English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ Ü ] / Ülke

Ülke traduction Espagnol

6,846 traduction parallèle
Operasyonlarını, oyunlarını, ülke içinde yaptıkları suikastleri...
Sus operaciones, sus entregas... sus asesinatos domésticos.
Ve öğrendim ki, onun mekanı hemen ülke sınırında.
Y mira esto, su casa está justo en la frontera.
Kaç ülke kazanman gerekiyor?
¿ Cuántas tierras deben arrasarse?
Kral ve ülke.
Por el rey y el país.
Ama en önemlisi oğlum bu ülke için en hayırlısını istiyor.
Pero lo más importante es que creo que quiere lo mejor para el país.
Bu ülke mümkün kıldığınca.
Tanto como se lo permitiera este lugar.
Koca bir ülke şöyle dursun, kimse benim için kimseyi terk etmemişti.
Nadie nunca había dejado a alguien por mí, y mucho menos un país entero.
Avlanmak için harika bir ülke. Bunu da onlara vereceğim.
Es un gran país para la caza, eso se los concedo.
Daha önce açık seçim yapmamış bir ülke için, seçim en az bir sene alır.
Para un país que nunca ha tenido elecciones abiertas, va a tomar al menos un año.
Birçok ülke seçim yapıyor.
Muchos países tienen elecciones.
İşte o zaman ani bir tepki verecek ve tüm ülke Nusrat ile senin karşılaştığın adamla karşılaşacak.
Y entonces atacará y cuando lo haga, todo el país conocerá al hombre que conocéis Nusrat y tú.
Sen bir ülke yönetmekten ne anlarsın ki?
¿ Qué narices sabes tú de cómo gobernar un país?
Ve bu sana yaptığım son yardım, ülke dışına kaçakcılık Dört ayak gerektirmez.
Y esta es la última vez que te ayudo a pasar contrabando a de la frontera que no tenga cuatro patas.
Bir ülke kız doldurmak ister misin?
¿ Os importaría informar a una chica de pueblo?
Değerli taşların en çok üretildiği ülke... D Krallığı'ndan Prenses D şu anda Japonya'yı ziyaret ediyor.
La Princesa D del Reino D, el país que produce... las más preciosas piedras, está de visita en Japón.
O güzel ülke şantaj mı yapıyor?
¿ Esto es un buen chantaje de pueblo?
İyi ülke insanları, kıçımı yesin.
Buena gente de pueblo, y una mierda.
Elvengarde dünyadaki en büyük topraklara sahip ülke ve büyülerinin de diğer ırklar tarafından yenilmesi imkansız.
Y Elvengarde es la nación más grande del mundo.
- Hayır. Kurbanlar tüm ülke çapında.
Las víctimas son de por todo el país.
Her ne kadar mağdurlar ülke çapından olsa da hepsi Boston'da kayboldu.
Aunque las víctimas fueran de todos lados... todas desaparecieron en Boston.
Oh, bu çok kötü. Çünkü Roger'in mekanini ülke çapinda genişletiyorduk.. Ve seni şirketimizin yeni yüzü yapmayi düsünuyorduk..
Diantres, qué mal porque expandiremos los Roger's Spot a nivel nacional y queríamos que tu hermosa cara fuera el rostro de la compañía.
Bu ülke bana borçlu.
¡ Este país me lo debe!
Saatler süren spekülasyon sonrası ülke tarihinin en kanlı terör saldırısında yanlışlıkla hüküm giyen adamın açıklaması ekranda.
Después de horas de especulación, estamos a punto de ver una declaración en directo del hombre previamente encontrado culpable de uno de los ataques terroristas más atroces que este país ha visto.
Bu ülke ciddi bir tehlikede.
Este país está en serios problemas.
Bu ülke için boşuna savaşmışım.
Luché por este país para nada.
Ulusal travma dönemlerinden sonra birçok ülke izolasyona gider.
Después de que se producen traumas a nivel nacional, muchos países se vuelven aislacionistas.
Bence bebek sende kalmalı. Abuela! Burası özgür bir ülke, nasıl hissettiğimi söyleyebilirim - -
Adelante. ¡ Abuela! Ella dice que debería quedarme con el bebé.
Üç haftada altı ülke.
Seis países en tres semanas.
Hükümet alt grupları da içeren Ulusal Stok Numaraları kullanır. Federal Tedarik Grupları, Federal Tedarik Sınıfları, NATO ülke kodları ve Ulusal Ürün Sınıflandırma Numaraları yani NIIN.
El gobierno usa los Números Nacionales de stock que tienen subgrupos que identifican grupos de suministro federal, clases de suministro federal, códigos de país de la OTAN y Números de objeto nacionales o NON.
