Alamazsın traduction Français
3,401 traduction parallèle
Ama onu alışveriş arkadaşı olarak yanına alamazsın.
Mais tu ne peux pas la prendre comme copine de shopping.
Belki düşünür ama başkalarının ne düşüneceği hakkında endişelenirsen asla eğlenceli davalar alamazsın.
Si, sûrement... Mais tu n'auras jamais de cas passionnants si tu te soucies de ce que pensent les autres.
- Hey, diskimi öylece alamazsın! - Hareket etme, yoksa silineceksin.
Hé, vous ne pouvez pas prendre mon disque comme ça!
Gölü elimden alamazsın.
Tu ne peux pas m'enlever le lac.
Grevi durdurmak için asla bir mahkeme emri alamazsın.
Tu ne pourras jamais obtenir une injonction afin d'arrêter complètement la grève.
- Onu alamazsın.
Tu peux pas l'avoir.
Bununla bir sorununuz olduğunda güç alamazsınız.
Si vous avez le moindre problème avec ça, vous n'allez avoir aucune énergie.
Hiçbir şey alamazsın.
Tu n'auras rien.
- Hayır, çileklerimden birini alamazsın.
Non, tu ne peux pas avoir une de mes fraises.
Hayır, baş başa konuşacağım yoksa bilgiyi alamazsın.
Non, j'ai dit en privé ou vous n'avez pas l'info.
.. asla başka bir tane alamazsın.
... tu n'en auras pas d'autre.
Malory : Eğer çaldırırsan, asla başka bir tane alamazsın.
Si tu te la fais voler, tu n'en auras pas d'autre.
- Bebek taşıyıcı ile ormanda yürüyorum diye göz altına alamazsın, Şerif, yani ben gidiyorum.
Vous ne pouvez pas m'arrêter pour avoir fait une marche dans les bois avec un porte-bébé, shériff. Donc, je pars.
Dizide koca bir kulüp var ve eğer kulübe uyum sağlayamazsan, kendini gösteremezsen senaryoda yer alamazsın.
Le show est à propos des New Directions, Et si vous ne pouvez pas être dans New Directions et fais une pause... ouais.
Dizide koca bir kulüp var ve eğer kulübe uyum sağlayamazsan, kendini gösteremezsen senaryoda yer alamazsın.
la série parle des New directions, et si tu ne peux pas être dans les New directions, et faire une déclaration... ouais. alors tu n'es pas bon pour le script.
Özgürlüğün % 20 sini alamazsın.
Tu ne peux pas obtenir 20 % de liberté.
Hepimizi etkileyen kararlar alamazsın.
Comme nous le voulons tous. Désolée, chérie, mais tu n'as pas à prendre des décisions qui nous affecte toutes.
Filme alamazsınız.
Vous ne devez pas filmer.
* Alamazsın baştan her şeyi *
♫ just by saying ♫ ♫ "I love you" ♫
Ama önce birkaç damla göz yaşı dökmeden şeker ve sigara alamazsın.
Mais tu ne peux pas avoir de bonbons et de cigarettes sans verser quelques larmes d'abord.
Saldırı timi alamazsın da ne demek oluyor?
Comment ça, je n'ai pas d'équipe tactique?
Bir ev alabilecek olsanız da bu kadar kısa sürede öyle büyük bir şeyi el altından çabucak alamazsınız.
Vous pouvez acheter une maison, mais c'est assez difficile d'acheter quelque chose de grand et d'assez discret, en peu de temps.
- Hayır, korkarım alamazsın.
- J'ai bien peur que non.
Deodorantımı ödünç alamazsın!
T-Bo! Tu ne peux pas te payer mon déodorant!
Anne, bir polisi video kaydına alabildiğini biliyor muydun,... yalnızca ses kaydını alamazsın.
Hé, Maman, tu savais que tu peux filmer un flic, mais tu n'as pas le droit d'enregistrer sa voix?
Onları alamazsınız.
Vous ne pouvez pas les prendre.
Son altı yıldır kullandığımız bu kelimeleri alamazsın.
Tu ne peux pas effacer tous les mots qu'on utilise et qu'on a utilisé depuis 6 ans.
Kamptan mezun olup PBK derecesi alamazsın.
Vous ne pouvez pas vraiment diplômer Phi Beta Kappa du camp.
Biliyorum ailen ile geçirmediğin zamanları geri alamazsın ama telafi edebilirsin.
Je sais que tu ne peux pas récupérer le temps perdu avec ta famille, mais tu peux te rattraper pour ça.
Bunu satın alamazsın.
On ne peut acheter cela. Non.
Hayır. Alamazsın.
Tu ne peux pas.
Bu lafını geri alamazsın ki!
Tu ne peux pas le retirer! Siri :
Kasabaya dönene kadar sinyal alamazsın.
On aura que dalle jusqu'à ce qu'on revienne en ville.
- Onu alamazsınız.
- Vous ne pouvez pas.
Hem arabayı, hem de silahı alamazsın.
Tu n'auras pas et la voiture et le flingue.
Bunu reçetesiz alamazsın sen.
Pour ça, il faut une ordonnance.
3 saniye durun- - Bundan daha fazlasını alamazsınız- - nerede olduğunuzu ve ne yaptığınızı 3 saniye düşünün.
Vous devrez être efficaces, mais de temps en temps, posez-vous trois secondes, vous pourrez pas prendre plus, posez-vous trois secondes pour bien voir l'endroit où vous êtes et ce que vous faites.
Onu alamazsınız.
Vous ne pouvez pas prendre ça?
- Tabiki, geri alamazsın.
- Non tu ne peux pas.
Bebeği kapının önüne bırakıp, canın istediğinde geri alamazsın.
Tu peux pas juste laisser un bébé sur le pas d'une porte et après revenir valser quand bon te semble.
Hayır, alamazsın.
Non, tu ne peux pas.
Eğer ölürsen, sigortadan para alamazsın. Kafana takmada atla.
Si tu meurs, l'assurance marchera pas.
Yaşananları geri alamazsın.
On ne peut pas retourner en arrière.
Gitmiyorsun. Çünkü gidersen hiçbir şey alamazsın!
Vous ne partez pas, parce que si vous quittez, vous ne obtenez rien!
Bundan fazlasını alamazsınız.
Vous n'aurez pas mieux.
"Kilise pazarımızı alabilirsiniz,.. ... ama kermesimizi asla alamazsınız"
"Prenez notre vente de charité, mais vous n'aurez pas notre brocante."
Donna kadına dedi ki : Kim olduğun umurumda değil greyfurtumu alamazsın. - Sen ne yaptın?
Donna dis à la femme, "Je m'en fous de qui vous êtes, vous n'aurez pas mon pamplemousse."
Ama Kevin Costner'a bir daha ihtiyar dersen... -... ikramiye alamazsın.
Mais si tu redis encore que Kevin Costner est un vieil homme, tu n'auras pas un autre bonus.
Hayır, alamazsın.
Heu, non, tu ne peux pas.
- Köpeği alamazsın.
- Sois bien sage.
- Onu alamazsınız.
- Vous ne le prendrez pas.