirilebilirim.
Incluso si muero, habrá otra
- Eğer ölürsem, doğruca ona gidersin, değil mi?
Si me muriese, volverías con ella, ¿ verdad? - No.
Eğer uyanmadan önce ölürsem, Tanrı ruhumu alsın.
Si muero antes de despertar, ruego al Señor que mi alma se lleve.
- Ölürsem umursar mısın?
- ¿ Y a ti si muero?
Eğer ben ölürsem, komuta sende.
Si me matan, sigue la cadena de mando.
Bak, şimdi ölürsem cennete gidecekmişim gibi geliyor.
Mira, si muero ahora siento que quizá vaya al cielo.
- Eğer ölürsem-- -
- Si me muero...
Ama eğer ölürsem, sence annemi görebilir miyim?
Pero si me muero ¿ crees que veré a mamá?
Eğer ölürsem, beni unutur musun?
Si me muero ¿ te vas a olvidar de mí?
Ben ölürsem... senin içine girer... listene 20 cinayet daha eklerim. Sen öldürülünceye kadar.
Si yo muero entro en ti y cargo otros 20 asesinatos a tus espaldas antes de que te agarren.
Eğer zirveye ulaşamadan ölürsem beni alternatif yiyecek kaynağın olarak kullanacaksın.
Si muero antes de que alcance la cumbre,... me usarás como fuente alternativa de alimento.
- Ölürsem gerçek de benimle ölür.
- Si yo muero, la verdad muere.
İki : ölürsem, polis cenaze töreni istiyorum.
Dos : Si muero, quiero un funeral del departamento.
Eğer ben ölürsem, lütfen onun yaşamasına izin ver.
Si yo muero, quiero que lo dejes vivir.
Veya eğer ölürsem Dean Deluca'daki o işe kesinlikle giremeyeceğim.
O si moría, definitivamente no conseguiría el trabajo en Dean DeLuca.
Kim bilir gelecekte bilim neler getirir ama ya başarısız ve normal boyda bir adam olarak ölürsem?
¿ Quién sabe qué hará la ciencia en el futuro? ¿ Y si muero como un fracasado de tamaño corriente?
Bir gün ölmek zorunda olduğumu biliyorum ama bugün, bu yüzden ölürsem de oldukça sinirleneceğim.
Algún día tendré que morir pero me enfadaré mucho si sucede hoy debido a esto.
"Eğer ölürsem, Dünya gerçekliği kaybedecek." Ne kadar acıklı bir hayat.
"Si yo muero, el Reino de la Tierra caerá. Que vida tan horrible".
- Ölürsem, komuta sende.
- Mientras no esté, quedas al mando.
Terrance, eğer İran'da ölürsem lütfen cesedimi Kanada'ya getir ve beni Kroff Dinner kutusu ile toprağa göm.
Terrance, si muero en Irán, devuelve mi cuerpo a Canadá y entiérrame en una caja con un lado de comida Kroff.
Eğer ölürsem, seni de götüreceğim.
- ¡ Si muero por esto te llevo conmigo!
Fakat ameliyat sırasında ölürsem, benim için tek bir şey yapar mısın?
Pero si muero durante la operación, ¿ harás una cosa por mí?
Asıl sorun ben önce ölürsem sen ne yapacaksın?
La pregunta es... si yo muero primero... Que harás?
Uyanmadan ölürsem Tanrım ruhumu yanına al.
Si he de morir antes de despertar. Él mi alma se ha de llevar.
Ben ölürsem, o da ölür.
Si yo muero, ella muere.
Yani, eğer ölürsem, tabi ki, bu otomatik olarak... güçlerinizi geri verir.
A menos que me muera, cosa que automáticamente... Deshace vuestros poderes.
Ben önce ölürsem o hiçbir şey alamıyor.
Si me voy antes que ella, se queda sin nada.
Bu arada ölürsem kaç para alacaksın? Sekiz yüz bin.
- A propósito, ¿ cuánto te dan si muero?
Oraya, ben ölürsem Ray adlı biriyle evlenemeyeceğine dair madde koyalım.
Debemos poner una cláusula de que, si me muero, no puedes casarte con otro Ray.
Ben ölürsem, öldüğüm yerde, böyle bir şey yapılmasına engel ol yoksa ömrünün sonuna kadar seni rahatsız ederim.
Sólo digo que si muero, te asegures de que no pase esto... -... o te perseguiré mientras vivas.
Eğer ölürsem, boş yere ölmüş olacağım.
Si muero ahora, moriré en vano.
Şey, ölmek zorunda olmam iğrenç, ama ölürsem herkesin günahları affedilecek.
Es un asco que tenga que morir. Pero si muero los pecados de todos serán perdonados y eso es genial.
Eğer ölürsem, karıma deyin ki, "Merhaba."
Si muero, díganle a mi esposa, "Hola".
- Ölürsem ölürdüm.
- ¿ Y qué?
Ben ölürsem, sen de ölürsün.
Cuando yo muera, Ud. se muere.
Ölürsem, derin ve zekice birşey dediğimi varsayın.
Sí. Si me muero, finjan que dije algo profundo e inteligente.
Ölürsem Cennete giderim.
Me iria al Cielo.
Ölürsem, iyi giyimli ölücem.
Si muero, moriré bien vestido.
Bekarım diye beni seçtiklerini sanıyordum ölürsem diye.
Yo creia que me habian escogido porque era soltero en caso de que muriera.
- Evet, efendim. - Efendim, söz veriyorum eğer denizde ölürsem, bir donanma askeri gibi ölmek için elimden geleni yapacağım.
Prometo que si muero en el mar, haré lo imposible para que sea como un hombre de mar.
Ben ölürsem, dostun Polly zor duruma düşecek Mum ışığında, kerosine dolu büyük bir havuzun içinde..
Si me matas tu amiga Polly sufriría [br] una suerte horrenda debido a una vela y una cantidad enorme de querosén.
Şimdi ölürsem bir daha hiç var olamam.
Si muero ahora, es como si no hubiera existido nunca.
Eğer ben ölürsem ne olacak?
¿ Y qué si muero en el frente?
Ölürsem seni de yanımda götürürüm.
Si muero, te llevaré conmigo.
Eğer ölürsem, benim aşkım sana gelecek... ışığı sönen bir yıldız gibi. "
"Te quiero. ¿ Me oyes? Si muero, mi amor llegará a ti... Como la luz de una estrella fugaz."
Dinle, eğer ölürsem, kaşmir kazak koleksiyonumu senin almanı istiyorum.
¿ Qué clase de servicio comunitario?