Kimse benim hatalarımın bedelini çekmemeli. Koca bir ülke de buna dahil.
Nadie debería sufrir mis errores... mucho menos todo un país.
Özgür bir ülke burası.
Bueno, es un país libre.
Prens tarafından yönetilen ülke?
¿ Un estado gobernado por un príncipe?
- Arnavutluk oldukça küçük bir ülke.
- Albania es un país muy pequeño.
Ruslar, uzmanlarının ülke sırlarını paylaşmalarını istemez.
Los rusos no quieren que sus científicos compartan secretos de estado.
Yemyeşil bir ülke.
Muy verde.
Hiç ülke dışına çıkmamıştın.
Nunca has estado fuera del país.
Dünya üzerindeki her ülke son 50 yıldan beri lazer zenginleştirmesini çözmeye çalışıyordu.
Cada país en el planeta está tratando de resolver el enriquecimiento por laser, por los últimos 50 años.
Kuyruğa girecek bir avuç işe yaramaz Afrikalı ülke de var.
Hay un puñado de canallas en África que también están haciendo cola.
Üç tanesi yatılı hasta tesislerinde, ikisinin ayak bileği takip cihazı var... -... bir de ülke dışındaymış.
Buenos, tres de ellos están en instituciones psiquiátricas, otros dos tienen monitores de tobillo, y uno estaba fuera del país.
Bu davanın federal mahkemede bir sonuca bağlanmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden yasama ve yürütme organlarının gözetiminde olması halinde söz konusu şikayetlere temel oluşturan teknik takip iddialarının ülke çapında yarattığı infiale dair daha doğru bir sonuca ulaşacağına inanıyoruz.
Creemos que esta demanda no necesita llegar al tribunal federal... teniendo en cuenta la supervisión de los otros poderes, el legislativo y el ejecutivo, lo cual proporciona una mejor oportunidad para el análisis y la resolución... de las problemas que han surgido a raíz de las leyes nacionales... de presunta vigilancia en estas demandas.
Yaptıklarını okuyunca yani. Malzemeleri temin ediyor ardından Amerika'nın ona ulaşmasının çok zor olduğu bir yeri seçiyor ki bu yer, Hong Kong, teknik olarak Çin sınırları içinde aslında tek bir ülke ama iki farklı politik sisteme sahip bu da bir miktar korumaya sahip olabileceği anlamına geliyor.
Cuando lees lo que hizo, primero obtuvo el material, luego decidió... irse al lugar que había identificado como complicado para dar esquinazo al gobierno, es decir, Hong Kong, porque, claro, técnicamente, dentro de China, la política... que tienen de "un país, dos sistemas"... le otorgaría potencialmente protección...
Yerel polis ile işbirliği yapıyoruz hatta suçlular hakkında iade talepleri de yapabiliriz. Ancak bu ülke sınırları içerisindeyken kimseyi tutuklamaya ve silah bulundurmaya yetkiniz yok.
Hemos pedido cooperación conjunta con los locales y adelantamos pedidos de extradición para cualquier sospechoso acusado pero mientras estén en el país, no tienen potestad de hacer arrestos y estarán, por supuesto, desarmados.
Burası özgür bir ülke, ne istiyorsan onu yap.
Es un país libre, así que haz lo que quieras.
Bu ülke her zaman pozisyonunu kaybetme tehlikesi içindeydi.
Este país siempre ha estado en riesgo de perder sus bases.
Hiç bir ülke bu görev konusunda sana dayatma yapmıyor...
No hay ningún país insistiendo en que cumplas con tu deber.
Tüm gün, hergün, ben bir ülke yönetiyorum.
Todo el día, todos los días, llevo un país.
Oğlumun yasını tutuyorum, ama aynı zamanda bir ülke yönetiyorum.
Lloro la pérdida de mi hijo, pero también llevo un país.
Bu virüs tüm ülke elektriğinin haftalar boyu kesik kalmasına sebep olabilir.
Chicos, este virus podría derribar toda la red eléctrica del país.
Kızılderililer biraz daha saklansaydı şu an bu ülke hâlâ onların olabilirdi.
Oye, si los indios se hubiesen escondido un poco mejor, quizás aún tendrían este país.
! Ve ön safta savaşan bütün askerler : ilerideki bütün askeri sorumluluklardan muaf tutulacaksınız ve ömrünüz boyunca hiç bir vergi vermeyeceksiniz ülke size para ödülü de verecekl!
! serán excusados de cualquier otra actividad militar además de una recompensa en metálico del tesoro! vírgenes! vuelvan todos con vida!
Ali ülke dışına kaçmasına yardım etti.
Y Ali la ayudó a salir del país.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]