Üzdü traduction Espagnol
629 traduction parallèle
Gelmem seni üzdü mü?
¿ Sientes que haya venido?
Onun Cennet Bahçesi seni üzdü mü?
Su jardín del Edén... ¿ te hizo sufrir?
Üç yıl sonra savaş haberleri beni derinden üzdü.
Tres años después, las noticias de la guerra me deprimieron.
Okuduklarım beni çok üzdü...
Jeff, lamento mucho leer...
Biliyorsun, Clara, ayrılığın beni çok üzdü.
Sabes, Clara, me dolió que me dejaras.
"Sevgili Tina, ayrılırken seni ağlar görmek beni üzdü, "... ama Baban sebebini biliyordu :
Querida Tina, siento haberte dejado llorando cuando me fui pero papá entiende.
- Bu beni üzdü oldukça.
- Me molestó bastante.
St. Faith'te görev almak için başvuruda bulunmam sizi üzdü mü?
Madre, ¿ lamenta que me hayan asignado para estar a cargo de Sta. Fe?
- Birisi üzdü mü seni?
- ¿ Hay alguien que te importe?
Kardeşimin yaptığı bir şey üzdü seni.
Te ha disgustado lo que ha dicho mi hermano.
Bir hırsız çetesine katılıp annesini çok üzdü.
Se unió a una pandilla de ladrones y de facinerosos, y casi le rompió el corazón a su madre.
Çok yurtsever biriydi. Mağlubiyet onu çok üzdü.
Era un gran patriota, la derrota le causó un gran dolor.
Bunu duymak beni çok üzdü.
Oír eso me hace muy desgraciado.
Böyle bir daveti reddetmesi onu gerçekten daha da çok üzdü.
Siento haberla dejado sola pero tenía que conocer a su invitado.
Mahkemenizde size yaptıkları haksız muamele hepimizi üzdü.
El trato que le dieron en su corte marcial nos causó muchos dolores de cabeza.
Sadık dostum bügün ilk defa beni üzdü.
Mi fiel escudero me falló por primera vez.
Gazetede yazılanlar beni üzdü.
El artículo del periódico me preocupó.
Bu telgraf sizi neden bu kadar üzdü?
¿ Por qué se pone mal por este telegrama?
Parlak yıldızımızın sönmesi hepimizi derinden üzdü ama ağlamak da derdimize deva olmaz.
Todos estamos sujetos a llorar el eclipse de nuestra brillante estrella. Pero nadie puede curar con lágrimas sus males.
Bu durum beni üzdü.
Me entristeció
Sizi üzdü mü?
¿ La está molestando?
Kraliçe'nin gitmesi sizi üzdü.
La partida de la Reina le ha afectado.
O iki işe yaramaz az önce sizi üzdü, daha sonra ne yapmazlar.
Esos dos sinvergüenzas podrían volver.
Bu Alman büyükelçisi olayı beni çok üzdü.
Lo del embajador alemán me ha afectado.
Sanki annemi sırtımda taşıyormuş gibi hissettim bu da beni üzdü biraz.
Tenía la extraña sensación de que la llevaba en hombros.
- Onu ne üzdü?
- ¿ Porqué estaba tan mal?
Babana yazdığın o "özel" mektup onu çok üzdü.
La carta personal que le enviaste a tu padre...
Olanlar onu üzdü.
La guerra a afectado mucho a Michele
Benim damadımdı.Bu beni çok üzdü
Además, era mi yerno, por lo que estoy aturdido y conmocionado.
- Ama beni o kadar üzdü ki! - Evet.
- ¡ Pero me vuelve loca!
Seni üzdü mü?
¿ Eso te disgustó?
Kocanızın haberi beni gerçekten üzdü.
Siento lo de su marido.
Bu durum seni üzdü biliyorum, ama ben de aynı durumdayım.
Así es el destino. Fijaos en mí, por ejemplo.
Bak, bu beni çok üzdü.
Suena bastante mal.
Beni gerçekten üzdü.
Me ha desbaratado los planes de verdad...
Bu gerçekten beni üzdü!
¡ Eso me jode de verdad!
"Yakında dul kalabilecek bu kadar kız görmek beni üzdü", dedim.
Le he dicho que no me alegraba ver a tantas novias que pudieran quedarse viudas pronto.
Bundan korkuyordum ama bunları duymak beni çok üzdü.
Tenía miedo de eso, pero... Escuchar eso me pone muy triste.
İnan bana Rich, başıma geleceklerden çok senin yalan yere yemin etmen üzdü beni.
Dios te perdone, Rich, lamento más tu perjurio que mi peligro.
Şu Owen seni çok üzdü.
Ese Owen te ha vuelto loca.
Bugün yaptığın şey beni çok üzdü.
Lo que hiciste hoy me partió el corazón.
Randevumuza gelmemeniz beni çok üzdü.
Me decepcionó terriblemente el que no cumpliera con su cita Sr. Helm
Tavsiyeme kulak asmamanız beni üzdü, Efendi Cromwell.
Lamento, Maese Cromwell, que no prestaseis atención a mi consejo.
Conrad'ın bu çemberden gitmesi beni çok üzdü.
Me da miedo que Conrad se aleje de mí.
Evet, Irene, bizi üzdü, cici kız.
Sí, Irene ha sido una decepción, la pobrecita.
Bu durum beni o kadar üzdü ki seyirci kalamazdım.
Me hizo sentir tan triste que no podía soportarlo.
Oğlum olmadığını, başka bir deyişle... annen ya da baban olmadığımı öğrenmek seni üzdü mü?
¿ Lamentas saber que no eres mi hijo... que no soy ni tu padre ni tu madre?
Çünkü on yıl önce yaşadığım ilişki, beni çok üzdü.
Porque tuve una mala experiencia hace 10 años.
Evet, her ne olduysa annemi çok üzdü.
Sí, es cierto y mamá está triste.
Onun ölümü hepimizi üzdü.
Todos nos sentimos tristes desde que murió.
Bahse girerim bu eşleri ve başkalarını üzdü falan.
- Y eso preocupó a las otras chicas.