Alırsın traduction Français
6,057 traduction parallèle
Bunu marketten de alırsın ki.
Vous auriez pu l'acheter à l'épicerie.
- Evet, inanabiliyor musun? Bütün barı sen alırsın ve kapıları ayırabiliriz.
Donc, tu peux avoir tout le bar, et on se partage la porte.
Ne zaman biterse o zaman alırsın.
Ça sera fait quand ça sera fait.
Tavsiyemi istiyorsan ya sert bir şekilde alırsın ya da hiç.
Tu veux mon conseil, tu les fais non-filtré ou pas du tout.
- Bunu yapmakla büyük risk alırsın.
- On risque gros, si on fait ça.
- Kahve mi, çay mı alırsınız?
Vous désirez un café ou un thé?
Belki cips alırsın?
Peut-être mes frites?
Yoksa hayatın boyunca ondan emir alırsın.
Ou vous pourriez être sous ses ordres le reste de votre vie.
Bizi oraya götürürsen arabayı alırsın ve ne yapacaksan yaparsın.
Si vous nous emmenez là-bas, vous pourrez prendre sa voiture et faire ce que vous avez à faire.
- Alırsın kesin.
- C'est ça, oui.
Muhtemelen ilçeden daha hızlı sonuç alırsınız.
Vous gagneriez du temps en voyant avec le comté.
Ama dostlarınızı arkanıza alırsınız. Ayakta kalmanın yolu budur.
Mais vous avez les autres et c'est comme ça que vous tenez le coup.
Ve bize yardım edersen, Peter karşılığını alırsın.
Et si vous nous aidiez à le servir, Peter... Vous aurez tous les honneurs.
- Biletini alırsın, seyahate çıkarsın.
Vous achetez un billet, vous faites la course
Ama her zaman anlaşmanın kokusunu alırsın, değil mi?
Mais tu sens toujours les bonnes affaires, non?
Yarın gidip bakarız, istediğin bir mobilya varsa alırsın.
On y passera demain, si tu veux récupérer quelque chose.
Kalanı da siz alırsınız.
Vous prendrez ce qu'il reste.
Boşanırsanız tüm kırıklarınız sizden uzak durur. Kocalarını ellerinden alırsınız diye korkarlar.
Et quand vous êtes divorcée, même vos amies s'éloignent de vous par peur que vous leur preniez leur mari.
Gider başka bir köpek alırsın.
Que faites vous?
Sen alırsın koltuğu.
Ce sera toi.
En iyi dersi "Rosemary's baby" filminden alırsınız.
Les meilleures leçons viennent de Rosemary's baby.
Eğer şimdi ayrılır ve arkana bakmazsan kozunu elinden alırsın.
Mais si tu pars ici maintenant et que tu ne te retourne pas, tu lui enlèvera son avantage.
Hem okul yönetiminle konuşabilirim. İstediğin herhangi bir rolü alırsın.
Je contacterai ton école et tu auras ton rôle.
Hadi, gel biraz yürüyelim. Temiz hava alırsın.
Allons faire un tour pour respirer un peu.
Belki olaylar durulduğunda gelecek sefer alırsınız.
Peut-être la prochaine fois, quand tout sera rentré dans l'ordre.
Oyunlardan kazandığı bütün parasını alırsın.
Lui prendre tout son fric.
- Clark'ın BIOS çipinde bulduklarını alırsın bir mühendisine aynı şekilde işleyen bir ünite yapmasını söylersin ama nasıl yapacağını kendi bulur.
Tu prends les trouvailles de Clark sur la puce BIOS, tu dis à un ingénieur de construire un PC qui fonctionne de la même façon mais sans lui dire comment le faire.
tam olarak bıraktığın yerden geri alırsın ve birlikte güzel müzik yaparsınız.
Vous reprenez là où vous en étiez resté.
500 €'yu alırsın.
Je te filerai les autres 500 euros.
- Gerisini sen alırsın.
C'est 10 euros, pas 5. Je t'apporterai le reste après.
Paramı nakit ver sonra ehliyetini geri alırsın.
Donne moi juste l'argent et je te rendrai ton permis de conduire.
Bazen verirsin, bazen de alırsın değil mi?
Parfois on donne aux clients, - et parfois ils nous le rendent bien.
Yenilerini alırsınız.
Tu en amènes des nouvelles.
Hani bazen bir şeyler satın alırsın ve o bellidir başkasına ait olduğu.
Non mais, tu vois, dès fois tu achètes des choses Qui sont clairement faites pour quelqu'un d'autre?
- Hey, ne alırsın? - Kola.
- Petit, tu bois quoi?
Babayı alırsın.
Tu peux aller te faire foutre.
Sonra da bu genç bayanları geri alırsınız, ha?
Et vous pourrez récupérer les demoiselles.
Çok keskindir. Dikkatli olmazsan soluğu hastanede alırsın.
Ce truc-là est assez coupant pour t'envoyer à l'hôpital si t'es pas prudent.
İlki en zorudur ama zamanla alışırsın.
La première est pénible, mais on s'habitue.
Alışırsın ama.
Vous vous habituerez à ça.
Ona da alışırsın.
Vous vous habituerez à ça aussi.
Tabii ki. Gelin, arabada, sürücü koltuğunda oturun. Böylelikle alışırsınız.
- Venez vous asseoir à la place du conducteur pour vous habituer.
Pekala, gidip asıI köpeğe çok benzeyen yeni bir köpek alırsın.
Oui. Sûr. - [RIRES]
Hatake üsse sınırsız giriş izni sağladıysa neden onu karşımıza alıp maymun kılı bulduğumuzu söylemiyoruz?
Si Hatake nous accorde l'accès illimité, disons-lui qu'on a trouvé un poil.
Alışırsın.
Ça va bien se passer.
Belki kafanın biraz yanındaki dolaba uzanırsın ve tuzluğu alıp elime getirirsin ki şunu pişirmeyi bitirebileyim.
Peut-être tu pourrais atteindre le placard près de ta tête, sortir le sel et le mettre dans ma main que je puisse finir de cuisiner ça.
Öyleyse işi alırsın.
Je te la donne.
Alıştığı sınırsız pornografi membaına erişebilmek için evdeki diğer bilgisayarı kullanması gerekiyordu.
Pour accéder à la source inépuisable de pornographie à laquelle il s'était habitué, Don devrait utiliser le dernier ordinateur de la maison.
Bazen de fazlasıyla alırsın.
- Ils nous le rendent très bien.
Bana alışırsın.
Tu t'habitueras à moi.
Aylık market alışverişine yollarsa paranoyaklaşırsın işte.
Bah, si elle t'envoie au truc du mois du magasin tu pourras devenir parano.