Şarı traduction Espagnol
144,026 traduction parallèle
Dışarısı buz gibi değil mi?
¿ No hace mucho frío?
- Anneme söyle, dışarı gelsin.
- Dile a mi mamá que salga.
- Dışarıdaki çadırda yatabilirsin anne.
- Puedes dormir afuera, en la tienda.
Dışarıdaki tetikçi gitmiş.
No hay ningún sicario adelante.
Dışarıda konuşur musun?
¿ Puedes hablar afuera?
Dışarıda beklersiniz, istediğiniz kadar destek ekip gönderirim ve eleman doğrudan kucağınıza düşer.
Espere en la entrada, yo le daré todo el apoyo que necesite, y él irá directo a sus brazos.
Jumper, çık dışarı! Çık!
Jumper, fuera. ¡ Fuera!
Dışarısı çok güneşli olunca taktığın şey var ya hani...
Eso que llevas cuando fuera hay mucha claridad y quieres...
Seni dışarı çıkarıyoruz!
¡ Vamos a sacarte!
Hadi dışarı.
Que te marches.
Doğruysa, Ay tepemizden geçerken neden kedimin sütü kabından dışarı dökülmüyor?
Y si eso es verdad, entonces ¿ cómo es que la leche de mi gato no se sale del plato y se derrama por todo el suelo cuando la luna pasa por encima?
Dışarıda onun gibi olan insanlar var.
Ahí afuera, hay otros como ella.
Dışarıda bir şey olduğuna dair onları uyardım.
Intenté advertirles de que había algo allá afuera.
Dışarıda bir polis arabası var.
Hay una patrulla enfrente.
Dışarıda hiçbir şey görünmüyor, dostum.
No puedes ver nada afuera, viejo.
Bayan Carmody dışarı çıktı.
La Sra. Carmody salió.
O hala dışarıda bir yerde.
Sigue allá afuera.
Dışarı çıkıp oğlunu aramalı mıyız?
¿ Deberíamos salir a buscar a su hijo?
Kapıları kitleyeceğiz,... dışarıdaki her neyse, içeri giremeyecek.
Vamos a cerrar las puertas, así que lo que esté allá afuera no entrará aquí.
Umarım onun dışarıda bir yerde olduğunu biliyorsundur.
Esperaba que supieras lo que estaba allá afuera.
Eğer bu dışarıda bir problem oluşturacaksa...
Si va a ser un problema allá afuera...
Dışarıya bakın.
Mira afuera.
Dışarıda neler oluyor?
¿ Qué está pasando allá afuera?
Dışarıda ne var?
¿ Qué hay allá afuera?
Dışarıda ki yaşlı kadın... Sana bebeğim diye seslendi.
La anciana de afuera... te llamó su muñequita.
Rhonda, dışarıda bir kahve dükkanındaydı.
Rhonda, usted estaba fuera de la oficina comprando café.
Herkes dışarıda beni ararken telefonlara bakan güzel kıza pandik atmayı mı umuyordun?
¿ Esperabas toquetear a esa linda chica de la central mientras todos los demás están buscándome?
Her şey zaten çığrından çıkmış durumda. Dışarıda olanları gördün.
Ya se salió de control, viste lo que sucedió ahí afuera.
Arkadaşlar, dışarıda bir canavar varsa o da içimizdeki canavarlardır.
Amigos, los únicos monstruos afuera, son los que están dentro de nosotros.
İşe gitmem gerek, dışarıdan bir şey anlaşılmamalı.
Tengo que ir a trabajar. Guardad las apariencias.
Tanrım, kaçırmışım gibi hissediyorum Bazı deli partide dışarı Hakkında konuşacak mısın Hayatlarının geri kalanında.
Dios, tengo la sensación de que me he perdido una fiesta loca de la que estaréis hablando por el resto de vuestras vidas.
Yani, Canavar hala dışarıda. Bizi bekliyor...
O sea, la Bestia está aún ahí fuera esperándonos...
Dışarıdayız.
Nos vamos.
Dışarı gel!
¡ Sal fuera!
Daha önce bizi dışarı attı Jizzu bile isteyebiliriz.
Nos echó antes de que pudiésemos pedirle la lefa.
Dışarıda Niffin yapacak.
Se convertirá en niffin.
Bize dışarıda olan şeylere de yaklaştıracak.
Va a acercarnos a lo que hay ahí afuera.
Ama dışarıdaki herkes vahşi değil.
Pero no todos son salvajes.
- Sana dışarıda Marco diye seslenmişti.
Él te llamó Marco afuera.
- Steph, dışarıda bekle lütfen.
Steph, sal, por favor.
Dışarı çıkarılmak istiyorsan seve seve çıkartırım.
Si quieres que te expulse, lo haré encantado.
Sarılmak yok.
Nada de abrazos.
Diğer taraftan da sarıp içine sokabilirsin ve küçük bir dürüme benzer.
Lo envuelves con el otro lado y lo cierras como un sobre... Haces como un burrito.
Sadece bana sarılmak yerine, neyin eksik olduğunu bulabiliriz.
Si trabajaras conmigo en lugar de pincharme, podríamos averiguar qué es lo que falta.
Dışarıda koşmayı bıraktığımda, 429 00 : 27 : 24,536 - - 00 : 27 : 28,306... halisünasyon gördüm.
¿ Sabes?
İki hafta önce 24 yaşındaki sarışın İngiliz Barbara Walker Seul'un dışında bir çöpte bulunmuş.
Hace dos semanas, una mujer británica, Barbara Walker, 24 años, rubia... Su cadáver apareció en un vertedero a las afueras de Seúl.
Şüpheli genç sarışınları seçiyor.
El sudes tiene un prototipo. Jóvenes y rubias.
Ya Su-bin Lauren'la birlikte olduğunu öğrendiyse? Doğal beyaz ırk özelliklerine sahip bir sarışın, Geonwoo'nun Su-bin gibi sevgililerini dönüştürmeye çalıştığı tipte.
¿ Y si Su-bin supo que se había ido a vivir con Lauren una rubia con rasgos caucásicos naturales como por la que Geonwoo había presionado a tantas de sus exnovias, incluyendo probablemente a Su-bin?
Sarışın kurban tercihini açıklar.
Bueno, eso explicaría que elija a rubias.
Sadece sarılmak istiyorum.
Necesito un abrazo.
Ve hayatın baharı senin varlığını sarıp sarmalıyor.
Y la alegría de la vida... se envuelve... en tu existencia.
sarı 131
sarıl bana 217
sarışın 205
sarımsak 39
sarıl 19
sarı saçlı 19
sarı alarm 51
sarı el 19
sarışın mı 33
sarıl bana 217
sarışın 205
sarımsak 39
sarıl 19
sarı saçlı 19
sarı alarm 51
sarı el 19
sarışın mı 33