Şeyler traduction Espagnol
173,504 traduction parallèle
- Cinsel nitelikli şeyler.
- "Cosas de naturaleza sexual".
Eksi iyi Major'ın hatırlanması için bir şeyler bırakmalı.
Dejar algo para recordar al buenazo de Major.
- Çaban için fazladan bir şeyler bekliyordun, değil mi Joel?
Esperaba una compensación extra por su esfuerzo, - ¿ verdad, Joel?
Bayan Moore'un dediği gibi dostluğun ötesinde bir şeyler umduğunuz ortada.
Como decía la Srta. Moore, parece como si esperara algo más que amistad.
- Yakında bir şeyler duyacağımıza eminim.
- Seguro que sabremos algo pronto.
Umarım bundan bir şeyler çıkarabilirsin.
Espero que pueda sacar algo de aquí para mí.
- Yolunda olmayan bir şeyler var.
- Algo anda mal.
Hepimiz yaptık böyle şeyler.
Todos hemos hecho cosas.
Yarın benimle gelirsen bazı şeyler göreceksin.
Si vienes conmigo mañana, vas a ver cosas.
Sanırım bir şeyler geliyor.
Chicos, creo que se aproxima algo.
Bir şeyler büyümeden önce hepimiz ölmüş olacağız.
Estaremos todos muertos antes de que algo crezca.
Her bunu düşündüğümüzde, kötü bir şeyler oluyor.
Cada vez que pensamos eso, algo malo pasa.
İsteyerek olmayan şeyler.
Cosas inadmisibles.
Telsizden daha içi şeyler var, uydu kulesi.
Tenemos algo mejor que radios... La torre del satélite.
Raven, lütfen beni duyduğunu söyle, bir şeyler yanlış gitti.
Raven, por favor di que puedes escucharme. Algo ha ido mal.
Bir şeyler yemelisin.
Deberías comer algo.
Louis adama hemen içecek bir şeyler ver.
Louis, sírvele a este hombre cuanto antes.
Tüm ömrümü aileme bir şeyler bırakabileyim diye harcadım Jeanne Anne. Ve şimdi onların bizde kalabilmesi için tek çare petrol.
Me he pasado toda mi vida construyendo algo que dejar a mi familia, Jeanne Anne, y el petróleo es la única forma de conservarlo.
Bir yerlerde bir şeyler içelim.
Vamos a tomar algo.
Sen de bir şeyler var sanki.
Parece que te pasa algo raro.
Bu ona kötü şeyler öğretiyor.
Eso le enseña cosas equivocadas.
Tutamayacağını bildiğin sözler veriyorsun. Yapamayacağımız şeyler öneriyorsun.
Acabas de hacer una promesa que sabes que no puedes cumplir, que sabes que no podemos cumplir.
Hayatım boyunca düşündüğüm şeyler.
He pensado en ello toda mi...
İstersen bir şeyler ayarlayabilirim.
Podría prepararte algo para llevar, si quieres...
Daha önce yapılmamış bir işlem. Bir şeyler ters giderse- -
Nunca se ha hecho antes, y si algo saliese mal, o...
İstersen yol için bir şeyler hazırlayabilirim.
Puedo prepararte algo para el viaje, si quieres.
Fazla konuşmaktan ya da yanlış şeyler söylemekten korkarak taş kesiliriz.
Nos aterroriza hablar demasiado, o equivocarnos...
Tekrar bir şeyler alman gerekecek.
Tendrás que volver a comprar algo.
22-bir şeyler... Or...
22 con... hijo de...
Senin yeni bir şeyler istemeni sağlıyor.
Te hace querer algo nuevo.
Farklı bir şeyler.
Diferente.
22-bir şeyler ve Jarod'a kocaman bir bahşiş!
22 con algo, ¡ y una gran propina para Jarod!
22-bir şeyler, üstüne bahşiş. Oldukça fazla olmalı. Zamanını boşu boşuna harcadığımızı göz önünde bulundurarak...
22 con algo, más tu propina, que debería ser considerable, ya que desperdiciaste tu tiempo holgazaneando.
Tatlım, Louvre Müzesinde bulundum. Ve o şeyler siktiğimin Mona Lisa'sı.
Cariño, he estado en el Louvre y son como la puta Mona Lisa.
Birileri bir şeyler biliyor olmalı.
Alguien ha de saber algo.
Böyle şeyler olur.
Sí. Pasa.
Evet, kötü şeyler olur.
Sí. Una mierda, eso es lo que es.
Ameliyat hakkında bir şeyler öğreneceğimi sanıyordum.
Y pensé que solo iba a aprender sobre cirugía.
Bir şeyler planladığımızı fark etti.
Nos tiene calados.
Böyle şeyler hep olur. Ben bunun için yaratılmışım.
Cosas como estas pasan, y yo estoy preparada para ello
Yapmam gereken şeyler var. Tanıştığımıza sevindim.
- Sí, tengo... cosas que hacer...
30'lu bir şeyler.
30... y algo.
Ne yapacağımızı bilmiyorum ama bir şeyler yapmamız gerek.
No sé qué es lo que vamos a hacer aquí, pero debemos hacer algo.
Hazır bir şeyler söyleyelim ya da en sevdiğimiz restoranda rezervasyon yaptırayım.
Así que cojamos algo para llevar o podría reservar en nuestro restaurante.
Sakinleştirici bir şeyler vereceğiz tamam mı?
Vamos a darte algo para calmarte, ¿ de acuerdo?
Burada yaptıklarından çok daha farklı şeyler yapıyorlar.
Hacen las cosas de manera muy diferente a como las hacéis aquí.
Ben pediatristim. Dinlese benim de bir şeyler bildiğimi anlayacak.
Cuando yo soy el pediatra, sé cosas... si tan solo las escuchara.
Bir şeyler için uğradım.
He pasado a por... unas cosas.
- Bir şeyler?
- ¿ Cosas?
- Bir şeyler.
- Cosas.
Ben öyle şeyler yapmam.
Eso no es algo que haga.